Cumhurbaşkanı Erdoğan Esenler’de yapılan mitinge katılarak hem 271 milyon liralık yatırımın açılışını gerçekleştirdi hem de halka hitap etme fırsatı buldu.
“Bugün, terör örgütleri ve arkalarındaki güçler bir olmuşlar Türkiye’nin tökezlemesini bekliyorlar. Bize düşen, ülkemize dört elle sarılmaktır, ülkemizi daha da güçlendirmektir” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İstanbul’da 4,5 yıl büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. İstanbul’a, İstanbullara hizmet etmek dışında tek bir eylemim, tek bir işim, tek bir sözüm gösterilebilir mi? Susuzluktan aldık suya kavuşturduk. Çöp dağlarını kaldırdık, tertemiz bir İstanbul hazırladık. O sisli puslu kirli havaları, maskeli geçen yılları düşünün, tertemiz bir İstanbul meydana getirdik.
2,5 milyar dolar borçla devraldık, 1,2 milyar dolar borçla devrettik. Bir taraftan da yatırımları yaptık, alt yapı, üst yapı vesaire. Bedelini cezaevine düşerek ödemiş olsam da İstanbul’u sevmekten, İstanbul’a hizmet etmekten asla pişman olmadım, olmayacağım.
Aynı şekilde bu ülkede 12 yıla yakın başbakanlık yaptım. Son 2,5 yıldır cumhurbaşkanı olarak hizmet veriyorum. Her türlü tehdide, tacize, bildiriye, açık, gizli saldırıya, hatta darbe, darbe teşebbüslerine maruz kalmamıza rağmen inanın bana, yürüdüğümüz yoldan dönmeyi bir an bile düşünmedik.
Bu süre içinde yapamadıklarımız elbette vardır, ama yaptıklarımızla ülkemize Cumhuriyet tarihimizin tamamında yapılanların katbekat üzerinde hizmetler kazandırdık. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, gıda tarımda, enerjide, toplu konutta, demiryollarında, havayollarında, tünellerde, barajlarda, sosyal yardımlarda Türkiye’ye yaptığımız hizmetleri en iyi halkım biliyor.”
Erdoğan, İstanbul’a iki dev şehir hastanesi yapılacağını söyledi.
Üçüncü havalimanının ilk etabının gelecek yılın ilk çeyreğinde açılacağını bildiren Erdoğan, “Yılda yolcu sayısı 90 milyon. 2023’te ikinci etabını da açacağız, kapasite 150 milyon olacak. Dünyanın bir numarası… Batı niye çıldırıyor? İşte bundan dolayı, ‘Ya bu Türkiye nasıl böyle ayağa kalkıyor?’
Şimdi bak ne diyor bunlar? ‘Hayır’, değil mi? Böyle bir havalimanına bunlar ‘evet’ diyemez. Ecdadımız ne dedi? ‘Bizim atlarımızın nallarının uzandığı yere, bunların rüyaları, hayalleri bile ulaşamaz.’ İşte buyurun, ‘hayır’ diyenlere bakalım. Bunlar, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne, Osmangazi Köprüsü’ne, 3 yıl içinde 200 milyon yolcunun denizin altından boğazdan geçtiği Marmaray’a, Avrasya Tüneli’ne, Körfez Köprüsü’ne ‘Hayır’ dediler mi? Şimdi ben merak ettim acaba 18 Mart Çanakkale Köprüsü’ne ne derler diye, sesleri çıkmadı. Bunlar bu güzelim hizmetlere ‘hayır’ dediklerine göre demek ki biz isabetli bir yoldayız.”
“Siz iktidar olamazsınız çünkü sizin derdiniz başka”
Türkiye’yi istismar siyaseti yaparak değil, hizmet hassasiyetiyle ve aşkıyla geliştirdiklerini dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ne dedik? Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz dedik. Şimdi diyorlar ki ‘Neyiniz eksik de yönetim sistemini değiştirmeye çalışıyorsunuz?’ Biz yönetim sistemini kendi keyfimiz için değiştirmenin peşinde değiliz. Neyimizin eksik olduğunu 7 Haziran seçimlerinde gördük, değil mi?
Bir fırsat yakaladılar zannettiler ki artık biz iktidarız. Siz iktidar olamazsınız çünkü sizin derdiniz başka. Hemen Diyarbakır’da 53 kardeşimizi öldürdünüz. Ölen Kürt, öldüren de Kürt’tü, değil mi? Çünkü bunlarda insan sevgisi diye bir şey yoktur. Onlar benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi değil, bunlar terör örgütlerinin temsilcisidir.
Biz bu vatanı size böldürtmeyeceğiz, milletimizi böldürtmeyeceğiz. Dün Hakkari’de İkiyaka Dağı’nda 19 terörist etkisiz hale getirildi. Bu sabah Erzincan’da 14 terörist etkisiz hale getirildi. Çünkü bu milletin evlatları mutluluğu, huzuru, refahı yakalayana kadar, onlarla silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, korucularımız beraber bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Onun için ben silahlı kuvvetlerimizin, polisimizin, korucularımızın hepsine teşekkür ediyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum.”
