Aydın, konut sahibi olmak isteyen müşterilere banka tarafından sunulan Enflasyona Endeksli Konut Kredisi’ne ilişkin soru üzerine, konut sektörünün önemli paydaşlarından birisinin de bankalar olduğunu söyledi.
Türkiye’de konut kredilerinin Tüketici Yasası’ndan kaynaklanan uygulamalar nedeniyle sabit faizli olduğunu dile getiren Aydın, “Enflasyona Endeksli Konut Kredisiyle enflasyonda gelecekte düşüş bekleyen ve alımını erteleyen müşterilerin taleplerini öne çekmek istedik. Bunu yaparken Türkiye’deki mevcut konut üreticilerinin hal-i pürmelalini de iyi bildiğimiz için onlara bir katkı olmasını istedik.” diye konuştu.
Aydın, bu ürünün sektöre de sunulacak bir katkı manasına geldiğini kaydederek, çünkü müteahhitlerin bankaların iş ortağı olduğunu, üretilen veya üretimi sunulan konutların satılması gerektiğini bildirdi.
Talebi nasıl artıracaklarını düşünerek bu ürünü öne aldıklarını aktaran Aydın, “Gelecekte enflasyonun düşeceğini hepimiz biliyoruz. Göstergeler bunu doğruluyor. Enflasyona Endeksli Konut Kredisi’nde faiz oranı son açıklanan TÜFE’ye bankamızca belirlenen aylık 0,19 marjın eklenmesiyle hesaplanacak. Örneğin gelecek ay enflasyon yüzde 12 oldu. Aylık yüzde 1’e geliyor. Buna 0,19 ekliyoruz. Demek ki kullanacağımız faiz oranı yüzde 1,19. Bugün kaç? Diyelim ki yüzde 20. Aylık yüzde 1,67. Gelecekte enflasyon daha aşağı ineceği için fiyat aşağı yönlü hareket edecek.” ifadelerini kullandı.
Enflasyon oranı düştükçe oranın aşağı yönlü düşeceğini dile getiren Aydın, şu anda bankanın 3 ayrı konut kredisi sunduğunu, genel kullanılan konut kredisi oranının aylık 1,69 olduğunu dile getirdi.
Aydın, şunları kaydetti:
“Bu yeni ürünümüzde ise şu anda 1,69’un biraz üstünde gibi bir fiyat çıkıyor. Ama gelecekte faizlerin ve enflasyonun aşağı yönlü hareket edeceğini düşünüyorsanız bu ürün sizin için avantajlı hale geliyor. Diğerinde faiz sabit. Demek ki bu yaptığımız ürün bir değişken faizli oluyor, enflasyona endeksli oluyor, gelecekteki paranın maliyetindeki olumlu seyir tüketiciye yansıtılacağı için biz bunu yapmış oluyoruz.”
Hüseyin Aydın, ürünün diğer konut kredilerinden farklı yönleri olup olmadığına dair bir soru üzerine, Tüketici Yasası’ndan dolayı bir üst maliyet belirlenmesi gerektiğini ve kendilerinin de onu belirlediklerini söyledi.
Kendilerinin genel olarak 10 yıl vadeli ürün ortaya koyduklarını anımsatan Aydın, sabit fiyatlıda da enflasyona endeksli üründe de vadelerin bu şekilde olacağını bildirdi.
Aydın, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Enflasyona Endeksli Konut Kredisi’nde faiz oranı son açıklanan TÜFE’ye bankamızca belirlenen aylık 0,19 marjın eklenmesiyle hesaplanacak. Ziraat Bankası’nın bugün 120 ay vadeli 500 bin lira üstü bir kredi için uyguladığı aylık faizi yüzde 1,69. Ancak Enflasyona Endeksli Konut Kredisi’nde oran şu anda yüzde 1,75’e denk geliyor. Birisi 1,69, diğer yüzde 1,75. Bu krediyi neden alayım sorusu akınıza gelebilir? Siz gelecekte 10 yıl boyunca enflasyonun aşağı yönlü olacağını düşünüyorsanız burada ödediğiniz maliyet değişecek.
Ancak diğerinde yüzde 1,69 sabit kalacak. 1,69’dan vazgeçme şansınız var mı? Var. O zaman yüzde 2 kapatma komisyonu ödüyorsunuz. Demek ki fiyatların aşağı yönlü seyrettiği dönemde tüketici lehine bir ürün üretmiş oluyoruz. Böyle bir ürüne sahip olduğunuzda bir daha kapama komisyonu ödemiyorsunuz. Bunu yılda 2 defa güncelleyebiliyorsunuz; 6 ay ve 12 ay sürelerinde.”
