İstanbul 10°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Emlakçı karmaşasına teknolojik çözüm

Emlak hizmetleri Türkiye’de standardının artması gereken alanlardan biri. Teknoloji ve online çözümler bunu hızlandırabilir. Zingat ve Reidin bu konuda dikkat çeken örnekler…

Ahmet Kayhan emlak sektörüne yönelik önce Reidin ardında Zingat’ı kurmuş. Emlak sektörü ile yatıp kalkıyor. Bir tür “gayrimenkul hizmet” girişimcisi. İnşaat ve gayrimenkulün, emlak işlerinin bu kadar karmaşık olduğu bir ülkede teknoloji bazlı yatırımlarla sektöre açılım getirmeye çalışıyor. Zingat.com çok ilginç bir model ve onun üzerine sohbet ettik. Reidin ise daha çok emlak bilgisi hizmeti sunan bir şirket. Kayhan kendi modellerini şöyle anlatıyor: “Reidin’e yüzde 51 Doğuş Grubu ortak. Ben yönetim kurulu üyesi, icra kurulu başkanıyım. Aktif olarak da Zingat’a fokus olmuş durumdayım. Bizim iş modeli farklı. Profesyonellerle çalışıyoruz. Türkiye’de kayıtlı kayıtsız 300 bine yakın emlakçı var. 50 bininin vergi levhası bile var. Şu an Zingat’ı kullanan 10 bin emlak ofisi, 8 milyon da trafik var. Ağustos ayı itibariyle ayda ortalama 1.7 milyon kişi siteyi ziyaret ediyor, ilanlara bakıyor. Bu kadar büyük bir pazar yeri var, know-how var bizim tarafta. Ev almak isterken gayrimenkulde 10 ilana bakıyorsunuz sekizi yanlış. Buradaki büyük acıyı görüp kendimde de olan, ailemde, arkadaşlarımda olan derdi, problemleri gördüğümüz için Reidin” datasıyla, Zingat’ı kurduk.”

“İhtiyaçlardan doğdu”

Zingat’ın ihtiyaçlardan doğduğunu söyleyen Kayhan şunları anlatıyor:

“Nereden ev alayım diye soranlar geliyor. 50 kişiye ev aldırmışımdır. ‘Abi şu evin fiyatı ne kadar?’, ‘Buradan ev alınır mı?’, ‘Fikirtepe ne olur?’, ‘Burada arz ne oluyor?’, ‘Birinci el mi alsam, yoksa ikinci el mi?’, ‘Nakitle mi alayım mortgage ile mi?’. Bu sorulara cevap vermek için Zingat’ı kurduk. İnsanlara bireysel rapor verelim dedik. Baktım insanlar rapor almıyorlar. İnsanlar bir milyon TL harcıyor Levent’teki daireye, rapora 100 TL para vermiyor. 1 milyar dolarlık yeri almak istiyor ama 10 bin dolarlık vergi değerleme raporu almıyor.”

“Üyelerimiz emlakçılar”

