İlyas Mirzayev tarafından bestelenen “Gül Baba Senfonik Şiiri”nin sergilendiği konserde, Macaristan’dan konuk olarak ünlü orkestra şefi Heja Domonkos ve piyanist Jozsef Balog yer aldı.
Türk ve Macar toplumları arasında bir köprü kurmak, iki ülke arasındaki kültürel, ekonomik, turistik ilişki ve faaliyetleri artırmak amacıyla kurulan Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı, ilk kez özel bir senfonik şiirle izleyici karşısına çıktı.
Gül Baba Mirasını Koruma Vakfı, Türkiye ve Macaristan’ın en kalıcı simgelerinden olan Gül Baba Türbesi’ni; yaşayan bir kültür-sanat mekanı haline getirerek iki milletin tarihine, kültürüne ve sosyal yaşamına katkıda bulunma misyonunu sahipleniyor. Bu amaçla, dünyanın en eski orkestraları arasında yer alan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası aracılığıyla ilk kez izleyiciyle buluşarak dünya prömiyeri gerçekleştirildi. “Gül Baba Senfonik Şiiri’’ konseriyle Türkiye’deki faaliyetlerin ilk adımı atıldı. İlerleyen dönemlerde devam edilecek kültürel, sanatsal ve akademik etkinliklerle iki ülke arasında var olan bağın daha da derinleştirilmesi ve sürdürülebilir kılınması hedefleniyor. 1 Nisan’da Türkiye’de izleyici karşısına çıkan “Gül Baba Senfonik Şiiri” yakında ise Macaristan’da sahne alacak. Ayrıca, dünyada tanınmış şefler ve orkestralarla buluşacak.
Bu özel etkinlikle ilgili konuşan Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Adnan Polat, “Türkiye ve Macaristan, kökleri uzun yıllara dayanan, ortak geçmişleri ve kültürleriyle yüzyıllar boyunca birbirinden asla kopmayan iki dost ülke. Ekonomik, siyasi, ticari, turistik ve sosyo kültürel ilişkilerini uzun yıllardır sürdüren her iki ülkede de ortak bağların getirdiği köklü tarihi yansıtan eserlerin izlerine rastlamak mümkün. Gül Baba’nın mirası ve bu zamana kadarki en kapsamlı yenileme çalışmasıyla açılan Gül Baba Türbesi ise, Türkiye ve Macaristan arasındaki dostluğu, aynı zamanda kültürel ve ticari işbirliğini destekleyen en önemli unsurlar. “Gül Baba Senfonik Şiiri”yle bu işbirliğini taçlandırarak, başta Türkiye ve Macaristan olmak üzere dünya çapında tanınmış şef ve orkestralar aracılığıyla bu manevi mirasın daha çok insana ulaşmasını sağlamak ve bu anlamlı kültürel bağı daha da güçlendirmek istiyoruz.” dedi.
Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı, Gül Baba Türbesi ve çevresinin yanı sıra eşsiz kültürel değerlerin korunması, işletilmesi ve geleceğe taşınması amacıyla 2017 yılında Macar Devleti tarafından kuruldu. Vakfın amacı, iki ülke arasında bir kültür köprüsü inşa ederek mümkün olduğunca çok insana Türbe’yi ve çevresindeki kompleksi tanıtmaktır. Bu güzel ortamın canlı bir kültür merkezi haline getirilmesi amacıyla çalışmalar sürdürülmektedir.
Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı misyonu, Macar-Türk dostluğunu korumak, teşvik etmek ve Gül Baba’nın fizikî ve manevî mirasını sergilemektir. Gerçekleştirilen kültürel etkinliklerle, iki ulusun birbirlerinin kültür ve değerlerini tanıma ve böylece iki ülke arasında daha yakın bir dostluk kurma fırsatı yaratılmaktadır.
Vakıf vizyonu, Macar ve Türk kültürü arasındaki gastronomi, dil, geleneksel halk kıyafetleri ve müzik alanlarındaki benzerlikleri ortaya koyarak iki millet arasındaki dostluğu derinleştirmektir.
Esas ismi Cafer olan Gül Baba, Veli Baba Dergâhına mensup bir Bektaşi dervişi olarak tanınıyor. Osmanlı İmparator’u Kanuni Sultan Süleyman 1500’lü yıllarda Mohaç, Zigetvar, Budin’in Roma-Germen taciziyle üzüldüğü yıllarda her zaman Macarların yanında olmuş ve son gelişinde yanında Gül Baba’yı da getirmiştir. Gül Baba, 1531-1541 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle on sene Budin’de kalmış, kendini iki ülke arasındaki kardeşliği, hoşgörüyü ve halkların dostluğunu pekiştirmeye adamıştır. Elinde tahta kılıcı, başında sarı kırmızı gülü ile her daim Gül Baba diye anılmış, yüz yılı aşan ömrünün son senelerini Budin’de geçirmiştir. 1541 yılında Budin Savaşı’nda şehit düşen Gül Baba’nın, Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin kıldırdığı ve 200 bin kişinin katıldığı rivayet edilen cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman da katılmıştır. Gül Baba Budapeşte’de, Tuna’ya ve Peşte’ye nazır, çok güzel manzaralı bir tepeye gömülmüştür. Buraya ‘Gültepe’ adı verilmiş, 1543-1548 yılları arasında şu anda bulunduğu türbe yaptırılmıştır.
Gül Baba Türbesi, yüzyıllar içinde çeşitli değişimlerden ve dönemlerden geçti. Türbe ve Gül Baba’nın aziz hatırası, yüzyıllar boyunca Türk-Macar dostluğunun simgesi olarak korunup yaşatıldı.1914’te tarihi eser olarak tescil edilen Gül Baba Türbesi, 1962’den bu yana da müze olarak ziyarete açık durumda.
Kuzey Marmara sanayi ve teknoloji üssü oluyor