Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Yerel Yönetimler Sempozyumu düzenlendi.
TBMM Başkanı ve AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, sempozyumla yeni yönetim sisteminin yerel yönetimlere etkisinin değerlendirileceğini söyledi.
Uzun yıllar merkezden yerele baktığını, şimdi yüzünü tekrar yerele döndüğünü belirten Yıldırım, merkezi yönetim ve yerel yönetim ilişkilerinin kendisini yakından ilgilendirdiğini ifade etti. Yıldırım, dünyanın başşehri, 3 medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul’un tarihi ve ekonomik önemine dikkat çekti.
İstanbul’un ürettiği gayrisafi milli hasılanın Türkiye’nin üçte birine denk geldiğini, kentte 72 milyar dolarlık bir ihracatın gerçekleştiğini, bunun da Türkiye ihracatının yüzde 44’üne karşılık geldiğini ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
“Bu rakam neyi ifade ediyor dersek, Güney Afrika, Portekiz, Şili gibi ülkelerin toplam ihracatından fazla. Türkiye’nin en büyük 100 sanayi kuruluşunun 42’si ve 500 büyük şirketinin 250’si İstanbul’da bulunuyor. Böyle rakamlar arka arkaya devam ediyor. İfade etmek istediğim şey şu, İstanbul olmadan Türkiye olmaz, İstanbul kalkınmadan Türkiye kalkınmaz. O bakımdan İstanbul tabii ki bütün yerel yönetimlere de bir anlamda ağabeylik, ablalık yapan ve yerel yönetimlerdeki sinerjiyi bir sonuca dönüştüren şehirdir.”
Demokrasiyi güçlendiren kurumlar olan yerel yönetimlerde en önemli ilkelerin katılımcılık ve şeffaflık olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Yerel yönetimler, yerinden sosyal barış, sosyal adalet, sosyal katılımcılık yönetimleriyle vatandaşa dokunan, dayanışmayı yerelde güçlendiren yönetimlerdir.” diye konuştu.
AK Parti’nin yerel yönetimlerin değerini ve gücünü çok yakından bilen bir parti olduğuna değinen Yıldırım, “Çünkü biz de yerel yönetimden merkezi yönetime gelen bir iktidarız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki yerel kalkınmaya Türk milletinin, Türkiye’yi kalkındırmak için fırsat ve destek verdiğini söyleyen Yıldırım, 31 Mart seçimleri öncesi yerel yönetimler konusunun ele alınmasının önemini vurguladı.
Sempozyumda belediye başkanı adaylarının yararlanacağı kıymetli görüşlerin ortaya çıkacağına olan inancını dile getiren Yıldırım, 16 Nisan’da yapılan halk oylaması ile Türkiye’nin yönetim sisteminin değiştiğini hatırlattı.
24 Haziran seçimleriyle de yeni sistemin ilk başkanının Recep Tayyip Erdoğan olarak seçildiğini hatırlatan Yıldırım, “Eski sistemin başbakanı da tarihe mal olmuştur. Tabii yeni sistemin ilk Meclis Başkanı olarak da yüce Meclisimiz bizi seçmiş ve bu onurlu görevi bize vermiştir.” diye konuştu.
Yıldırım, 1994 kampanyasında Erdoğan’ın önünde çöp, çukur, çamur, hava kirliliği ve susuzluk meseleleri olduğunu anımsattı.
Bugünün sorunlarının bunlar olmadığını, genel anlamda AK Parti’nin hizmet belediyeciliğiyle bunların çok geride kaldığını belirten Yıldırım, “O yüzden o dönemdeki belediyeciliğe bir sıralama yapılacak olursa, şimdi ‘Endüstri 4.0’ deniliyor, belediyecilik 1.0, şimdiki belediyecilik 4.0 belediyeciliğidir.” diye konuştu.
Yıldırım, değişen, gelişen şartlarda yeni sorunlarla karşı karşıya olunduğunu söyledi.
“Z kuşağı dediğimiz bir kuşak var, 2000 yılından sonra doğanlar.” diyen Yıldırım, bu kuşağın 1994’leri, 1994’ün İstanbul’unu bilmediklerini ifade etti.
