‘Kentin Hayallerini İzleyenler Serisi’ ile kentlerin ihtiyaç, beklenti ve hayallerine odaklanan tartışma dizisinin üçüncüsü Ankara TED Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
Ankara’nın modern mimarlık mirası ve bugününün tartışıldığı etkinliği genç ve kalabalık bir kitlenin sıkılmadan 2 saat takip etti. Etkinlik izleyicilerden ardı ardına gelen sorularla zenginleşti.
Hızla ve hırsla büyüyen kentlerin ortak sorunlarını göz ardı etmeden kente dair yapıcı, dinamik, ufuk açıcı tartışmalara platform oluşturmayı hedefleyen panelin moderatörlüğünü Yekta Kopan yaptı. Ankara’nın Hayali: Modernin İzlerini Süren Bir Başkent Olmak başlığıyla düzenlenen etkinliğe, Murat Tabanlıoğlu, Prof. Dr. Ali Cengizkan ve Hakkı Ergök konuşmacı olarak katıldı.
Ali Cengizkan “Dünyadaki pek çok başkent gibi 20. yüzyılın başlarında kurulan ve zorlu bir coğrafyada yer alan Ankara, 1920-1950 yılları arasında inşa edilen yapılarıyla modern bir mimarlık mirasına, dolayısıyla dünya literatüründe önemli bir yere sahip. Bu özelliğiyle, ulusal ve uluslararası akademik çalışmalara kaynaklık eden bir laboratuvar niteliğini taşıyor.” dedi.
Ankaralıların moderni istediğini vurgulayan Cengizkan, Ankara Mimarlar Odası’nın bildirisini gündeme getirerek, başkentteki modern yapıların yıkım tehditi altında olduğuna dikkat çekti.
Sabahattin Ali’nin ünlü romanı Kürk Mantolu Madonna’yı referans alan ve Londra Tasarım Haftası’nda sergilenen enstalasyonundan söz eden Murat Tabanlıoğlu, kitapta 1930’ların Ankara ve Berlin’inin anlatıldığından bahsederek, Berlin’deki binaların çoğunun hâlâ ayakta olduğunu ve yaşadığını söyledi. Tabanlıoğlu, eski bir binayı yıkmanın kolay olduğunu, önemli olanın ona yeni bir işlev kazandırarak yaşatmak olduğunu vurguladı.
Pek çok kişinin hayatında bir buluşma noktası olarak yer bulan İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) de konu edildiği etkinlikte, AKM kapanmadan önce sahnelenen son oyunda rol alan Hakkı Ergök, Kızılay’a adını veren Kızılay Binası’nın da artık olmadığını söyledi. 3 yaşında geldiği Ankara’da bir sanat insanı olarak yetişen ve kentin dönüşümlerine tanıklık eden Ergök, Türkiye’nin 1944’de yapılmış ilk toplu konut projesine ev sahipliği yapan Saraçoğlu Mahallesi’nin çocukluğundaki döneminden bahsetti. Mahallenin tiyatro salonu ve kütüphanesi olduğuna dikkat çekerek bugünün modern konut projelerini sorguladı.
Bir izleyicinin, “Ankara’nın hayali, kendisine İstanbul’dan bakmaktan kurtulmak olabilir mi?” sorusuna Yekta Kopan “Aslında Türkiye’deki birçok merkezin hayali, kendisine İstanbul’dan ya da tek bir merkezden ya da tek bir dünya görüşünden bakmaktan kurtulmak olmalı.” diye yanıt verdi. Başka bir izleyici ise “Ankaralı nasıl Angaralıya dönüştü? Ankaralı Angaralı olmaktan nasıl kurtulur?” diye sordu.
İzmir’de başlayan, Adana ve Ankara ile devam eden VitrA ile Kentin Hayalleri projesinin panel dizisi, Kayseri ve Antalya etkinlikleriyle son bulacak. Panellerin çıktıları, Mimarlık Fotoğrafçısı ve Mimar Cemal Emden’in kentlerde çektiği fotoğrafları odağına alan bir kitap eşliğinde geniş kitlelerle paylaşılacak.
‘Ankaralı’, hızla ‘Angaralı’ mı oluyor?