Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında gayrimenkul piyasasının patlayacağını bunun sadece inşaat sektörünü değil, bankaları da vuracağını yazdı.
Dilipak “Dikkat, dikkat!” başlıklı yazısında “Sıradaki felaketi söyleyeyim mi, bu gayrimenkul piyasası patlayacak! Bu Amerika’daki, Avrupa’daki konut krizinden daha kötü patlayacak. Bu fiyat artışı ile piyasa balon yaptı. Bu patlama diğer birçok sektör yanında sadece inşaat sektörünü değil, bankaları da vuracak. Bu işten anlayanlara soruyorum; ülkemizde daha önce böyle bir servet transferi görülmemiş! Servet taşa, toprağa, demire, çimentoya gömülmüş. Öyle ya gayrimenkul birileri için güvenilir liman” ifadelerini kullandı.
Dilipak, yazısını şöyle sürdürdü: “Piyasa emlak ve finans spekülatörlerinin tahminleri ile balon yapmış durumda ve ha patladı, patlayacak.. Türkiye’de bu spekülasyon şu an normalin 5 kat üstünde. Bu yüksek tansiyona hiçbir piyasa dayanamaz. Ve her geçen gün daha da yükseliyor. Sonunda patlayacak ve düşüş de aynı şekilde şiddetli olacak.
Emlak ve inşaat bizde ekonominin çok büyük bir parçası. Bu patlama domino etkisi ile zincirleme bütün piyasaları vuracak. Bunun ekonomik, sosyal, siyasi sonuçları olacak. “Her şey kontrolümüz altında” diye yapılan açıklamalar gerçeği yansıtmıyor ve bugünün krizini ertelerken, şiddetini o ölçüde artırıyor.
Otomobil piyasasında da bir yanlışlık söz konusu. Piyasa absürt bir spekülasyona teslim” dedi.
Dikkat, dikkat!
Hatırlatayım, “uysal atın çiftesi pek olur”. Kavga pazarda, tarlada, kirada çıkacak.
Hep bir ümitle mucizevi bir kurtuluş umudu taşıyorlar. Yine, “Bunlar değilse çözüm üretecek olanlar, o zaman onlar kim?” sorusunun cevabını bulamıyorlar.
Sonuçta kahırla katlanıyorlar. Yarın “ne olacaksa olsun, inceldiği yerden kopsun” noktasına gelirse işler, o zaman ne olacağını kimse kestiremez.
Herkesin kafasının bir yerinde, derununda, din ve ahlaktaki çöküşün sancısı var. Dağılan aileler, kaybedilen genç nesil, eğitimdeki çöküş, adaletsizlik, rüşvet, torpil ve yolsuzlukla ilgili kulaklarına sızan, inanmak istemese de, beynini kemiren, cevabını arayan sorular var.
Bakın 3 konu var ki, insanlar bu alandaki gerçekleri bizzat yaşıyorlar:
Adalet, Aile ve Gençlik.
Mutlaka çevrelerinde bu sorunları yaşayan birileri var.
Ve şu Pandemi yalanı!
Önce DSÖ sanki İslam’ın şartı gibi sunuldu, NAS’tı da, “Farz-ı Ayn mı, Farz-ı Kifaye mi” konusu bile tartışıldı, Peygamberimizin hayatından örnekler verildi. Camiye bile müdahale edildi, ama şimdi gerçekler tek tek ortaya çıkmaya başlayınca, insanların kafası karıştı.
Sıradaki felaketi söyleyeyim mi, bu gayrimenkul piyasası patlayacak! Bu Amerika’daki, Avrupa’daki konut krizinden daha kötü patlayacak. Bu fiyat artışı ile piyasa balon yaptı. Bu patlama diğer birçok sektör yanında sadece inşaat sektörünü değil, bankaları da vuracak. Bu işten anlayanlara soruyorum; ülkemizde daha önce böyle bir servet transferi görülmemiş! Servet taşa, toprağa, demire, çimentoya gömülmüş. Öyle ya gayrimenkul birileri için “güvenilir liman”.
