25 Mart 2025 Salı
Türk futbolunun son yıllardaki en büyük gurur kaynağı olan Arda Güler, milli formayla parıldamaya devam ederken, Real Madrid’deki gölgede kalmışlığı İspanya’da gündem yaratıyor. Zekâsı, sol ayağının estetiği ve sahadaki vizyonuyla her maçta dikkatleri üzerine çeken genç yıldız, ülkesinde yıldız gibi karşılanırken, Madrid’de hâlâ forma şansı bulmakta zorlanıyor.
Real Madrid’in yıldızlarla dolu kadrosunda Arda Güler’in forma bulamaması Türkiye’de sık sık tartışmalara yol açıyor. Takımda neden yeterince şans bulamadığına dair farklı yorumlar yapılıyor: taktik sistem uyumsuzluğu, deneyimli oyunculara olan teknik direktör tercihi ve genç yaşının getirdiği psikolojik yük. Ancak Türkiye Milli Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella net: “Arda bir mücevher, zamanı gelecek.”
Marca gazetesi, Macaristan karşısında attığı golle yıldızlaşan Arda Güler’in, Real Madrid ile Türkiye arasında bambaşka bir profil çizdiğini aktarıyor. Milli formayla kendine güveni yüksek, yaratıcı ve oyuna hükmeden bir figür olan Arda’nın, Madrid’deki sessizliğinin nedeni olarak öz güven eksikliği ve az süre alması gösteriliyor. Ancak kendisi bu süreci azim ve inançla yönettiğini belirtiyor.
Maç sonrası Marca’ya konuşan Arda Güler, Real Madrid’deki geleceğine dair net ifadeler kullandı:
“Madrid bana bir plan verdi ve ben hâlâ bu plana inanıyorum. Hatta Madrid’den ev bile aldım. Çok çalışıyorum ve her zaman oynamaya hazırım. Türkiye’deki performansım bunun göstergesi.”
Genç oyuncu, Real Madrid taraftarlarına da özel bir teşekkür iletmeden geçmedi: “Taraftarların sevgisi bana güç veriyor. Bu takımın önemli bir parçası olmak için geldim ve bu hedefime ulaşana kadar mücadele edeceğim.”
Arda Güler’in sadece futbol anlamında değil, fiziksel olarak da ciddi bir gelişim gösterdiği gözlerden kaçmadı. Madrid’e ilk geldiği zamanki kırılgan görüntüsünden eser kalmadı. Disiplinli çalışma, özel antrenman programları ve profesyonelliğiyle bu gelişimi sağladığı vurgulandı.
Güler’in bireysel hedeflerinin yanında, takım hedefleri de oldukça büyük:
“Sezon sonuna kadar üç kupayı da kazanmak istiyoruz. Madrid her zaman kazanmak için oynar. Benim de kişisel hedefim, her maçta forma giymek ve takıma katkı sağlamak.”
Henüz 19 yaşında olan Arda Güler, hem fiziksel hem mental olarak büyüyor. Türkiye’nin göz bebeği olan genç yetenek, Real Madrid formasını hak etmek için sessiz ama kararlı bir savaş veriyor. Taraftarlar umutla onun sırasını beklerken, Arda “ben hazırım” mesajını net bir şekilde veriyor.
Ümit Genç-sozcu.com.tr
Konut alıcılarının daire tercihleri, özellikle salgın süreci sonrası ve buna bağlı gerçekleşen yaşam stili değişimleriyle farklı bir yöne evrildi.
Kıyaslama değerleri arasında, metrekare alanına ayrılan önemin giderek arttığını kaydeden uzmanlar, “Hibrit ve uzaktan çalışma sistemlerinin devam etmesiyle gündelik hayatta talep edilen belli başlı alanlardan birisi çalışma odası veya çok amaçlı kullanılabilen alanlar oldu. Bu noktada 2+1 ve 3+1 daireler, satın alımı tercih edilen en popüler alternatifler.” dedi.
Uzmanlar, değişimlerle kullanıcıların konum tercihlerinin sosyal donatı alanlarına, konfor durumuna ve yeşil alanlara göre şekillenmeye başladığını belirterek, salgın sonrası dönemde daha doğal ve sakin olan alanlara yönelmeyle şehir merkezlerine yakın fakat daha huzurlu yerleşim yerlerinin alıcılar için ilgi çekici hale geldiğini söyledi.
Konut alıcılarının finansman tercihlerinin, bankacılık sektöründeki gelişmelerle sürekli değiştiğine dikkati çeken uzmanlar, son zamanlarda, banka kredilerinin hala en çok öne çıkan finansman yöntemi olmaya devam ettiğini fakat faiz oranlarının geçmiş yıllara nazaran yüksek oluşunun tüketicileri daha esnek ödeme seçenekleri aramaya zorladığını dile getirdi.