Yıldırım, şöyle konuştu:
“Sular akmıyor, bidonları hazırlayın, deyince ‘Anneme, babama bir şeyler oldu galiba’ diyorlar. Onları ayıplamıyorum, onlar o çileyi çekmediler. Dolayısıyla kıyas imkanları yok. Kötüyle iyiyi kıyaslama şansları yok. Onlar şimdi ‘sanal futbol oyunu var’ diyor. Sanal futbol oyununa seyirci olarak katılanların sayısı bir anda 20 bin kadar oluyor ve bir yerde toplanabiliyorlar. Onlar yapay zekayı konuşmak istiyor, robotları konuşmak istiyor, geleceğin mesleklerini konuşmak istiyor. Yöneticilerden, belediyelerden bunları duymak istiyorlar. Onlar az bir nüfus değil, sadece İstanbul’da 18-30 yaş arası 2,5 milyon seçmen var. İstanbul seçiminin sonucunu belirleyecek sayıda seçmen var. Bu bütün Türkiye’de var. Dolayısıyla burada anlatmaya çalıştığım şey değişen şartları, gelişen teknolojiyi ve dünyanın değişimini görmek, gençlerimizin beklentilerini, kadınlarımızın beklentilerini karşılayacak, sosyal içerikli, geleceğe yönelik projeler üretmek.”
Yıldırım, yapılan araştırmalara göre bugün mevcut olan mesleklerin yüzde 50’sinin 25 yıl sonra olmayacağını ve yeni meslekler ortaya çıkacağını ifade ederek, şimdi gençlerin, sürücüsüz arabalar için belediye başkan adaylarının nasıl bir proje düşündüğünü sorduğunu söyledi.
Gençlerin, “Havada gelişigüzel dolaşan ‘drone’lar için güvenlik tehdidi oluşturmasın diye belediye başkanı, yerel yöneticilerimiz ne tedbirler alacaklar?” gibi sorular sorduğunu aktaran Yıldırım, bu soruları sormakta haksız olmadıklarını, bugün bunların hayal değil adım adım hayata giren şeyler olduğunu dile getirdi.
Yenilik yapmanın, yeni ihtiyaç ve talepleri karşılamanın yerel yöneticiler ve merkezi yönetimin en önemli sorumluluklarından olduğunu vurgulayan Yıldırım, öncülük ve liderliğin de bu tip durumlarda ortaya çıktığını kaydetti.
Yıldırım, statükoyu değiştirmek isteyenler ve alışılmışın dışına çıkma cesareti gösterenlerin fark oluşturduğunu ve ismini tarihe yazdırdığını belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanım, bu anlamda yapılan anayasa değişikliğiyle ve yönetim değişikliğiyle siz ve bu dönemin parlamentosu adını tarihe yazdırmıştır.” dedi.
Türkiye’nin bugüne kadar 4 anayasa yaptığını hatırlatan Yıldırım, bu anayasaların hepsinin millet için yapıldığı iddia edilse de hiçbirinin içine milletin tam olarak girmediğini ifade etti.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa milletin iradesiyle, milli egemenliğin verdiği kararla 16 Nisan 2017’de kabul edilen anayasa değişikliğini gerçekleştirdiklerini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bu anayasa değişikliği, hiçbir doğduran veya dolaylı müdahale olmadan, millet iradesini yok sayanların hiçbir şekilde dahli olmadan, doğrudan doğruya ‘kayıtsız şartsız egemenlik milletindir’ anlayışıyla yapılmış bir anayasa değişikliğidir. Bu nedenledir ki halk oylaması da önceki değişim süreçlerimizin ruhundan farklı bir iklimle gerçekleşmiştir. Türkiye’nin geleceğini teminat altına almak için yapılan halk oylaması sonucu halkımız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmemizi öngören kararı onaylamıştır ve 24 Haziran’da bunun ilk uygulaması hayata geçmiştir.”
Bu sistemin getirdiği çok faydalar olduğunu belirten Yıldırım, her şeyden önce çift başlılıktan kaynaklanan yönetimde irade sorununun ortadan kalktığını, karar verme süreçlerinin hızlandığını ve böylece vatandaşın beklediği işlerin zaman tünelinde yok olmasının önüne geçildiğini vurguladı.
Bundan sonra yerel yönetimlerle merkezi yönetimler arasındaki ilişkinin çok daha önemli hale geldiğini ifade eden Yıldırım, bir yandan ihtiyaçlar diğer yandan da ihtiyaçların çeşitliliklerinin arttığını ama kaynakların aynı hızla artmadığını söyledi.