Kimi borsaya, kimi faize, kimi dövize gitti. Üretim yok, servet birilerinin arasında dönüp dolaşan bir metaya dönüştü. Haşr 7’de ne deniyordu, ganimetler hakkında söylenenlerden sonra “… O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.”
Kamu kaynakları birileri tarafından hoyratça tüketiliyorsa, bu Allah’ın gazabına davetiyedir. Tevbe suresindeki uyarıyı hatırlayalım:
“(23)Ey iman edenler! Şayet inkârı imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi dahi dayanıp güvenilecek dostlar edinmeyin. İçinizden kimler onları dost edinirse, işte kendilerine kötülük edenler bunlardır. (24) De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihad’dan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.”
Bir de İstanbul depremini düşününce bu, “Fiten hadisleri”nde haber verilen “sığır çobanlarının gökdelen dikme sevdası” başımıza çok iş açacağa benziyor. Malum; “Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez”.
“Kullanım için” değil değil sadece “yatırım için emlak” “Kenz”e girer mi! Bir başkasının ihtiyacını birileri sun-i taleple stoklayınca bunun hesabı olmayacak mı?
Stokçuluk sadece soğanda patateste mi oluyor?
Ev oturmak içindir.
Dubai’deki 2005, Paris’teki 2004, 2008-2012 arası ABD’de de emlak krizi yaşanmıştı.
Konut fiyatları inişe geçince birdenbire subprime mortgage (yüksek risk ve yüksek faizli kredi) krizi ile kredi piyasası çökmüş, kredi faizlerini ödeyemeyen düşük gelirli ailelerinin iflas etmelerine ve konutlarının haczedilerek el konmasına sebeb olmuştu.
Bir müteahhidle konuşuyorum, şu anda inşaat girdileri 3-5 kat artmış. Uzmanlar “Fiyatlarda %40’a kadar ani artış hareketleri beklemiyorduk ama bu sınır çoktan aşıldı” diyor. Piyasa emlak ve finans spekülatörlerinin tahminleri ile balon yapmış durumda ve ha patladı, patlayacak.. Türkiye’de bu spekülasyon şu an normalin 5 kat üstünde.
Bu yüksek tansiyona hiçbir piyasa dayanamaz. Ve her geçen gün daha da yükseliyor. Sonunda patlayacak ve düşüş de aynı şekilde şiddetli olacak.
Emlak ve inşaat bizde ekonominin çok büyük bir parçası. Bu patlama domino etkisi ile zincirleme bütün piyasaları vuracak. Bunun ekonomik, sosyal, siyasi sonuçları olacak. “Her şey kontrolümüz altında” diye yapılan açıklamalar gerçeği yansıtmıyor ve bugünün krizini ertelerken, şiddetini o ölçüde artırıyor.
Otomobil piyasasında da bir yanlışlık sözkonusu. Piyasa absürt bir spekülasyona teslim..
Hayaller gerçeklerle yüzleştiğinde mutlaka gerçekler galib gelir. Dökme su ile değirmen dönmez çünkü. Tayfaların üfürüğü yelkenleri şişirmez. İvme kazanan beklenen patlama bu şekilde gidilirse çok fazla gecikmez.
Allah korusun, başımıza bir şey gelecekse, bu bugünkü ihmallerimizin, yanlışlarımızın bir sonucu olacaktır.
“Tekasür” ile övünmekle felaketlerden kaçınılmayacağı gibi, felaketler karşısında dövünmek de fayda sağlamaz. (Bakınız: 102. Sure)
O zaman tevbe edelim, aklımızı başımıza alalım, gerçeklerle yüzleşelim.
Hz. Yunus’u, Hz. Nuh’u, Hz. Lut’u hatırlayalım. “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden” başımıza gelecek felaketlerden kurtulmak için yarın çok geç olabilir. Selâm ve dua ile.
Yem pahalandı, boş arsalar otlak oldu