Kadir Has Üniversitesi’nin gelenekselleşen ‘Salı Seminerleri’ kapsamında Kadir Has Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eray Yücel, Amerika’daki mortgage kuruluşları Fannie Mae ve Freddie Mac’in devletleştirilmesiyle başlayan ve Lehman Brothers’ın iflasıyla derinleşerek küresel bir boyut kazanan 2008 global kriziyle ilgili bir sunum gerçekleştirdi. Yücel, kriz sebebinin en büyük sebebinin Batı’da şişen konut balonu olduğunu dile getirdi. Gayrimenkul kaynaklı 2008 krizinin daha önce yaşanan borsa temelli krizlerden çok daha fazla maddi kayba neden olduğunu söyleyen Yücel, emlaka dayalı varlıkların yüksek kaldıraçla işlem gördüğü bir dünyada bu tespitin oldukça normal olduğunu ifade etti. Yücel, ‘‘2000’li yılların başlarında dünya ekonomisinde bir ‘euphoria’ vardı.’’ dedi. Bu yapının akıldışılığını kurumlaştırarak yücelten br niteliğe sahip olduğunu anlatan Yücel, yapının mevcut kurumları ile sürdürülemez olduğunun anlaşılmasıyla krizin meydana geldiğini belirtti.
1990’ların Internet balonundan çözülen finansman imkanlarının inşaat-emlak sektörüne aktığını, küresel likiditenin bol ve ucuz arzını, küresel üretimde Çin’in değer zincirindeki payını artırdığını açıklayan Yücel, Anglo-Amerikan ekonomilerindeki ‘yenilikçi’ kimlikle birlikte balon oluşumunun kaçınılmaz olduğunu söyledi. Amerika ekonomisindeki konut kredilerinin geri ödenebilirliği sorgulandığında balonun çözüldüğünü belirten Yücel, krizin Atlantik ötesine de bulaştığını, Avrupa’daki krizin bazı problemleri gün yüzüne çıkardığını ve Yunan borç krizini gündeme getirdiğini anlattı.
Ankara Üniversitesi’nde, Prof. Belgin Akçay ile konut fiyatlarının artış hızını mercek altına aldıklarını ve 26 ülke için reel konut fiyatlarının artış dönemlerini hızlı artış ve yavaş artış dönemlerine ayrıştırdıklarını ifade eden Yücel, ‘nominal konut fiyatlarının TÜFE’ye görece artış hızı nerede ivmeli, nerede ivmesiz?’ olduğunu bulmak için gerekli endeks hesaplamalarının yapılması gerektiğinin altını çizdi. Sonuçta hızlı ve yavaş artış dönemlerinin bağıntılı olduğu makroekonomik faktörlerin farklı olduğuna ulaşan Yücel ile Akçay, olaya sadece artış-azalış diye bakmanın veride gömülü olan bilgiyi gizleyebildiğine dikkat çekti. Analizi bir kademe daha ileri götürerek, bu etkilerin tüm ülkelerde, sadece fiyat artışı yaşayanlarda ve fiyat artışını müteakip çöküş içine girenlerde farklılaştığını gördüklerini anlatan Yücel, balon oluşumunun ilgili faktörlerin her ülkede ve her zaman aynı olmadığını söyledi.
Ekonomi dünyasında ‘GIIPS ülkeleri’ denen Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz ve İspanya’daki süreçlerin özel sektör tahvil piyasasının toplam değerinin konut fiyatlarının çöküş eğilimine girmesi ile doğru orantılı olduğunu açıklayan Yücel, GIIPS ülkeleri ile diğer ülkeler arasında net faiz marjlarının etkileri açısından da bir farklılaşmanın mevcut olduğuna dikkat çekti. Yücel, ‘‘Yunanistan örneği çok dikkat çekici ve dramatik.’’ dedi. Yücel, kriz süreci ve sonrasında Yunanistan’da uzun süredir halının altına süpürülen yapısal sorunların tek tek ortaya çıkarak ülkeyi bir anlamda nasıl bitirdiğini gösterdi. Yücel’e göre en önemli nokta ise Avrupa Birliği’nin dahili mekanizmalarındaki eksikliklerin anlaşılması. Türkiye’de bu tip durumların başarısızlık olarak nitelendirildiğini ifade eden Yücel, aslında bu sürecin Avrupa Birliği için bir öğrenim olduğunu ve geleceğini sağlamlaştırdığını belirtti.
Yücel, krizin Türkiye’ye olan etkilerini de değerlendirerek, Türkiye’nin krizin ilk dönemlerinde inşaat-emlak-gayrimenkul eksenli bir büyüme hikayesi içine girdiğini açıkladı. Bu sayede yüksek gelir çarpanları ile büyüdüğünü ve kredi piyasasını olabildiğince canlı tuttuğunu söyleyen Yüksel, kısa-orta vadede yarayışlı olanın orta-uzun vadede yarayışlı olmayacağını belirtti. Türkiye’deki mevcut siyasi tansiyonun ve sosyal huzursuzlukların olumsuz bir bakış açısına yol açacağına değinen Yücel sözlerine, ekonomik aktivitenin aynı yüksek gelir çarpanları ile hızla daralması ve kredi piyasasının çökmesi halinde, hali hazırda tam düzelmemiş olan dünya ekonomisinde mevcut kadroların neler yapabileceği büyük bir soru işareti olarak kaldığını ekledi.
Doç. Dr. Yücel ‘konut balonu’nu patlattı