Uzmanlar, düzenledikleri anket sonuçlarına göre, konut alımına yönelik kullanıcı eğilimlerinde göze çarpan değişimler olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Ekim 2024’e kıyasla kredi kullanarak ev sahibi olma isteği 3 puan artarak yüzde 33’ten yüzde 36’ya yükseldi. Ancak kullanıcıların büyük bir kısmı şu an için konut satın almayı düşünmüyor. Buna rağmen kredi faiz oranlarının düşeceğine dair beklenti 7 puan artış gösterdi. Bu durum, faiz oranlarında bir düşüş yaşandığında konut talebinde belirgin bir artış olabileceğine işaret ediyor.”
Salgın sürecinin konut alıcılarının tercihlerinde önemli bir dönüm noktası olduğuna işaret eden uzmanlar, şu değerlendirmede bulundu:
“Özellikle evden çalışma modelinin yaygınlaşması ve yaşam alanlarının daha geniş ve ferah olma ihtiyacı, banliyölerdeki konutlara olan ilgiyi artırdı. Salgın sonrası dönemde de bu eğilim devam ediyor ancak şehir merkezlerindeki projeler de ulaşım kolaylığı ve sosyal donatılar açısından hala cazibesini koruyor.”
Uzmanlar, şehir merkezine uzak bölgelerdeki konutların, özellikle doğayla iç içe, daha geniş yeşil alanlara sahip ve daha ekonomik fiyatlı olmaları nedeniyle tercih edildiğine dikkati çekti.
Şehir merkezlerindeki projelerin de akıllı ev sistemleri, sosyal donatılar ve ulaşım avantajlarıyla alıcıların ilgisini çekmeye devam ettiğini belirten uzmanlar, “Sonuç olarak her iki lokasyon da kendi içinde farklı avantajlar sunuyor ve alıcıların tercihleri, yaşam tarzlarına ve ihtiyaçlarına göre şekilleniyor.” dedi.
Uzmanlar, ev alırken pek çok faktörün göz önüne alındığını ifade ederek, “Son yıllarda karşılaştığımız büyük depremler, teknolojik gelişmeler gibi faktörler de alıcıların tercihini etkiliyor. Artık deprem yönetmeliğine uygunluk, konut seçimi yaparken dikkat edilen en önemli unsurlardan birisi haline geldi. Alıcılar, projelerin malzeme, inşaat kalitesi ve deprem dayanıklılığı konusunda daha seçici davranıyor.” şeklinde konuştu.
Alıcılar için akıllı ev sistemlerinin de hızla rağbet gördüğünü kaydeden uzmanlar, enerji tasarrufu, güvenlik ve konfor gibi özelliklere sahip sistemlerin, alıcılar tarafından tercih edilmeye başlandığını söyledi.
Uzmanlar, sosyal donatı alanlarının da konut projeleri için artan değer unsurlarından birisi olduğunu vurgulayarak, “Yeşil alanlar, yürüyüş ve spor alanları, sosyal tesisler başta genç profesyoneller ve aileler için oldukça önemli bileşenlerdir. Güvenli, teknolojik ve yaşam kalitesini yükselten projelere yönelik ilgi artmıştır. Tüm bunlar konut seçiminde tercih sebebi olan faktörlerdir.” değerlendirmesini yaptı.
AA
Ev sahipleri için kira beyannamesi verme aşaması başladı. 2024 yılı boyunca belirlenen istisna sınırını aşan konut veya iş yeri kira geliri elde eden mülk sahipleri, beyanname vererek gelir vergisi ödemekle yükümlü olacak. Vergi ödemeleri ise iki taksit şeklinde yapılabilecek. Peki, kira beyannamesi için son tarih ne zaman? Kimler beyanname verecek?
Mülk sahipleri 1 Mart – 2 Nisan (31 Mart ve 1 Nisan’ın resmi tatile rastlaması nedeniyle) tarihleri arasında beyannamelerini doldurabilecek.
2024 takvim yılında elde edilen kira gelirlerine yönelik verilecek yıllık gelir vergisi beyannameleri üzerinden tahakkuk eden gelir vergisi, 2025’in nisan ve temmuz aylarında iki eşit taksitle ödenebilme imkanı bulunuyor. Birinci taksit, damga vergisiyle 2 Nisan’a, ikinci taksit ise 31 Temmuz’a kadar gerçekleştirilebilecek.
