Merkez Bankası (MB), faiz oranlarını yüzde 19,75’e düşürerek başta gayrimenkul olmak üzere tüm sektörün önünü aydınlatacak bir meşalenin kıvılcımını çaktı. Bankacılık, gayrimenkul ve diğer sektörlerinin üzerine düşen görev de, bu kıvılcımı ekonomiye ısıtacak bir meşaleye döndürmektir.
Faizlerin düşmesi sonucunda yatırım amaçlı alımların da harekete geçeceğini öngörüyoruz. Özellikle dövize kaçan tasarrufların tekrar ekonomiye kazandırılması için uygun bir zemin hazırlandığını düşünüyoruz. Geçici olarak dövizi tercih eden tasarrufların tekrar Türk Lirası’na dönmesiyle ve ertelenen harcamaların gerçekleşmesiyle birlikte ekonomideki çarkların daha sağlıklı dönmesini bekliyoruz.
Konut satışlarında ipotekli satışlar yani banka kredisi kullanılarak gerçekleşen satışların toplam satış içindeki payı yüzde 20’lere kadar gerilemesi, konut alıcılarının faiz oranlarına ne kadar hassas yaklaştığının bir göstergesidir. Normal şartlarda bu oranın yüzde 60-70 seviyelerinde olması gerekir. Gelişmiş ekonomilerde ise yüzde 90-95 mertebelerindedir. Sonuç olarak Devlet kademesinde başlayan faiz indirimi ekonomik canlanma için çok çok önemli bir hamledir.
Nitekim faizlerin düşmesi ve buna bağlı olarak dövizlerin ekonomiye kazandırılmasının her kesime katma değer sağlayacağı aşikardır. Konut ihtiyacı olanlar daha az faiz maliyetiyle ev sahibi olacak, bankalar daha fazla kredi verip para kazanacak, devlet tapu harcı ve KDV vasıtasıyla daha fazla gelir elde edecek, üreticiler faaliyetleri için gerekli olan finansman dengesini sürdürecektir. Fakat en önemli katkı, faiz indiriminin sektöre sağlayacağı sinerji ile genele yaygın bir katma değer olacaktır. Diğer taraftan düşük faizin, ekonominin dinamosu olan inşaat sektöründeki üretimindeki maliyet artışını dizginleyeceği de su götürmez bir gerçektir.
Temmuz 2019 döneminin de, önceki yılın aynı dönemine göre küçük bir daralma ile kapacağını ve söz konusu döneminde yaklaşık 90 bin seviyelerinde satış gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Satışlardaki bu trendin Ağustos’tan itibaren yönünün yukarıya çevirmesini ve yılın son çeyreğinde artan bir ivme ile devam etmesini bekliyoruz.
Faizlerdeki düşüş eğiliminin artarak ve tüm finans sektörüne sirayet ederek sürmesi, projelerin tamamlanma noktasına gelmesi, devlet kanadında yapılan yasal çalışmalar sonucunda makroekonomik verilerde iyileşme görülecek olması, Türkiye üzerindeki politik ve ekonomik dış baskıların yapılan müzakereler sonucunda azalması bu beklentimizin temelini oluşturmaktadır.
Ancak sektörümüze yönelik çıkarılan yasa ve yönetmelikler sonucu yeni proje arzının azalması ve arz talep dengesine bağlı olarak fiyatlardaki trendin yukarı doğru olacağı kaçınılmaz görünmektedir. Nitekim maliyet artışların halen fiyatları tam olarak yansımaması, yeni projelerin satışa sunulmaması, konut fiyatlarının Ağustos sonuna kadar cazip hale getirmektedir.
İNDER: MB’nin çaktığı kıvılcımın meşaleye dönmesini umuyoruz