Şayet milletin desteğiyle inisiyatif alıp, Türkiye’yi o belirsizlik döneminden çıkarmamış olsalardı bugün belki de yeniden 1990’ların o koalisyon dönemlerine dönüleceğini belirten Erdoğan, “Neyimizin eksik olduğunu 15 Temmuz’da gördük. Şayet yine milletimizle bir olup, darbecilerin karşısına dikilmemiş olsaydık, belki yeni bir 27 Mayıs faciasıyla karşı karşıyaydık. Demek ki bizim çalışmamız, gayret etmemiz, eser ortaya koymamız, geleceğimizi etkileyecek birtakım tehlikelerin, birtakım tehditlerin varlığını ortadan kaldırmıyor. Bunun için sürekli kriz üreten sistemin değişmesi lazım. Biz de işte bu tehditlerle, milletimizin ve onun temsilcisi olacak siyasi kadronun, daha kolay mücadele edebilmesini sağlamak için yönetim sistemini değiştirmek istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan’ı anlamak için çok partili hayata geçilen 1950 yılından beri yaşananlara bakmanın yeterli olacağını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Demokrasinin, milli iradenin hakim olabilmesi için atılan her adımın darbeciler, vesayetçiler tarafından kesildiğini gördükten sonra nasıl aynı şekilde devam edilmesine rıza gösterebiliriz. Üstelik bu konu bir anda ortaya çıkmış da değildir. Geçmişte, ülkemizde sorumluluk üstlenmiş, milletimizin derdiyle dertlenmiş kim varsa, hepsi de dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmiştir.
Gelinen yer, hep bizim 16 Nisan’daki anayasa değişikliği ile gerçekleştirmek istediğimiz yönetim sistemi olmuştur. Muhalefeti dinleyen sanır ki Tayyip Erdoğan bu sistemi kendisi için değiştirmek istiyor. Benim 16 Nisan’a çıkacağımın garantisi var mı? Yok. Öyleyse demek ki bu benim için değil, ülkem için. Sultan Süleyman’a kalmayan dünya bize mi kalacak.”
Türkiye’nin, dünyanın ve bölgenin büyük bir dönüşüm içinde olduğu bu süreçte tarihi bir karar vereceğini, bu meseleyi komik benzetmeleriyle şahsi hale getirenlerin, yalanlarıyla sulandıranların, çarpıtmalarıyla başka tarafa çekmek isteyenlerin amacının başka olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Onlar, Türkiye bu dönüşüm sürecini güçlü bir şekilde karşılayamasın, eskiden olduğu gibi sırtı yerden kalkmasın, hep birilerine muhtaç olarak yaşasın istiyorlar. Hani bir zamanlar IMF’ye borçluyduk ya. Biz göreve geldiğimizde IMF’ye ne kadar borcumuz vardı? 23,5 milyar dolar. Ödedik, ödedik, ödedik, 2013 sıfırladık. Biz bitirdik, biz. Bizden öncekiler, parlamenter sistemden bahsedenler, parlamenter demokrasi diyenler, onlar borçlandı biz ödedik.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ülkeyi yönetecek olan cumhurbaşkanının en az yüzde 50 artı 1 oy almak zorunda olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Milletimizin çoğunluğunun desteğini almak, öyle gece-gündüz yalan söylemekle, sürekli palavra sıkmakla mümkün değildir. Bunun için çıkacaksınız halkın karşısına, ülke için, millet için ne hayaliniz varsa, ne projeniz, ne programınız varsa anlatacaksınız. Çalışacaksınız, ter dökeceksiniz.
Eğer milletimiz size itibar ederse, teveccüh gösterirse, sandıkta oyunu verirse, sizi de ne yapar, ortaya çıkartır. Yoksa ekmeden biçme dönemi 16 Nisan’dan sonra bitiyor. Düşünün bu ülkede, geçmişte yüzde 15 oy almış bir kişi başbakanlık yaptı. Bunu biliyor musunuz? Böyle bir başbakanın yönettiği ülke ayakta kalır mı? Arkasında hiçbir desteği olmayan kişi, bu ülkede bir günlüğüne de olsa başbakan oldu. Bir gün. Ama güvenoyu alamadı. Niye? Partisi yoktu, desteği yoktu. Nitekim Türkiye tarihinin en ağır krizleri o dönemde yaşandı. Bütün mesele çalışmakta, gayret etmekte, gerisini Allah’a bırakacaksınız.”
Merhum Başbakan Adnan Menderes’in de tek parti yönetimine karşı “Yeter, söz milletindir.” dediğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz ne dedik? ‘Yeter, söz milletindir, karar da milletindir.’ demiştik. Dikkat ederseniz bu mücadelelerin hepsinde de hem kararlılık hem tevekkül vardır. Bugün terör örgütleri ve arkalarındaki güçler bir olmuşlar, Türkiye’nin tökezlemesini bekliyorlar. Bize düşen, ülkemize dört elle sarılmaktır. Ülkemizi daha da güçlendirmektir. Hedeflerine çok daha süratli ulaştırmak için aldığımız kararın sebebi işte budur. Şahıslar için değil, milletimizin istikbali. Yönetim sistemini de bunun için değiştiriyoruz.
Gelecek nesillere daha müreffeh bir ülke bırakmak için 16 Nisan’da sandığa gidiyoruz. Zaman kaldı mı? Yok. Artık çok az bir zamanımız var. Ne kadar? 22 gün. 22 gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bayanlar, kapıları çalacaksınız, bu 18 maddeyi anlatacaksınız. Bak durmak yok. Ben İstanbul’a belediye başkanı olduğum zaman benim hanım kardeşlerim, 40 gramlık kahveleri evlere tek tek dolaşarak dağıtıyorlardı. Ve onu niye 40 gram yapmıştık biliyor musunuz? Bir acı kahvenin 40 yıl hatırı vardır. İşte onun için. Bizi unutmasınlar diye ve unutmadınız bizi. Ve bugünlere böyle geldik. İnşallah bundan sonra da Rabbim sağlık, sıhhat verdikçe yolumuza halkımızın bir hizmetkarı olarak devam edeceğiz.”
Andaç Hongur-Sefa Mutlu-Hatice Şenses Kurukız/AA
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Esenler’e 271 milyon TL’lik açılış