Aile bireylerinin her birinin sahip oldukları mal ve haklardan elde ettikleri kira gelirleri için ayrı ayrı beyanname vermeleri gerekecek. Birden fazla kişinin meskene ortak olması halinde şahıslardan her biri kendi hissesine karşılık gelen kira gelirini beyan edecek.
Konuttan 2024’te yıllık 33 bin lira, iş yerinden ise 230 bin liranın üzerinde kira geliri elde eden gayrimenkul sahiplerinin gelir vergisi ödemesi gerekiyor. İstisna tutarının altında kira geliri elde edenler ise beyannameden muaf tutulacak.
Kiracılar, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “kira bildirim formu” doldurabilecek, eğer Dijital Vergi Dairesi’ne abonelerse kullanıcı bilgileri ve şifreleriyle sisteme giriş yaparak forma erişebilecek. Aynı zamanda, e-Devlet şifresi ile de gerekli bilgilere ulaşım sağlayabilecek.
Mülk sahipleri, Gelir İdaresi Başkanlığının “gib.gov.tr” internet adresi üzerinden “hazır beyanname sistemini” doldurabilecek. Ayrıca, Dijital Vergi Dairesi’nden hazır beyana erişebilecek.
Tahakkuk eden vergi, Dijital Vergi Dairesi’nden (dijital.gib.gov.tr) veya anlaşmalı bankaların banka kartı/kredi kartı, banka hesabından havale yoluyla, yabancı ülkede faaliyeti olan bankalara ait kartlar ile vergi tahsiline yetkili bankalar ile vergi dairesi vezneleri aracılığıyla ve PTT şubelerinden ödemelerini gerçekleştirebiliyor.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlar Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları bakımından dar mükellef çerçevesinde vergilendiriliyor. Yurt dışında yaşayan ve sistem üzerinden beyanname vermek isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, mavi kartlılar ve yabancı kimlik numarası sahibi yabancılar dış temsilciliklerden “e-Devlet” şifresi alabilme hakkı bulunuyor. Aynı zamanda, beyanname “Hazır Beyan” mobil uygulaması aracılığıyla da cep telefonundan gönderim sağlayabilecek.
Elektronik ortamda verilmesi zorunlu olan beyannamelerin, vaktinde verilmemesi durumunda özel usulsüzlük cezası kesilecek. Aynı zamanda verginin süresinde tahakkuk edilmemesi halinde verginin bir katı vergi ziyaı cezası uygulanacak.
sozcu.com.tr
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye’de doğurganlık hızının 1,51 ile Avrupa Birliği’nin de altına indiğini, öte yandan 65 ve üstü yaştaki nüfusun sayısının da 9 milyonu aştığını belirterek, “Veriler nüfusumuzun geleceği konusunda alarm veriyor” dedi. Baran, Türkiye’de doğurganlık hızının azalıp, yaşlı sayısının artmasının ekonomik, sosyal ve toplumsal bir konu olarak değerlendirilip önlem alınması gerektiğini kaydetti.
ATO’nun 56 No’lu Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi, 18-24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası kapsamında, Başkent’te yaşlı bakım hizmeti veren işletmelerin temsilcileri ve konuyla ilgili bazı derneklerin katılımı ile ATO Duatepe Salonu’nda “Yaşlılara Saygı Etkinliği” gerçekleştirdi. Temsilcilerle birlikte sektöre dair sorun ve görüş önerileri de ele alındı.
ATO’nun 56 No’lu Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Naz Öztürk’ün açılışını yaptığı toplantıda konuşan ATO Başkanı Gürsel Baran, yaşlılık konusunun sadece bireysel ya da aileyi değil tüm toplumu ilgilendirdiğini belirterek, nüfusun yaşlanması ve yaşlıların yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunun tüm dünyanın gündeminde olduğunu söyledi. Türkiye’de doğurganlık hızının azaldığına dikkat çeken Baran, “Türkiye olarak son 10 yıla kadar doğurganlık hızının azaldığını Avrupa ülkelerindeki örneklerden görüyorduk. En yakından bildiğimiz de 60’lı yıllardan beri işçi gönderdiğimiz Almanya’ydı. Almanya’da sorun o kadar büyüdü ki, bugün iş insanları, şirketlerini devredecek genç nesil bulamıyor. Türkiye 2023 yılında 1,51 doğurganlık hızıyla 1,54 olan Avrupa Birliği’nin altında kaldı. 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusumuz, 2019 yılında 7,5 milyon kişiyken, 2024 yılında 9 milyonu aştı. Veriler nüfusumuzun geleceği konusunda alarm veriyor” dedi.
