Florida’da çok özel konut projelerinin ve rezidansların satışını gerçekleştiren Lead Realty, Miami'nin özel bir projesi olan Aria on the Bay'ın tanıtımı için İstanbul'a geldi. Hilton Oteli'nde düzenlenen toplantıda Lead Realty'nin kurucusu ve CEO'su Emel Onur'a eşlik eden Cervera Real Estate’in Özel Satış Yöneticisi John R. Parsiani, Miami’den gayrimenkul edinmek isteyenler için bölgenin gelişimini ve barındırdığı fırsatları Emlaknews.com.tr’ye değerlendirdi.
John R. Parsiani, birçok şehir genelde merkezden dışarıya doğru geliştiğini belirterek “Ama enteresandır ki Miami tam tersine gelişti. Biz sonunda Miami’nin merkezini geliştiriyoruz ve bu değişikliğe tanık olmak olağanüstü” dedi. Bu durumun aynı zamanda inanılmaz fiyatlarla şehrin merkezinde gayrimenkul sahibi olmak gibi eşsiz bir fırsat sunduğuna dikkat çeken Parsiani, şöyle devam etti:
“Ayrıca benim görüşüme göre Miami, Asya pazarı ve Güney Amerika ile ilgili organizasyonlar için bir geçit ve mükemmel çevre haline geliyor. Bunun Panama Kanalı’nın genişlemesiyle ilgili proje ve Miami Limanı projesi ile yakından ilgisi var. Bu liman Miami’yi yakında Florida’da birinci, ülke genelinde ise en iyi 20 limandan biri yapacak. Bu genişleme ayrı zamanda ticaret ve iş olanakları da neredeyse limitsiz hale getiriyor.”
Miami'deki Aria'nın tanıtımını ve satışını üstlenen Lead Realty'nin Ceo'su Emel Onur, İstanbul'da John Reza Parsiani ile birlikte sunum yaptı.
Miami’de gayrimenkul pazarının yavaş olduğu bir bölge bulmanın imkansız olduğunu dile getiren Parsiani, “Şehir fırsatlar ve potansiyeliyle tam manasıyla canlı” diye konuştu.
Miami’nin ABD’de ‘başlayan işler’ sıralamasında ikinci şehir olduğunu kaydeden Parsiani, 20 yıldır bu şehirde yaşadığını ve şehrin nasıl kendine dönüştüğünü gördüğünü anlattı. Bu görünenlerin ise sadece buzdağının ucu olduğuna inandığını ifade eden Parsiani, “Miami henüz potansiyeline ulaşamadı bile ki böyle az yardımla harika bir dünya kentine dönüşmesi çok daha heyecan verici” açıklamasında bulundu.
Miami’nin gelişimini ‘tek kelimeyle sağlıklı’ diye tanımlayan John R. Parsiani, bunun üç önemli nedeni bulunduğunu belirtiyor. İlk olarak kentteki proje geliştiricilerinin artık eskiden olduğu gibi yüzde 10-20 gibi düşük oranlardaki peşinatlarla iş yapmadığına dikkat çeken Parsiani, talep edilen yüzde 50’lik peşinat oranlarının, spekülasyonların önüne geçtiğini vurguladı. Miami’deki avantajlardan yararlanmak isteyen yatırımcıların kendilerine ait ana likiti olması gerektiğini da anlatan Parsiani “Banka parasıyla kumar oynamak yok artık. Alıcılar en çok inandıkları ve en çok kendilerinin olmasını istedikleri projeleri kendi paralarıyla seçebiliyor” dedi.
Daha önceki dönemlerde yapım aşamasından önce bir gayrimenkulün alınıp proje tamamlanmadan önce birçok kez el değiştirebildiğini kaydeden Parsiani, bu durumun gayrimenkulün son sahibinin kar şansını oldukça düşürdüğünü belirtti. Devredilebilirlik olarak adlandırılan bu durumun, geçmişte mantık sınırlarını zorlayacak kadar fazla abartıldığını anlatan Parsiani, “Bugün devredilebilirlik artık kabul edilmiyor. Bu da gayrimenkul alıcılarının yaptığı yatırımı daha başaralı bir şekilde kapatmaları anlamına geliyor” diye konuştu.
En az bunlar kadar önemli bir konunun da yeterli finansman sağlanmadan hiçbir proje başlanmaması olduğunu anlatan John R. Parsiani, “Artık bizim geliştiricilerimiz pazar taleplerine daha çok cevap verebiliyor ve artık yeterli alıcı talebi toprağa kazma vurulmuyor. Bunun anlamı gerçekten başlayan projenin bitmesinin gerektiği oluyor” açıklamasında bulundu.
Miami’de son yıllarda emlak pazarında ve fiyatlamasında çok büyük değişmeler yaşandığını kaydeden Parsiani yatırımcıların gelişmenin çok da farkında olamadığını öne sürdü. Kentte artık daha az inşaat yapıldığını anlatan Parsiani buna karşılık bölgedeki konut pazarı ile altyapının, alışveriş, ofis, restoran ve destekleyici perakende alanlarının da gelişim gösterdiğini anlattı.
John R. Parsiani, çoğu analistin 2000’li yılların sonuna doğru yaşanan finansal erimeyi Miami’nin 10-15 yıl atlatacağını öngördüğünü ancak, kentin 3 yıl sonra tekrar doğrulduğunu ve hiç olmadığı kadar güçlü büyüdüğünü vurguladı. Bu büyümenin uluslararası müşteri havuzumuzun genişlediğinden kaynaklandığına da dikkat çeken Parsiani, şunları söyledi:
“Bunun en iyi örneklerinden biri, 33 ülkeden alıcı bulan Miami'nin kalbinde yükselen lüks Aria On The Bay… Yüzde 58’i satılan projenin tek alıcısı da ABD’liler değil. Güney Amerika artık monopol bir pazar değil. Dünyanın her yerinden alıcılar Miami'nin sunduklarını keşfediyor. İlk defa Asyalı ve Hindistanlı alıcılar ‘İlk 10’ alıcı listemize girdi. Onları Kanadalı, Avrupalı, ve Türklerin başı çektiği Orta Doğulu alıcılar takip etti.”
Parsiani, Miami’nin artık herkesin 'evim' olarak adlandıracağı bir yer haline geldiğini de ifade etti.
20 yıl önce İsveç’ten buraya taşındığımda kendisini ziyaret eden arkadaşlarım “John şimdi Miami’deyiz, nereye gidebiliriz?” şeklindeki sorularına sadece “Plaj, AVM’ler, gece hayatı” diye cevap verebildiğini anlatan Parsiani şöyle devam etti:
“O zamanlar performans sanatları için Adrianne Arsht Center, opera, bale, tiyatro yoktu. Harika Wynwood, Midtown, Design District gibi harika çevremiz bile yoktu. Jorge Perez Sanat Müzesi, Frost Science Museum, Miami World Center yoktu. Brickwell şimdi olduğu halinin gölgesiydi, şimdi ise ülkedeki en büyük ikinci banka merkezi. Bunlar sadece yeni katmanlardan bazıları.”
Projeyle ilgilenenler Emel Onur ile [email protected] adresinden irtibata geçebilir.
Esra Özsümer-Merve Üsküplü/Emlaknews.com.tr
Miami’nin en büyük avantajı ‘tersine gelişimi’