10 ili kapsayan deprem felaketinin ardından dikkatler uzmanların yıllardır uyarı yaptığı İstanbul’a çevrildi. Kentin risk haritası doğrultusunda gayrimenkul sektöründe bazı bölgelere yönelik ilgi artarken, özellikle az katlı ve villa tarzı konutlarda talepte artış yaşanıyor. Nüfusun yoğun ve yüksek katlı yapılaşmanın ağırlıkta olduğu şehir merkezinde kendini güvende hissetmeyenlerin, risk haritasında alt katmanda yer alan ilçelere yöneldiğini belirten Gayrimenkul Uzmanı Arzu Turan aranan binalarda ‘yaş ve kat’ kriterinin ön plana çıktığını söyledi.
Ülkemizde yaşanan ve çok geniş bir coğrafyayı etkisi altına alan deprem felaketi sonrası tüm Türkiye’de herkes yaşadığı evin ne kadar güvenli olduğunu sorgulamaya ve yayınlanmış fay haritalarını dikkatle incelemeye başladı. Yıllardır uzmanların uyarılar yaptığı İstanbul’da ise artık tehlikenin kapıda olduğunu herkes kabul ediyor. Bu doğrultuda özellikle yüksek katlı ve eski binalarda oturanlar ciddi endişe duymaya başladı. Buna bağlı olarak fiyatlarda da kriterler değişiyor, az katlı binalara yönelik ilgide ciddi artış yaşanıyor.
İstanbul’da genel olarak deprem farkındalığı 1999 Gölcük depremi sonrası oluştuğu ve aynı hassasiyet inşaat sektörüne de yansıdığı için 2000 yılı ve sonrası yapılan binaların sağlam olduğu varsayılıyor. Binanın yaşı ile birlikte dikkate alınan diğer unsur ise kat sayısı. Az katlı ve villa tarzı binaların fiyatlarında yukarıya doğru bir hareketlilik başladı. Bu konutların fiyatları yüksek katlılara göre zaten daha fazlaydı, şimdi aradaki fark iyice açılıyor.
İstanbul’da uzmanların görüşleri dikkate alınarak oluşturulmuş olan ve medyada yer alan risk haritası insanların tercihlerinde belirleyici olmaya başladı. Bilindiği gibi şehrin güneyinde olan ve Marmara Denizi’ne yakın bölgeler 1.derece deprem bölgesi olarak kabul ediliyor.
Beylikdüzü, Avcılar, Bakırköy, Kadıköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Tuzla, Üsküdar’ı içine alan 1.derece risk bölgelerinde oturanlarda kuzey bölgelere doğru bir arayış var. Ancak son depremin de gösterdiği gibi aynı bölgede yan yana olan binalardan biri yıkılırken diğeri ayakta kalabiliyor. Burada da inşaat kalitesinin en önemli kriter olduğu ortaya çıkıyor.
Binaların sağlamlığında zemin kadar önemli olan diğer konu inşaatın statik projesi ve kullanılan malzemenin kalitesi ile yeterliliği. Son deprem sonrası insanlar oturdukları binaların geriye dönük inşaat projelerini araştırmaya başladı. İnşaat firmalarının ve müteahhitlerin bu konuda kapısının çalınmaya başladığını sıkça duyuyoruz. Aslında bu hassasiyet bundan sonra yapılacak binaların daha sağlam inşa edilmesine katkı sağlayacaktır. İnşaat sektöründe depreme dayanıklılık konusunda 1999 depremi bir milat görülerek 2000 sonrası binalar daha sağlam olarak kabul ediliyor ise bundan böyle 2023 yılı da bu anlamda bir milat olacaktır.
Deprem bölgesindeki 10 şehirden depremzedeler Türkiye’nin farklı bölgelerine naklediliyor. Bu şehirlerdeki kiralarda fiyat artışlarının önüne geçmek için kamu kurumlarının aldığı farklı önlemler var. Bu konuda sivil toplum örgütlerinin de kendi üzerine düşeni yapması gerekiyor. TÜGEM’in (Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği) kira fiyatlarında fahiş artış yapan ev sahiplerinin portföylerine yönelik hizmet vermeme kararını bizde uygulamamıza aldık. Ayrıca dernek üyeleri olarak hepimiz kiralarda fahiş fiyat artışı yapanları ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının incelenmesi için gerekli adımları atacağımız konusunda hemfikiriz. Bu zor günlerde farklı şehirlere gitmek zorunda kalan depremzedeler başta olmak üzere tüm kiracıların mağdur olmaması için herkesin birlik içinde hareket etmesi gerekiyor.
İstanbul’da ofis kiralarının metrekaresi 20 doları geçti