Aydın, kredi oranını isteyen müşterilerin 6 ayda, isteyenlerin de 12 ayda bir yeni orandan hesaplanmasını isteyebileceklerini bildirdi.
Aydın, Tüketici Yasaları’nın belirttiği durumlar dışında kesinti uygulamadıklarını belirterek, bu krediden diğer sabit kredi türüne de geçilebildiğini, herhangi bir komisyon, masraf uygulamasının olmadığını söyledi.
Normal konut kredilerinde yaptıkları gibi evin ekspertiz değerinin yüzde 80’ine kadar olan kısmına kredi verebileceklerini dile getiren Aydın, sadece cüz’i bir ekspertiz masrafı olduğunu bildirdi.
Aydın, söz konusu kredide şu an banka olarak vadeyi 120 ay olarak belirlediklerini ancak talep edilmesi durumunda vadenin 140 aya kadar çıkarılmasının değerlendirilebileceğini dile getirdi.
Aydın, sadece konutun kendi ekspertiz değerinin teminat olarak kabul edildiğini ve bunun dışında başka bir teminat alınmadığını bildirdi.
Enflasyona Endeksli Konut Kredisi kapsamının konutun sıfır ya da ikinci el olmasından etkilenmediği aktaran Aydın, “Enflasyona Endeksli Konut Kredisi ile alınacak ev sıfır da ikinci el de olabilir. Proje bazındaki konut için de olabilir. Bunu da finanse ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Aydın, enflasyonun yukarı yönlü hareketinde yasal koruyucu bulunduğunu ve ilk müşteriyle temas kurunca bunun müşteriyle çok iyi paylaşılması gerektiğini belirterek, “Diyelim ki her şey ters gitti, petrol fiyatları ve kur da başka bir şey oldu. Bu hayatın içinde olan bir şey. Burada gidebileceği, azami ödeyebileceği miktarı belirliyoruz. Bugün ilan ettiğimiz bu üründe faiz oranı yüzde 1,75’e geliyordu. Bu hesaptan hareket ederseniz azami yüzde 2,15’e geliyor. Yüzde 2,15’in yıllık basit faizi yüzde 25 küsura geliyor. Bir koruma bariyeri var. Bu çok önemli bir şey.” ifadelerini kullandı.
“Son bir kaç aydır gördüğümüz gibi bundan sonra da enflasyon aşağı yönlü olacak. Beklentimiz bu yönde.” diyen Aydın, gelecekte sabit faiz oranlarının aşağı gelmesini beklemeden, bugün konut fiyatları daha uygun iken tüketicilere şimdiden haber verdiklerini söyledi.
Hüseyin Aydın, Enflasyona Endeksli Konut Kredisi uygulamasını bugün deklare ettiklerini ve hemen bugün başvuruları almaya başladıklarını kaydetti.
Diğer bankaların da söz konusu kredileri sağlayabileceğine işaret eden Aydın, “Bizim bildiğimiz 2 kamu bankası da bizden sonra bu ürünü kamuoyu ile paylaşacaktır. Ben öyle biliyorum, onlar da hazırlık yapıyorlar.” dedi.
Piyasada bir konut talebi birikmesi olduğuna ve konut alımı için “zamanın geldiğine” dikkati çeken Aydın, şunları kaydetti:
“Bu vesileyle izah edeyim. Türkiye’de yılda 1 milyon 300 bin adet konut satılıyor. Bunun yüzde 35-40’lık bölümü krediyle yapılıyor. Krediyle yapılan kısmı yaklaşık 200 milyar lira. Şu anda 185-190 milyar lira civarında. Bunun yüzde 27’lik bölümü yani 50 milyarlık kısmını biz yapmışız. Son dönemde konut kredisi talebinde bir düşme var. Yani toplam stokta bir düşme varmış 5 milyar lira kadar. Ama biz Ziraat Bankası olarak 1,5 milyar artıdayız.
Toplam kredi hacminin bankacılık sektörü bilançosunda konut kredilerinin artacağını hem de Ziraat Bankası’nın 50 milyar civarında olan toplam kredi hacminin yıl sonuna kadar yaklaşık 55 milyara kadar ulaşacağını düşünüyoruz. Ciddi bir talep bekliyoruz.”
