İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) ‘Kentsel Dönüşüm Çözümleri Konferansı’nda konunun uzmanlarını ve taraflarını bir araya getirdi. Akademisyenler, proje geliştiriciler, arsa sahipleri, kamu temsilcileri ve hukukçuların katıldığı konferansta, kentsel dönüşümde kat karşılığı iş yapım sözleşmeleri ve modelleri, finansman ve hukuk süreçleri, teminat ve uzlaşma çözümleri gibi konular ele alındı.
Özellikle dönüşümü finanse etmek için yapılması gereken kat karşılığı anlaşmalarının; kat karşılığı oranı, arsa sahiplerine verilecek daire büyüklüğü, mevcut yapılaşma ve mevcut imar hakkı, teminatlar ve takyidatlar başlıklarıyla tartışıldığı Kentsel Dönüşüm Çözümleri Konferansı’nda ayrıca dönüşüme konu olan projenin bulunduğu bölgedeki yoğunluk artışı, plan tadilatı, yüklenici seçimi, bakanlığın ve belediyelerin uygulamaları da aktarıldı.
İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, 6306 sayılı kanun ile yönetmeliklerin uygulanmasında yaşanan sorunların kentsel dönüşüm hızını azalttığını belirterek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere tüm paydaşların hızlı ve etkin çözüm için çalıştığını kaydetti. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin konuya yoğun ilgi gösterdiğini anlatan Durbakayım, başta İNDER olmak üzere ilgili sivil toplum kuruluşlarının da bakanlıkta istişare yaparak çözüme katkıda bulunduğunu ifade etti.
Kentsel Dönüşüm Çözümleri Konferansı’nda ele alınan çözümlerin sektöre yeni bir bakış açısı getirdiğini söyleyen Durbakayım konferansta, yeni düzenlemeler ışığında riskli yapı ve riskli alanda yeni iş yapma modellerine dikkat çekti. Durbakayım konferansta inşaat şirketleri ve belediye ilişkileri için model önerilerinin de ele alındığını belirtti.
Kentsel Dönüşümün çok hızlı ve kesintisiz yapılması gerektiğini ifade eden Nazmi Durbakayım, Türkiye’nin master planları olmayan şehirler, yüzde 80’i risk taşıyan, enerji tasarrufu sağlanmamış binalar, yetersiz donanım alanlı yerleşimler, gecekondulaşma ve kaçak inşaatlardan oluştuğunu ve bunun da risk yarattığını vurguladı.
Bu yıl içinde Avustralya ve Japonya’da yaşanan depremlerdeki can kaybının yok denecek az olduğunu hatırlatan Durbakayım, buna karşılık Türkiye’de 999’da yaşanan 7,2 büyüklüğündeki depremin bilançosunun 17 bin 480 ölüm, 23 bin 781 yaralı, 133 bin 683 çöken bina ve yaklaşık 600 bin evsiz kişi olduğunu hatırlattı. Temeli sağlam binaları yapabilmek radikal kararlar alınarak müktesep hak ve bürokrasi meselesinin halledilmesinin şart olduğunu ifade eden Durbakayım, yabancı yatırımcıların da bu konuda ilerleme beklediğini söyledi.
Kentsel dönüşümün artık mahalle aralarındaki küçük çaplı projeler yerine ada bazında dönüşümler şeklinde yapılması gerektiğini de vurgulayan Nazmi Durbakayım, bunun için bazı teşvikler gerektiğini anlattı. Durbakayım, birkaç parselin birleşimi şeklinde yapılan dönüşümlerin, daha rasyonel kullanılan donatı alanları, daha fazla yeşil alan, daha ekonomik işletme gideri ve yer altında daha fazla otopark alanı sağlayacağını dile getirdi.
Arsa payı karşılığı inşaat yapımı ve hasılat paylaşımı sözleşme modellerinin imar mevzuatları, mali, hukuk, pazarlama açılarından yeniden ele alınıp günümüz şartlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini de anlatan İNDER Başkanı Durbakayım, sayıları 300 bine ulaşan inşaat firmalarındaki anormal durumun da bir an önce düzeltilmesi gerektiğine işaret etti.
Bakanlığın koyacağı kriterler ile yapı müteahhitlerinin A, B, C gibi sınıflandırılabileceği önerisini dile getiren Durbakayım, “Firmaların sınıflarına göre ne çapta iş yapabilecekleri ve bir üst sınıftaki firmaya hangi hizmetleri almak sureti ile franchising bağlantısı olacağı belirlenebilir. Bu da her büyüklükteki konut üretiminde arzulanan standardın olmasını sağlar” dedi. Tüketicilerin korunması için atılan her adımın destekçisi olduklarını aktaran Durbakayım, bununla birlikte inşaat firmalarını da koruyan bir kanun olması gerektiğini söyledi.
