Mimarlar Odası İzmir Şubesi ve Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi “Alaçatı Liman bölgesinde kara neresidir? Deniz neresidir?” konulu basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer, Alaçatı’da en kısa zamanda kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi ve kıyı kenar çizgisi belirlenmeden hiçbir faaliyete izin verilmemesi gerektiğini dile getirdi.
Herhangi bir bölgede inşaat yapabilmek için uygulamanın imar planlarının yapılmış olması gerektiğini belirten Mutluer, “Deniz kenarı bir alanda plan yapabilmek için denizin nerede başladığını bilmek ve kıyı kanununu uygulayabilmek için kıyı kenar çizgisini bilmek gerekir. Bahsi geçen bölgede kıyı kenar çizgisi iptal edilmiş ancak yeni çizgi oluşturulması için talepte bulunulmamış. Bu nedenle neresinin kara, neresinin deniz olduğu belli değil.
Talepte bulunulmamasının sebebi ise herhâlde iptal edilenden önceki kıyı kenar çizgisinin yürürlükte olması durumunda Alaçatı Port projesinin yapılamayacak olması. Alaçatı Port projesinde tekneler evlerin ön tarafına bağlanıyor. Yani sahil olması gereken yer evlerin ön bahçeleri. Sahil Şeridi, deniz ve tabii göllerin kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan ve bu alanlar sadece kamusal yarar neticesinde tümüyle açık alan olarak toplumun kullanımına tahsis edilecek şekilde düzenlenir. Bu alan içinde toplumun yararlanmasına açık yapılar da dahil olmak üzere başka hiç bir yapı ve tesis yapılamaz” diye konuştu.
Mutluer, “Alaçatı Port projesinde neresinin deniz neresinin kara olduğunu belirleyen kıyı kenar çizgisi çizilemediğinden denizin içine inşaat dahi yapıp burası aslında kara diyebilirsiniz. Sadece fıkralarda karşılaşabileceğiniz denizin kara olması durumu ne yazık ki Alaçatı’da gerçek oluyor.
Alaçatı Mahallesi Liman Bölgesi’nde geçmiş tarihlerde kıyı kenar çizgisi belirleme işleminin, özel çıkarlar için yürürlükte bulunan mevzuat ve kamu yararına açıkça aykırılığı nedeniyle İzmir 3. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi ve sonrasında yeni bir kıyı kenar çizgisi belirlenmediği tespit edildi.
Denizin ortasından geçip iki yakayı birbirine bağlayan kısım iptal edilmiş olmasına rağmen kıyı kenar çizgisi neden altı yıldır belirlenmedi? İlgili idareler neden tespit talebinde bulunmadılar? Söz konusu alanda “kıyı kenar çizgisi” belirlenmeden yapılacak her türlü uygulama, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve uygulama yönetmeliğine aykırı ve suç unsuru taşımakta” ifadelerini kullandı.
Proje kapsamında yapılan evlerin önüne kadar tekneler ile gelinebildiğini söyleyen Mutluer, “Marinalar ülkeye giriş sınır ve gümrük kapılarıdır. Elbette limanlar yönetmeliği kapsamında değerlendiriliyor. Bu yönetmeliğe göre yabancı bayraklı yatların, ‘sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli yat limanları ile yat çekek yerlerine kışlama, bakım ve onarım amacıyla bırakılabilmesi’ koşulu var. Bu durumda Alaçatı Port alanında kışlayacak yabancı bayraklı tekneler konusunda nasıl bir yöntem izlenecek merak ediyoruz” dedi.
Mutluer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alaçatı Önemli Doğa Alanı (ÖDA) nesli tehlike altında olan birçok kuş türünü barındırıyor. Bugüne kadar alanı aktif olarak kullanan, üreyen, beslenen ve göç güzergahı üzerinde mola ya da konaklama amaçlı olarak kullanan 154 kuş türü belgelendi. Aynı zamanda büyük memeliler için büyük önem taşıyan alan, sırtlan ve karakulağın Ege Bölgesi’nde yaşadığı nadir alanlardan biri olarak bilinmekte olup alanda sıklıkla tilki, çakal ve gelincik gibi memelilere rastlanır.
Alaçatı Haliçi’nin doğusundan Sığacık’a kadar uzanan kıyılar, Akdeniz fokunun (Monachus monachus) korunması için öncelikli alanlardan biri ve bu kıyı şeridi 2004 yılında Akdeniz fokunun Türkiye’de korunması için öncelikli beş alan arasına dahil edildi. Bu kıyılar, aynı zamanda düzenli yelkovan kuşu geçiş güzergahı içinde yer alıyor. Bahsi geçen bu üç önemli olgu nedeni ile alanda en kısa zamanda kıyı kenar çizgisi belirlenmeli, kıyı kenar çizgisi belirlenmeden hiçbir faaliyete izin verilememeli.
Ayrıca lisansüstü çalışmalarla tespiti yapılan endemik/ endemik olmayan flora ve faunaya sahip alanın, toplum ve doğa yararı doğrultusunda değerlendirilmesi gerekirken sermayenin talepleri doğrultusunda müdahaleye uğramasının önüne geçilmeli.”
Kübra Topal -İzmir Ticaret Gazetesi
İkinci el konut satışında geçen yıla göre yüzde 22 düşüş var