İstanbul 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Faizdeki düşüş konut arzına yansımadı

Türkiye istatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen hafta yayınladığı üçüncü çeyrek döneme ilişkin yapı izin istatistikleri, hem yapı ruhsatı alınan daire sayısında hem de yapı kullanma izin belgesi alınan daire sayısında düşüşün devam ettiğini gösteriyor.

TÜİK’in verilerine göre, üçüncü çeyrekte 57 bin 529 daire için yapı ruhsatı alındı. Yapımına yeni başlanan konutları ifade eden bu sayı geçen yılın aynı döneminde 137 bin 888’di. Buna ‘göre üçüncü çeyrekte yapı ruhsatı alınan daire sayısında yüzde 58,3 gibi büyük bir düşüş yaşanmış durumda. Yapı ruhsatı alınan daire sayısında yılın ilk iki çeyreğinde de büyük düşüş vardı. Bu göstergede ilk üç çeyrek dönemdeki düşüş yüzde 63,8’i buluyor.

Yine TÜİK’in verilerine göre, üçüncü çeyrekte 147 bin 775 daire için yapı kullanma izin belgesi alındı. Yapımı tamamlanıp iskana açılan konutları gösteren bu sayı geçen yılın aynı döneminde 203 bin 734’tü. Buna göre yapı kullanma izin belgesi alınan daire sayısında üçüncü çeyrekte yüzde 27,5 düşüş yaşandı.

Yapı kullanma izin belgesi alınan daire sayısı ilk çeyrekte artış göstermiş ama ikinci çeyrekte düşmüştü. Bu düşüşün üçüncü çeyrekte de sürmesiyle ilk üç çeyrek dönemde de yüzde 11,3’lük düşüş ortaya çıktı.

İnşaatçı temkinli

Üçüncü çeyrekteki faiz düşüşünün konut talebine bir miktar hareket getirmesine rağmen konut arzına yansımaması, inşaat şirketlerinin bu kez epey temkinli davrandığını gösteriyor. Bu temkinli davranışın bir nedeni elde satılmayı bekleyen zaten büyük bir konut stokunun bulunması gibi görünüyor.

Konut stokunun büyüklüğü konusunda elde net bir veri yok ama tahminler 1,5 milyon civarında bulunuyor. İskana açılan konut sayısı ilk elden satılan konut sayısının üzerinde gerçekleşmeye devam ettikçe bu stok da artmayı sürdürüyor. İnşaat şirketlerinin bu kez temkinli davranmasının bir başka nedeni de hem faizdeki düşüşün hem de faizdeki düşüşle gelen talep artışının geçici olduğunu düşünmeleri olabilir. Çünkü aylık konut kredisi faizlerinin yüzde 1 ‘in altına çekilmesi kamu bankalarının görev zararı vermeleriyle hayata geçmiş durumda. Bütçe açığındaki patlama yüzünden bu görev zararlarının uzun müddet sürdürülebilmesi zor görünüyor.

Enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesi ise özel bankaların konut kredisi faizlerini bu kadar düşük seviyelere çekmelerine imkan vermiyor. Öte yandan geçen yıldan bu yana satın alma gücünde yaşanan büyük düşüş de konut talebindeki mevcut talep artışının kalıcılığı konusunda kuşku yaratıyor.

Satışlar ne durumda?

Bu arada üçüncü çeyrekte geçen yılki seviyesini az da olsa aşan konut satışları dördüncü çeyrek döneme ise düşüşle girdi. Ekim ayında satılan konut sayısı 142 bin 810 oldu ve geçen yılın aynı ayındaki düzeyinin yüzde 2,5 altında kaldı. Ancak bu düşüşte geçen yıl ekim ayındaki konut satışlarının, ekim ayının o dönemde uygulanan tapu harç indiriminin son ayı olması nedeniyle, normalin üzerinde gerçekleşmesinin büyük etkisi var. Gerçi sonradan bu süre uzatıldı ama geçen yıl ekim ayındaki satışlar bu indirimden yararlanma güdüsüyle yükselmişti. Öne çekilen bu talep yüzünden kasım ayında ise konut satışları normalin çok altına inmişti. Bu nedenle muhtemelen bu yıl kasım ayında konut satışlarında büyük bir artış göreceğiz.

Böylece dördüncü çeyrekte de konut satışları geçen yılki düzeyini aşabilecek. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, konut talebindeki bu artışın kalıcı olması zor görünüyor.