Aydın, ticaret savaşları, gümrük duvarları, para birimi fiyatlamaları gibi ekonomik ve politik gelişmeler açısından seyredilen oyunlara bakıldığında, herkesin kendi malını satmanın peşinde olduğunun görüldüğünü söyledi.
Aydın, Türkiye’nin artık küresel bir oyuncu olduğuna değinerek, “Sadece bizim iyi olmamız yetmiyor. Bazı şeyleri yapabilmek için dünyanın da iyi olması gerek. Yoksa arkadaşımız, komşumuz grip olunca bize de bulaşabiliyor. Dünya da eskisi kadar hızlı büyüyemiyor, biraz daha yavaş büyüyor. En büyük ekonomi partnerimiz Avrupa Birliği’nde de işler çok hızlı gitmiyor. Biz de çok hızlı büyüyen bir ülkeydik. Bu kadar hızlı büyürken, ani fren yaptığımızda ne olacağını hepimiz biliyoruz. Biz bunu normal seviyeye çektik ve daha yavaş büyümeyi sağladık.” ifadelerini kullandı.
Daha yavaş büyümeden en çok KOBİ’lerin etkilendiğini vurgulayan Aydın, 2016’nın son çeyreğinden başlayarak Nefes Kredisi, KOBİ Değer Kredisi ve Ekonomi Değer Kredisi gibi çok sayıda paket çıktığını anlattı.
Aydın, şu ana kadar hazırlanan paketlerin ağırlıklı olarak KOBİ’ler için yapıldığına işaret ederek, sonuncusunda ise KOBİ’lerin dışında büyük firmaların da sisteme dahil edildiğini, bunun yumuşak geçişi temin ettiğini dile getirdi.
Atılan adımlarda zamanlamanın doğru olduğunu belirten Aydın, şunları kaydetti:
“Zamanlama doğru. Başarılı olduk. Türkiye bu süreci hep beraber doğru yönetti. Biz de KOBİ’ler de tüketiciler de kazandı ve bir noktaya kadar geldik. Artık sadece İstanbul için, ya da Marmara Bölgesi için üretmek yetmiyor. Hatta sadece Türkiye ve komşular için üretmek de yetmiyor. Talep önemli bir unsur. Bizim kredi verme işimiz de talebe bağlı bir olay. Önce krediyi talep eden olacak. Hiçbir ülke ve ekonomi yönetimi, mücbir sebep olmaksızın küçülmek istemez.
2008 krizinde hem ABD Merkez Bankası (Fed) hem Avrupa Merkez Bankası (ECB) piyasayı hem likidite, hem vergi indirimleri hem de sıkıntıya girenleri konsolide ederek ekonomiyi ayakta tutmaya çalıştı. Bizim bu ülkede yaptıklarımız da benzer şeyler. Bunu yaparken bankacılık sektörü kredi kalitesi normal devam etti. Hala hayret ediyorlar, ‘Bütün bunlardan sonra Türk bankacılık sisteminin aktif kalitesi nasıl olacak?’ diye… Bütün hesap kitap ortada, Türkiye’de sorunlu kredilerin toplam krediye oranı yüzde 4’ler civarında, ‘yüzde 10 olacak’ diyorlardı.”
Hüseyin Aydın, bugüne kadar Türk bankacılık sistemindeki 17 bankanın KOBİ Değer Kredisi ile 125 bin KOBİ’ye 50 milyar liralık kredi verdiği bilgisini verdi.
Cirosu 25 milyon liraya kadar olan firmalara azami 5 milyon lira kredi verildiğinden bahseden Aydın, bu rakamın cirosu 25-125 milyon düzeyinde olanlarda azami 20 milyon, 125 milyonun üzerinde bulunanlarda azami 50 milyon lira olduğunu bildirdi.
Aydın, “Ekonomi Değer Kredisi Paketi 25 milyar lira büyüklüğünde. KOBİ’lerimize 20 milyon liraya, KOBİ dışı firmalara 50 milyon liraya kadar kredi kullandırabileceğiz.” ifadesini kullandı.