Kayhan, Zingat hakkında ise şunları söylüyor: “İnternet üzerinden abone iş modeliyle doğdu. 2000 yılında yaptığımız oydu. Bizim birinci üyemiz emlakçılar. Emlak ofisi bize abone oluyor. Bizde bireysel ilan verilemiyor. Siz kendi evinizi satmak için ilan verdiğinde, o bölgedeki profesyonel olarak skorladığımız kişilere yönlendiriliyor. Skorladıklarımızdan üç kişi öneriyoruz. Aralarından birini seçiyorsun ve daha sonra fotoğrafçı gönderiyoruz. Senden komisyon almıyoruz. Sen işteyken, dolaşırken evi gösteriyor, herkesi o karşılıyor ve fiyat pazarlığını o yapıyor. Bir bakıyor ev satılmaz halde. Bu fiyata satılırdı diyor. Reidin, değerleme raporunu da Zingat datasıyla veriyor. Bugün, bizimle çalışan 10 binin üzerinde emlakçı var. Türkiye çapında 27 şehirdeyiz. Emlak hizmet sektöründe, hizmeti üstlenerek kaliteyi yükseltmeye çalışıyoruz. Emlakçı 200 tane telefon gelsin bana diyor ancak gelen telefonların yüzde 65’ini açamıyor. Biz akıllı hat diye bir şey yaptık. Sonra ‘size döndüler mi’ diye arıyoruz. Bana Ev Bul diye bir servisimiz de var. Günde ortalama 2 bin arama yapıyoruz. ‘Nasıl, memnun kaldınız mı? Size zamanında döndüler mi?’diye. 24 saat ile 48 saat arasında kesin aranıyor. Bu arama sürecini 5 dakikaya indirmeye çalışıyoruz. Temel hedefimiz bu. Zingat sadakat puanı var. Emlakçının hizmet kalitesi düştüğü anda, ilanları da bizim listede arkaya düşüyor. O adamın ilanlarını göstermiyor. Kendi içinde devinen bir şey. Kendi fotoğrafçılarımız da ortalama 3 bine yakın fotoğraf çekiyoruz. Böylece önemli hizmeti, kaliteli yapmış oluyoruz.”

Dubaili Propertyfinder yatırım yaptı

Ahmet Kayhan yakın zamanda aldıkları yatırımla ilgili şu bilgileri veriyor: “Son dönemde Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki yedi ülkede lider emlak platformlarına sahip Dubai merkezli Propertyfinder Group (PFG), Zingat.com’a yatırım yaptı. Platformun yüzde 16.95’lik hissesini satın alan PFG’nin kurucusu ve CEO’su Michael Lahyani, Zingat.com’un yönetim kurulunda yer alıyor. Şirket, Propertyfinder ile Türkiye’nin seçkin gayrimenkul projelerini Körfez yatırımcılarına sunmak ve Türkiye’deki konutları uluslararası pazara açarak yabancı yatırımcıların Türkiye’de konut sahibi olmasında öncü bir rol üstlenmek istiyor.”

“İşim gücüm budur benim”

Eski kuşak iş dünyası geleneklerini sürdüren çok az işadamı kaldı. Bunu şöyle açıklayayım, kitap tanıtım toplantısına gittiğimizde kitaplar adımıza tek tek imzalanmıştı. Önce nezaket, değer ve önem verme sonra ne yapacaksak ya da ne konuşacaksak onu konuşma… Eski gelenekte hep böyleydi. Bu özelliğin var olduğu işadamlarından biri olması nedeniyle, tanıtım toplantısına fırtınalı bir gün olmasına rağmen başta medya olmak üzere ilgili herkes gelmeye gayret etmişti. Bülent Eczacıbaşı durumu çok iyi anlatıyor: ”

Nejat Eczacıbaşı gibi iş dünyamızın kurucu liderleri, her zaman ‘bir şey yapmak lazım’ diyen, ülke sorunlarıyla yaşayan insanlardı. Bu kitabı, biraz da onları anmak için yazdım. Bir de özellikle iş yaşamında başarılı olmak isteyen gençler için yazıldı. Buradaki tartışmalar, onlara yeni bakış açıları kazandırabilirse, ne mutlu bana, ne mutlu bizlere.”

Ben bir biyografi tarzı kitap bekliyordum ama katma değer yaratan farklı bir model ortaya çıkmış. Eczacıbaşı, farklı uzmanlarla konuları tartışıp bölümlerde kendi yorumlarını eklemiş. Kitabı, ülkemiz ve dünyamız için önem taşıyan, iş insanlarının çözümüne katkıda bulunabileceği çeşitli sorunları ele almak ve ilgili herkesi, çıkış yollarını birlikte düşünmeye davet etmek için yazdığını belirten Eczacıbaşı, “İş insanı kimdir, ne iş yapar? Değişen dünyada yeni sorumlulukları nelerdir” sorularına cevap aradığını söylüyor.

