Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, gelişmiş teknolojileri kullanarak tüm depremlerde kullanılabilecek bir altyapı oluşturmak için çalıştıklarını belirterek, “Afet derecesinde sayılabilecek olası büyük depremler için gerçekleştirdiğimiz yeni DASK Afet Yönetim Sistemi projemiz, konusunda dünyaya referans olabilecek yatırım ve iş birlikleriyle yürütülüyor. Hedefimiz, vatandaşlarımızın yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmelerini sağlamak.” ifadelerini kullandı.
DASK’tan yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük ve en yıkıcı deprem olan 17 Ağustos Marmara depreminin 19’uncu yılında Türkiye genelinde sigortalılık oranı yüzde 50 seviyesinde bulunuyor.
Verilere göre, sigortalılık oranları incelendiğinde, Marmara Bölgesi açık ara ilk sırada yer alırken, Marmara’yı Ege, İç Anadolu, Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi takip ediyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise sigortalılık oranında son sırada bulunuyor.
Poliçe adedi, sigortalılık oranı, havuzun büyüklüğü ve teknolojik altyapı gibi özellikleriyle doğal afet havuzları açısından diğer ülkeler nezdinde Türkiye bir model olarak kabul ediliyor.
Son yıllarda başta Pakistan, İran, Güney Kore, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan, Moğolistan ve Romanya gibi ülkeler olmak üzere birçok ülke DASK’ın Türkiye’deki çalışmalarını model alıyor.
DASK yetkilileri, İngiltere, Japonya, Yunanistan, İtalya, Filipinler, Çin, Meksika, Makedonya, Ürdün, Fas, Arnavutluk, Endonezya, Romanya, Kuveyt, Azerbaycan ve Kırgızistan gibi ülkelerden gelen kurumlara DASK’ı ve Zorunlu Deprem Sigortası’nı anlatıyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, Türkiye’yi derinden sarsan, büyük can ve mal kayıplarına mal olan 17 Ağustos Marmara depreminin 19’uncu yılında, Türkiye’de Zorunlu Deprem Sigortası bulunan konut sayısının 8,6 milyona ulaştığını belirterek, DASK’ın kuruluşundan bu yana yapılan hasar ödeme miktarının 186 milyon TL olduğunu bildirdi.
Kayacı, 1999 yılında kısa aralıklarla gerçekleşen Marmara ve Düzce depremlerinin Türkiye’nin deprem bilincinin artmasında önemli bir yeri olduğunu aktararak, “Depreme karşı alınabilecek en etkili fiziksel tedbirlerin başında depreme dayanıklı binalar inşa etmek ve bütün binaları depreme dayanıklı hale getirmek geliyor. Finansal önlemlerin en önemlilerinden biri ise Zorunlu Deprem Sigortası’dır. Günde sadece 58 kuruş ayırarak konutları depreme karşı sigortalamak mümkün. Depremin etkileri ve olası hasarlar göz önünde bulundurulduğunda, günde 58 kuruşa böyle bir teminata sahip olmak, depreme karşı yürüttüğümüz mücadelede son derece önemli.” ifadelerini kullandı.
Kayacı, poliçe sayısının artırılmasına yönelik bilinçlendirme projelerinin ve çalışmaların yanı sıra afet dönemindeki hasar sürecini sorunsuz bir şekilde yürütebilmek için operasyonel kapasiteleri artırmaya da en az büyüme kadar önem verdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Gelişmiş teknolojileri kullanarak tüm depremlerde kullanılabilecek bir altyapı oluşturmak için çalışıyoruz. Afet derecesinde sayılabilecek olası büyük depremler için gerçekleştirdiğimiz yeni DASK Afet Yönetim Sistemi projemiz, konusunda dünyaya referans olabilecek yatırım ve iş birlikleriyle yürütülüyor. Hedefimiz, vatandaşlarımızın yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmelerini sağlamak. Afet Yönetim Sistemi projemizin içinde yeni metodolojiler ve uygulamalar var. Bu proje kapsamında, hasar tespitinin mobil cihazlarla yapılması konusunda çalışmalar tamamlandı. Mobil Hasar Tespit uygulamasıyla hasar tespitlerini artık çok daha hızlı ve hatasız bir şekilde gerçekleştirebileceğiz. İkinci olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapılan bir protokolle, zorunlu deprem sigortasının sağladığı mesken güvencesiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bilgi, birikim ve teknik kapasitelerini AFAD AYDES altyapısı üzerinde birleştirmeyi planlıyoruz. Bununla birlikte afet çağrı merkezini de afet yönetim sistemine uygun bir yapılandırmaya götürüyoruz. Hâlihazırda Zorunlu Deprem Sigortası ile ilgili tüm soruların sorulabildiği, hasar ihbarlarının yapıldığı ve bu anlamda tüm bilgilerin alındığı ALO DASK 125 hattımız hizmette. Şu an üzerinde çalıştığımız konu, mevcut sistemimizi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin afet derecesinde sayılacak olası büyük İstanbul depremi modeline göre geliştirmek.”
Kayacı, mevcut portföyleri ve yeni eklenecek sigortalıları dikkate alarak İstanbul’da olması muhtemel büyük deprem sonrasında başta İstanbul, çevre iller ve hatta tüm Türkiye’den gelecek soruları ve talepleri karşılayacak bir afet çağrı merkezi modeli oluşturduklarını aktararak, “Söz konusu model, afet anında 500 kişi kapasitesine hemen çıkabilecek ve İstanbul dışında Ankara, Adıyaman ve Giresun, afet anından hemen sonra ise gerekli durumlarda Konya devreye girecek. Bunun yanı sıra bu projeyle birlikte herhangi bir müşteri temsilcisine bağlanmadan IVR sistemi sayesinde vatandaşlık ya da dosya numarasıyla ihbar yapılabilecek ve hasar dosyası takip edilebilecek. Tüm bu yatırımlarımızla ülke genelinde oluşturulan hasar tespit kaynağıyla deprem sonrasındaki mağduriyetleri hızlı bir şekilde giderebilecek ve ülke genelinde kaynak tasarrufu sağlayabileceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
AA
Dünyaya referans olacak DASK Afet Yönetim Sistemi devrede