Türkiye’nin ekonomik gelişimini sürdürmesi, tüm sektörlerin devamlılığını sağlaması ve güçlü bir ülke olması için gençlere, çocuklara ihtiyaç olduğunun altını çizen Baran,
“Türkiye’de doğurganlık hızının azalıp, yaşlı sayısının artması ekonomik, sosyal ve toplumsal bir konu olarak değerlendirilmeli, önlem alınmalı ve konuyla ilgili yeni politikalar üretilmelidir” diye konuştu.
Yaşlıların sağlıklı, güvenli, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamını sürdürmesinin toplumun ortak sorumluluğu olduğunun altını çizen Baran, “Yaşlılarımız başımızın tacı. Onların sosyal hayatın içinde yer alması, aktif, sağlıklı, güvenli, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri hepimizin ortak sorumluluğu. Bu süreçte sağlık ve sosyal hizmetler sektörlerine önemli görevler düşüyor. Yaşlı bakım ve sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyaç da artıyor. Ülkemizde yaşlılık ve yaşlı sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik bakanlıklar, ilgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarımız çalışmalar yürütüyor. Birlik ve beraberliğimiz, refahımız, huzurumuz, toplumsal gelişme ve ilerlememiz için yaşlıyı gence, yetişkini çocuğa merhamet köprüsüyle bağlamaktan başka yolumuz yok. Yaşlılarımızın sağlıklı, huzurlu bir şekilde yaşamasını sağlamak, hepimizin üzerine düşen insanlık borcudur” diye konuştu.
ATO’nun 56 No’lu Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Naz Öztürk’ün başkanlık ettiği ve 63 No’lu Proje Hizmetleri Meslek Komitesi Üyesi Sabahat Altınışık, Yüksek İhtisas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadirhan Sungurluoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gülay Uzun, Doğasında Doğum Derneği Başkanı Prof. Dr. Aydan Biri, Ankara Özel Yaşlı Bakım Evleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Eda Malkoç, Uzat Elini Kültür Eğitim Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Şerife Zekiye Özmut ile ATO üyesi yaşlı bakım merkezlerinin temsilcileri yer aldığı toplantıda, KDV oranları başta olmak üzere sektörün sorunları ve çözüm önerileri ele alındı.
Türkiye’de yaşanan sosyal ve siyasi gelişmeler, döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar, emlak ilanlarındaki fiyatlarda suni artışlara neden oldu.
Devlet, borsadaki spekülasyonları ‘devre kesici sistemi’ önlediği gibi emlak ilanlarına da benzer bir şekilde müdahale etmeli.
Devlet nasıl ki borsadaki spekülasyonları önleyici ve hızlı tedbirler aldığı gibi emlak ilan sitelerine de manipülasyonlara karşı ani müdahaleler de bulunmalı.
Türkiye’de yaşanan son gelişmelerin ardından döviz kurlarında meydana gelen dalgalanmalar sonrasında, mülk sahipleri ve inşaat firmaları satılamamış gayrimenkul ilan fiyatlarını 1 günde yüzde 10 ile 20 arasında artırması kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
Konuyla ilgili açıklamalar yapan uzmanlar, Ticaret Bakanlığı’na ve kamuoyuna seslenerek şu önemli açıklamaları yaptı;
“Borsada kritik durumlarda uygulanan ‘devre kesici sistemi’ ile yatırımcıların sınırı aşan fiyat dalgalanmalarından negatif yönde etkilenmesini durdurduğu gibi gayrimenkul sektöründe balon oluşmasının temel kaynağı olan ilan sitelerine aynı sistem uygulanmalıdır.
Dünya’da en almanın en zor olduğu ülkenin Türkiye olmasının nedeni talepten değil, ilanlarda yapılan suni artışlarının domino etkisi yaratmasıyla oluşan konut balondur. Ticaret Bakanlığı’nın araba ilanlarına getirdiği barikatlar, araba balonunu patlattı ve 1,5 yıldır sıfır ve ikinci el araba fiyatları neredeyse aynı seviyede kaldı.
Doğrulanmış ilan sistemi satılık emlak ilanlarında hemen uygulanmalıdır. Daha önemlisi ise tüm satılık gayrimenkul ilanları için ‘değerleme raporu’ zorunluluğu getirilmelidir. Böylece keyfî olarak fiyat artışı yapılıp, piyasanın manipüle edilmesi engellenecektir.
Ticaret Bakanlığı emlak sektöründe yaşanan suni fiyat artışlarını ve vatandaşın konuta erişimini imkansızlaştıran bu bozuk emlak ilan sistemini temelden değiştirmesi, vatandaş açısından artık kaçınılmaz bir zorunluluk doğurmuştur.