Toplam 142 üyesiyle Türkiye’deki altyapı işlerinin yüzde 70’ini, dünyada Türklerin yaptığı işlerin yüzde 90’ını gerçekleştiren, inşaat sektörünün en güçlü sivil toplum örgütü Türkiye Müteahhitler Birliği, 17 Ağustos Depremi’nin 18. Yıldönümünde geniş bir açıklama yayınladı.
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlara saygı ve rahmetle anarak başlayan açıklamada, “Türkiye Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu olarak, böyle bir acının ülkemizde ve dünyada bir daha yaşanmamasını bir kez daha temenni ediyor; deprem felaketlerinde kaybettiğimiz binlerce vatandaşımızın acılarını yüreklerimizde taşıyoruz” denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Türkiye topraklarının yüzde 98’inin deprem riski altında olduğu, ülke genelindeki 20 milyonluk konut stokunun üçte birinden fazlasının depreme dayanıklılık açısından ciddi risk taşıdığı ve depremlerde büyük çapta can ve mal kayıpları yaşandığı dikkate alındığında, deprem odaklı kentsel dönüşümün vazgeçilmez bir zorunluluk olduğu açıktır.
Deprem kuşağında yer alan ülkemizde, araştırma, planlama, tasarım, uygulama ve denetim alt süreçlerinin tümünü içeren yapı üretimi sisteminin, mevzuat, örgütlenme, fiziki ve beşeri sermayenin kalitesi boyutlarıyla geliştirilmesi gerekmektedir.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmiş olması bu açıdan yararlı ve önemli bir adımdır. Nitekim 21 Temmuz 2017 tarihli Ege Denizi depremi, deprem yönetmeliklerine uygun şekilde projelendirilen ve imal edilen yapıların insan hayatını korumakta ne denli etkin olduğunu bir defa daha göstermiştir.
Devam etmekte olan Kentsel Dönüşüm sürecinin kentsel yaşam kalitemizi ekolojik, mekansal, teknik, hukuki, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla önemli ölçüde etkileyeceği ve inşaat sektörünün gelişmesine ivme katacağı kuşkusuzdur.
Çoğunlukla bina bazında yenileme yapılarak ilerlemekte olan sürecin, bütünsel dönüşüm bazında yapılması gerektiği açıktır. Türkiye Müteahhitler Birliği, şehirleşme, imar uygulamaları ve Kentsel Dönüşüm konularının, yaşanabilir şehirler hedefine dönük olarak; bütünsel bazda, kentsel altyapı, yeşil alan ihtiyacı, sosyo-kültürel doku ve bölge sakinlerinin hakları gözetilerek ele alınması gereken, çok katmanlı kavramlar olduğuna inanmaktadır.
İlgili tüm yönetmelik, standart ve uygulama şartnamelerinin ihtiyaçlara ne ölçüde yanıt verdiği sorgulanarak uygulanabilir bir sistem geliştirilmeli; etkin bir denetim mekanizması hayata geçirilmelidir.
İmar mevzuatının yeni baştan ele alınması gerektiği; imar değişikliği uygulamalarının, kamu vicdanını zedeleyen, kişilere özel değerlendirmelerden arındırılmasının önemi 26 Kasım 2014 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan TMB İnşaat Sektörü Bildirgesi’nde de dile getirilmiştir.
TMB Yönetimi, ülkemiz için hayati öneme sahip olan deprem yönetmeliği ve kentsel dönüşüm konusunda, hükümet tarafından atılmakta olan doğru adımları desteklemektedir. Öte yandan, planlama ve uygulama aşamalarının şeffaf ve hakkaniyetli bir süreçle sürdürülmesi, konut yapı stokunun ötesinde deprem bilincinin toplumun tüm kesimlerince benimsenmesi önem arz etmektedir. Süreç, TMB ve üyelerimiz tarafından yakından takip edilmektedir.
TMB: İmar mevzuatı yeni baştan ele alınmalı