Tüketici güveni hala dipte seyrediyor

TGE’de 60’ın altındaki değerlerin nadiren görüldüğünü dikkate aldığımızda ise tüketici güveninin hala dipte seyrettiğini söyleyebiliriz.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) birlikte hazırladıkları Tüketici Güven Endeksi’nin (TGE) değeri kasım ayında 59,9 olarak gerçekleşti. Bu değer önceki aya göre yüzde 5,2’lik artışa tekabül etse de bu endeksteki iyimserlik-kötümserlik sınırı olan 100’ün çok altında bulunuyor.

Kasım ayında TGE’nin dört alt kaleminin hepsinde de artış görüldü. En büyük artış yüzde 6,9 ile genel ekonomik durum beklentisinde yaşandı. Hanenin maddi durum beklentisinde de buna yakın ve yüzde 6,1 ‘lik artış oldu. İşsiz sayısı beklentisinde de yüzde 3,6’lık iyileşme meydana geldi. En düşük artış ise yüzde 0,5 ile tasarruf etme ihtimalinde gerçekleşti.

Türkiye’de tüketici güveni en çok finansal piyasalardaki ve siyasi arenadaki gelişmelerden etkileniyor. Bu iki alanda yaşanan son gelişmeler tüketiciyi ekonominin geleceği konusunda biraz umutlandırmış gibi görünüyor. Faizlerdeki ve enflasyondaki düşüş ile ABD ile olan siyasi gerginliğin biraz yumuşaması bu umudu beslemiş olabilir.

Ancak tüketici güveninin hala iç talepte kalıcı bir iyileşmeye yol veremeyecek kadar düşük olduğunu da gözden uzak tutmamak gerekiyor. İç talepte kalıcı bir iyileşme için TGE’nin hızla yükselip en azından 70 seviyesinin üzerine çıkması şart. Bu da finansal piyasalarda ve siyasette daha olumlu gelişmelerin yaşanmasına bağlı gibi görünüyor.

Tüketicinin morali hala iyi değil

(Mevsimsel düzeltilmiş Tüketici Güven Endeksi) Not: Endekste 100’ün üzerindeki değerler iyimser duruma, 100’ün altındaki değerler kötümser duruma işaret ediyor._ OECD’ye göre büyüme yavaş kalacak.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Organisation for Economic Co-operation and Development: OECD), yılda iki kez yayınladığı Economic Outlook isinli raporunun 2019’a ilişkin ikinci sayısını geçen hafta açıkladı. Bu rapordaki veriler OECD’nin Türkiye’de uzun bir süre yavaş büyüme beklediğini gösteriyor.

OECD uzmanları Türkiye’nin 2019 yılını sıfıra çok yakın ve yüzde 0,3 büyümeyle kapatmasını bekliyor. Türkiye’deki büyümenin 2020 yılında yüzde 3 ve 2021 yılında ise yüzde 3,2 olacağı öngörülüyor. Bu oranlar gelişmiş ülkeler için tatmin edici olsa da Türkiye şartlarında yavaş büyümeye karşılık geliyor.

OECD’nin raporunda Türkiye’ye ilişkin diğer temel ekonomik göstergelere ilişkin tahminler de var. Bu tahminlere göre, geçen yıl yüzde 11 olan işsizlik oranı bu yıl yüzde 13,5’i bulacak ve önümüzdeki iki yılda ise yüzde 13,2 ve yüzde 13 olacak.

Bu yıl hafif bir fazla verecek olan cari işlemler dengesi önümüzdeki iki yılda ise hafifçe açığa dönecek. Enflasyon ise yıllık ortalama olarak çift haneli düzeyde kalmayı sürdürecek. Bunlarda bizim için pek iyimser öngörüler değil.

OECD’nin raporunda diğer ülkelere ve dünya ekonomisine ilişkin de tahminler bulunuyor. Halen sürmekte olan ticaret savaşlarının etkisini yansıtan bu tahminler de pek içi açıcı görünmüyor. Çünkü küresel ekonomide de yavaş büyüme öngörülüyor. Özellikle en önemli dış pazarımız olan Avrupa ülkelerine yönelik yavaş büyüme tahminleri, ihracatta önümüzdeki iki yılda da zorlanmaya devam edeceğimizi düşündürüyor.

Dr. Orhan Karaca – Ekonomist

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Faizdeki düşüş konut arzına yansımadı

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek bunu kabul etmiş olursunuz.