Kullandırılacak kredilerde 36 aya kadar faiz oranının Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)+4 olduğunu, bunun bugün itibarıyla karşılığının yüzde 22,71 seviyesinde bulunduğunu anlatan Aydın, şunları söyledi:
“48 aya kadar olan vadelerde faiz oranı TÜFE+4,5 düzeyinde. Bunun da bugünkü karşılığı yüzde 23,50 civarında. Enflasyona endeksli fiyatlama ile hem pasif hem aktif, uzun vadeli proje finansmanlarının TL cinsinden fiyatlanmasının antrenmanını yapıyoruz. Çok yakın bir zamanda orta ve uzun vadeli yatırım kredilerinin TL fiyatlanması diye bir sorun bir daha Türk bankacılık sisteminde olmayacak. Sadece mevduata başlayalı bir kaç ay oldu ama şu anda Ziraat Bankası’nın TÜFE’ye dayalı mevduatında, tutar olarak 15 milyar civarında, vade 180 güne geldi. Daha yeni başladık. Değişken faiz çıpa haline dönüştü. Sektörün diğer oyuncuları da bunu yaptığı için… İyi ki öbür bankalar var, iyi ki Ziraat Bankası var.”
Hüseyin Aydın, Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) bir kredi değil, teminat düzeneği olduğuna dikkati çekerek, Hazine destekli KGF kefaleti kapsamında kullandırılan kredilerde yüzde 2 kefalet komisyonu dışında hiçbir masraf alınmayacağını vurguladı.
Şu anda KGF’nin limitlerinin yeterli olduğunu belirten Aydın, şu anda teminatla ilgili herhangi bir sıkıntının bulunmadığını dile getirdi.
Aydın, bankacılık sektörünün ilk beş ayına ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, bankaların birer ticarethane olduğunu ve ülkenin genel ticaretinin içinde yer aldıklarını söyledi.
Bankaların tek başlarına ticareti kurmadıklarını vurgulayan Aydın, “Ülke büyüyecek ki biz de kredi verelim. Kredi vereceğiz ki ülke büyüsün. Birbirleriyle iç içe geçmiş durumda. Bir ülkenin ekonomisinin güçlü olup olmadığına karar vermek için neye bakarsınız? Kişi başına milli gelire, toplam milli gelire, sanayinin gelişmesine ve bankacılık sektörünün gelişimine bakarsınız. Türkiye’de kredi talep edenlerin taleplerini karşılayacak güçte, kuvvette ve kudrette bir bankacılık sektörü var. Türk bankacılık sistemi sağlıklıdır ve güçlüdür.” diye konuştu.
Aydın, Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosunun dünyada kabul görmüş yüzde 8’in en az yüzde 50 üzerinde, yüzde 14,7 civarında bulunduğuna dikkati çekti.
Türk bankacılık sektörünün krediyi yurt içindeki fonlar ve yurt dışından sağladığı fonlardan verebildiğini söyleyen Aydın, şöyle devam etti:
“Türk bankacılık sistemi yurt dışından aldığı kredi ve sendikasyonların tamamını zamanında geri ödemiştir. Halen Türk bankaları borçlanıp bunu Türkiye’deki firmalara kulllandırabilmektedir. Nihai olarak bizim iştahımız, taleple ilgilidir. Şu anda en çok tartışılan taraf verdiğimiz kredilerden ziyade, Türk bankacılık sisteminin kredi kalitesine yönelik olmuştur. Bir bütünün hepsine bir şey olmuş gibi değerlendirmek çok yanlış. Türk bankacılık sektöründe sorunlu kredilerin toplam krediler içindeki payı zaten yüzde 4. Bununla birlikte söz konusu yüzde 4’ün içinde bizim yüzde 4’te kabul ettiklerimiz de ortadan kalkmış, tüketilmiş aktifler değil.
Biz 2001 krizinden sonra teminat olarak aldıklarımız, bizde kalanlar daha sonra İstanbul’da, Bursa’da çok kıymetli yerler oldu. Muhasebesel olarak yazdığımız şey başka olsa da toplam Türkiye’nin bilançolarına hep artı olarak yansımıştır. Türk bankacılık sistemi müşterilerinin kredi talebini karşılayacak düzeydedir. Türk bankacılık sistemi, aktifi iyi yönetecek bankacılardan müteşebbistir. Türk bankacılık sisteminin teknolojik altyapısı dünyayı geçmiş durumdadır, insan kaynağı da iyidir ve iyi bir rekabet ortamı vardır. Türk bankacılık sistemi Türkiye’nin büyümesine dün olduğu gibi bugün de yarın da katkı vermeye devam edecektir. Elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Bunun halkımızca böyle bilinmesinde yarar vardır.”
AA
Kamu bankaları konut kredisini enflasyona endeksledi