Bu bakımdan yerel yönetimde kaynak kullanımında ciddi anlamda dikkatli olma ihtiyacı olduğunu belirten Yıldırım, “Kıt kaynaklarımızla sınırsız ihtiyaçları karşılayabilecek bir başarıyı gerçekleştirme mecburiyetimiz var. Eğer ehil insanları, doğru insanları doğru yerlerde istihdam ederseniz, kaynakları, katma değeri daha yüksek, vatandaşın önceliğini önemseyen alanlara ayırırsanız, kıt kaynaklarla, sınırlı kaynaklarla önemli hizmet beklentilerini yapmak mümkün hale gelir.” diye konuştu.
Yıldırım, bugün özellikle büyükşehirler gündemindeki en büyük sorunların ulaşım, trafik, altyapı, yeşil alan ve çevre olduğunu söyledi.
İstanbul’un bundan farklı olmadığına işaret eden Yıldırım, dünyanın hiçbir ülkesinde İstanbul ölçeğinde bir büyükşehirde trafik problemini yüzde yüz çözen şehir olmadığını ifade etti.
Sürdürülebilir, durup kalkması en az olan, süreklilik arz eden bir trafiğin amaçlandığını kaydeden Yıldırım, bunun yolunun araçların taşınması değil insanların taşınmasını esas alan toplu ulaşım olduğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yönde başlattığı seferberliğin bugün sonuçlarını verdiğini dile getiren Yıldırım, “Zatıaliniz göreve geldiğinde İstanbul’da raylı sistem 45 kilometreydi. Bugün bitmiş olan 170 kilometre. 263 kilometre de devam eden 18 proje var. 2023’e gelindiğinde İstanbul Londra’dan da Moskova’dan da daha fazla raylı sistem ağına sahip olacak.” diye konuştu.
İstanbul’da sınırlı da olsa yeşil alan miktarının artmaya devam ettiğini aktaran Yıldırım, kişi başına düşen yeşil alan 10 yıl önce 5 metrekarenin altındayken bugün bu rakamın 8,5 metrekareye yükseldiğini ama hedefin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da kural olarak kabul ettiği kişi başı 15 metrekare düzeyi olduğunu vurguladı.
Yerel yönetimlerin başındaki insanların, o şehirde yaşayan insanlara en yakın yöneticiler olduğunu belirten Yıldırım, “Dolayısıyla temsil ettiğiniz hemşehrilerinizin görüşlerini, beklentilerini yok sayamazsanız, görmezden gelemezsiniz. Sadece seçilmiş olmak yetmez, önemli kararlarda mutlaka o şehrin bütün paydaşlarını işin içine katmak mecburiyeti vardır. Gelişen demokrasinin gereği de budur, katılımcılığın gereği de budur. İnşallah böyle bir sorumluluğu aziz İstanbulluların bize vermesi halinde bunları en güzel şekilde uygulayacağız.” ifadesini kullandı.
Kendisine, “İstanbul’a projeleriniz nedir?” diye sorulduğunu dile getiren Yıldırım, İstanbul’a projelerini bu kampanya sürecinde açıklayacaklarını söyledi.
İstanbul için deprem tehdidini ortadan kaldıracak çalışmalar yapma, yeşil alan ve çevre hassasiyetini sonuna kadar gözetecek bir yönetim anlayışı ve ulaşımın eziyet olmaktan çıkacağı bir şehre dönüştürme projeleri olduğunu vurgulayan Yıldırım, İstanbul’un dünyaya ve Türkiye’nin diğer şehirlerine ulaşımında ve iletişiminde bir problemi kalmadığını anlattı.
Bugün İstanbul’dan Bursa’ya gitmenin, İstanbul’un Tuzla’sından Avcılar’ına gitmekten daha kolay ve daha kısa süreli olduğuna işaret eden Yıldırım, “O halde İstanbul’un dışıyla ilgili ulaşım, iletişim problemi yok. Onu sizin liderliğinizde son 16 yılda hallettik. Türkiye’yi ulaşılır, erişilir hale getirdik. Şimdi biraz daha fazlasını tam mesai ile yoğunlaşarak yapmak için, İstanbul’u 2023’e, Cumhuriyetin 100’üncü yılana hazırlamak için hazırız. Her türlü imkanımız, hazırlıklarımız tamamdır.” dedi.
AA
İstanbul 2023’te Londra’dan fazla raylı sisteme sahip olacak