Yönetim, ekonomi, sürdürülebilirlik, toplum ve kültür-sanat alanlarına odaklanan kitap, ” Türkiye’de ve dünyada hangi temel zorluklarla karşı karşıyayız? Hangilerine öncelik vermeliyiz? Geçmişten aldığımız derslerin ve yeni paradigmaların ışığında, neler yapabiliriz? İş insanı kimdir? Hangi sorumlulukları taşır? Hangi alanlarda, ne tür katkılarda bulunabilir?” gibi pek çok soruyu gündeme taşıyor. Bülent Eczacıbaşı kitapta, her konunun uzmanlarıyla gerçekleştirdiği söyleşilerden hareketle, bugüne ve yarına ilişkin görüşlerini dile getiriyor.

Sesli asistanlar perakendeyi nasıl etkileyecek?

Başlangıçta fantezi gibi görünse, sesli asistanlar alışveriş süreçlerinin içine dahil olmaya başladılar. Amazon’un Alexa, Google’ın Assistant, Apple’ın Siri, Microsoft’un Cortana’sı hızla perakende endüstrisine adapte oluyor. Kullanıcının satın alma ihtiyacı olduğunda, ihtiyaçlarını belirlemede, satışa sunmada yeni bir kanal olarak bu “sesli asistanlar” ön plana çıkıyor, istatistikler sadece ABD’de yüzde 6 oranında tüketicinin perakende alışverişleri sırasında bu aparatlardan yararlandığını gösteriyor. Tabii pek çoğu henüz devrede değiller. Ama trendin yönünü göstermesi açısından önemliler. Çünkü tahminler çok iddialı. 2023 yılına kadar ABD’de alışverişlerinde sesli asistan kullananların oranının yüzde 49’a çıkacağı tahmin ediliyor. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, sesli asistanlar tüketicinin doğru ürüne ulaşmasında kolaylık sağlıyor. Bu markalar açısından da büyük bir verimlilik yaratıyor. Diğer yandan tüketici davranışlarına bakıldığında sesli asistanların şimdilik en çok kullanıldığı fonksiyonun arama işlemi olduğu gözleniyor. Bu oran yüzde 70’e kadar yükseliyor, öneri getirme ve ürün seçme gibi fonksiyon ve verimliliğin asistanlar yapay zeka ile sizi tanımaya başladığında, daha da artacak gibi görünüyor. Daha hızlı ve kolay alışveriş yolculuğunda etkin olacaklar. Eğer sesli asistanlar iyi kullanılırsa, marka sadakatine de katkıda bulunacaktır.

Lokasyon paylaşımına alışıyoruz

Tüketiciyi en iyi şekilde yakalamak ve ona bazı öneriler sunabilmek için en önemli uygulamalardan biri “lokasyon bazlı pazarlama”. Telefonumuzdaki lokasyon uygulamaları ve çeşitli aplikasyonlarda bu lokasyonların kullanılmasıyla tüketiciye anında öneri sunmak günümüzün en etkin tekniklerinden biri. Kahve dükkanının önünden geçerken anında size bir indirimli kahve ikram etmek gibi… Ya da alışveriş merkezinde dolaşırken orada olduğunuzu öğrenip size özel bir promosyon sunmak gibi… Bir de una görüntülü yüz tanıma özellikleri de eklenince tamamen size özel bazı önerileri oluşturmak mümkün. Fakat kullanıcılar lokasyonlarını paylaşırken tala “utangaçlar”. Gençlerde kendi lokasyonlarını paylaşma oram daha yüksek ama diğer kitle bu konuda hala tutucu. Ama yapılan çalışmalar insanların lokasyonlarını paylaşma konusunda giderek daha “hoşgörülü” olduğunu gösteriyor. Tahminlere göre lokasyon bazlı yapılan pazarlama etkinliklerinden doğan satışların oranı 2022 yılında ikiye katlanacak. Bu hızlı bir artışı ifade ediyor. Tüketiciye sunulan yararlar arttıkça, hoşgörünün de arttığını gözlemlemek mümkün.

Volkan Akı/Para

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Emlakçı karmaşasına teknolojik çözüm