Türk bankacılık sektörü, özellikle alt gelir gruplarının konut edinmeleri için nihayet model aramaya başlarken gündeme gelen ilk teklif Almanya’nın “Yapı Tasarrufları Sandığı” modeli oldu.
AA’dan Belgin Yakışan’ın haberine göre hükümet 26 Ağustosta konut ediniminde tasarrufu teşvik etmek üzene kanun çıkarmıştı. Türkiye realiteleri pek uygun olmayan teşvik paketine ek olarak Türk bankacılık sektörü, Almanya’dan dünyaya yayılan ve özellikle alt gelir grubunu hedefleyen “Yapı Tasarrufları Sandığı’nı” incelemeye başladı.
Öneri üzerine yeniden Türkiye’nin gündemine giren Yapı Tasarrufları Sandığı modeli ile ilgili çalışmalar Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Çalışma Grubu bünyesinde devam ederken, ilgili bakanlıklar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da (BDDK) yasal çerçevesine ilişkin diğer çalışmaları yürütüyor.
Geçtiğimiz hafta bazı bakanların katılımı ile Fikir Sofrası Düşünce Platformu’nun düzenlediği “Yeni Türkiye ve Ekonomide Güçlü Kalkınma Modeli Çalıştayı”nın basına kapalı bölümünde Alman modeli ele alınarak hükümetin de gündeminde olan bu konuda adımlar atılması bekleniyor.
Çalıştayda Almanya’da özellikle mortgage alanında “en büyükler” arasında yer alan ve DZ Bank’ın Türkiye Baş Temsilcisi Pınar Ersoy, Almanya’nın Yapı Tasarrufları Sandığı’nın işleyişi hakkında brifing verdi.
Sandığın yasal bir çerçevesi bulunduğunu belirten Ersoy, şirketin bu çerçevede kurulduğunu ve herkesin bu sisteme giriş yaparak para biriktirebildiğini söyledi.
Sandığın bir anlamda sosyal devlet politikası olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ersoy, “Bugün sisteme giriş yaparken ‘Ben 3 yılda 30 bin lira para biriktiririm’ diyorsunuz. Sistem de size 3 yılın sonunda 30 bin lira daha kredi vermeyi garanti ediyor ve böylece 60 bin lira paranız oluyor. Sisteme giriş yapacağınız gün imzalayacağınız anlaşmada, sistem kapsamında sizin 3 yıl sonra kullanacağınız faiz oranı da belirtiliyor ve bu oran piyasanın altında oluyor. Bu süre içerisinde piyasa faiz oranı değişse de sistem size sunduğu faiz oranını hiçbir şekilde değiştirmiyor.”
Sistemin, parasını biriktiren vatandaşa piyasanın altında mevduat faizi sunduğunu, bu faiz oranın kredinin uygun maliyetli verilmesinden dolayı piyasanın altında tutulduğunu aktaran Ersoy, “Bu süre içerisinde piyasada kredi faiz oranları düşerse sizin tüketici olarak bunu değiştirme şansınız var. Ancak böyle bir durumda size verilen mevduat faizi de azalacaktır. İkisi birbiriyle orantılı gidiyor. Güzel yanı, faiz oranları artarsa sistemin bunları yukarı doğru değiştirme yetkisi yok. Sözleşmeyi imzaladığınız tarihte size belirtilen oran geçerli olmaya devam ediyor.” şeklinde konuştu.
Almanya’da enflasyon düşük olduğu için sistemin Türkiye’de nasıl işleyeceğine Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Çin ve Kazakistan gibi ülkelerden örnekler veren Ersoy, “Konu güvenilirlik aslında. Macaristan’daki yapı tasarruf sandık şirketleri Macaristan Merkez Bankası’ndan daha güvenilir seçildi ve inanılmaz talep gördü. Riskli ortamlarda da yapı tasarruf sandıkları korumacı bir sistem olduğu için vatandaşın zarar etme ihtimali yok. Yapı tasarrufları sandığı uygulamasında, diğer ülkelerde genellikle şube ağı yaygın yerli bankalarla ortaklık kurulmuş. Bankaların şube ağından yararlanılıyor, BES gibi şubeden satış olabiliyor. Böylelikle maliyetler düşük, masraflar kısılmış oluyor.” diye konuştu.
Ev almak isteyene ‘sandık’ geliyor