İnşaat sektörünün 2016’da tarihi sınavdan geçtiğini ve geçen yıl birçok sıkıntı arka arkaya geldiğini kaydeden Nazmi Durbakayım, “15 Temmuz darbe girişimi, doğu ve güneydoğu sınırımızda giderek büyüyen bir savaş, ekonomimiz üzerinde spekülatif hava yaratan kredi notu açıklamaları, bayramla birleşen yaz tatilleri… Tüm bu zorlu şartlara rağmen sektörümüz büyük bir başarı gösterdi” diye konuştu.
Emlak Konut GYO’nun başlattığı tarihi kampanya ile son 3 ayda sektör üzerinde dolaşan karabulutların dağıldığını kaydeden Durbakayım şöyle devam etti:
“İnşaat sektörünün tüm oyuncuları Emlak Konut GYO’nun başlattığı bu harekete destek verdi ve sektörün elbirliği yapması bu tarihi başarıda önemli bir rol oynadı. Devletin faiz konusundaki tutumu sayesinde oranlar, son 10 yılın en düşük seviyelerine doğru gelmeye başladı. Bundan 3-4 yıl önce 24 -36 ay vadedeki sıfır faiz avantajları bugün 100 aya kadar çıktı. Sonuç olarak birçok kişinin şüpheyle baktığı 2016’nın son çeyreği konut almak için çok uygun bir ortama girdi. Ekim 2016 itibariyle 1 milyon adetlik sınırı aştık ve yılsonunda 1 milyon 250 bin adetlik konut satışını aşarak yeni bir rekor kıracağımızı ümit ediyorum.”
Kentsel Dönüşüm Çözümleri Konferansı’nda oturumlara moderatörlük yapan İNDER Yönetim Kurulu Üyesi Dr. M. Emre Çamlıbel de mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilebilmesi için en önemli meselenin finansman olduğunu vurguladı. Kentsel dönüşümün finansmanı kolay olmayan bir proje şekli olduğunu kaydeden Emre Çamlıbel sürdürülebilirlik ve optimizasyonun kentsel dönüşüm için en önemli iki kavram olduğuna işaret etti. Çamlıbel, bu iki hedefin yakalanması ve kamu destekli bir organizasyon oluşabilmesi halinde finansmanın daha kolay bulunacağını söyledi.
Gaziosmanpaşa’daki kentsel dönüşüm uygulamaları hakkında detaylı bir sunum yapan GOPAŞ Genel Müdürü Zeyyad Gümüş ise bu konuda yaşanan sorunların belediye destekli kurumsal firmalarla çözümünü ve yöntemin sağladığı avantajları ortaya koydu.
Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören ise 6306 sayılı kanunda yapılan son değişiklikleri ve bu değişikliklerin getireceği avantajları bur sunumla anlattı. Gayrimenkul sektöründe uzun, orta ve kısa vadeli politikaları belirlenmesi gerektiğini kaydeden Öngören, bu kapsamda gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile ilgili bakanlık temsilcilerinden oluşacak ‘Gayrimenkul Üst Kurulu’na ihtiyaç olduğunu söyledi.
Gayrimenkul konusunda uzman mahkemelere ve bunların kullanacağı acele yargılama sistemine ihtiyaç olduğunu da kaydeden Öngörün “İl ve ilçe belediyeleri; kentsel dönüşüme başlamadan önce bulundukları bölgenin 50 yıllık ekonomisini, nüfusunu ve altyapısını planlayacağı master planlarını yapması gerekir” dedi.
Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Kiraz da Türkiye’nin geneli için artık parsel bazlı değil riskli alanların genişletilmesine yönelik bir düzenleme yapıldığını belirterek riskli alan uygulamalarındaki 15 dönüm sınırının kaldırıldığını ve kira yardımının 36 aya çıkarıldığını anlattı. Riskli yapılarda artık yıkım yapmadan açık arttırma sürecinin yapılmasının da mümkün olduğunu ifade eden Kiraz şunları söyledi:
“Riskli yapılarda bakanlığın sorunlu binalarda mirasçı belgesi çıkartma, kayyum atama işlemlerini artık bizzat kendisi yapak. Riskli yapılarda tevhit, terk, kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurma süreçleri 2/3 ile yapılabilecek ve bunu bizzat bakanlık yapacak.”
İNDER’den kentsel dönüşümde işbirliği çağrısı