Bu yıl ikincisi düzenlenen Marka Şehirler Zirvesi, inşaat yatırımcıları, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve belediye başkanlarının katılımıyla Sait Halim Paşa Yalısı’nda düzenlendi. Türk inşaat sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getiren zirvede inşaat sektörü, şehirlerin markalaşması ve ekonomiye ilişkin önemli konuşmalar gerçekleşti. Zirvede konuşan İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, İstanbul gibi marka bir şehirde çalışmanın avantajlarını kullandıklarını ve Anadolu’da bir takım etkinliklerle bunu yaydıklarını kaydederek, “Anadolu’daki her şehir İstanbul’la yarışabilir bir duruma getirilmeli. Bu şekilde tüm nüfusun refah içinde yaşamasını sağlayabiliriz.” diye konuştu.
Durbakayım, geçmişte şehir planları yapılırken yabancılardan destek istendiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir dönem Henri Prost çağrılıyor ve ondan İstanbul’un planlanması isteniyor. O da ‘Altın Boynuz’ Haliç’e, Boğaz’a ve sahillerin en güzel yerlerine sanayi yapılmasını öngörüyor ve buralara sanayi yapılıyor. Dünyanın her yerinde su ile yapılan ulaşım en ucuz olduğu için buralara sanayi gelmiş ancak orada nehir yolları ve belli bölgelerde yapıldığı için zarar görülmemiş. Ancak Haliç’in eski halini biliyorsunuz. Şimdi biz bu değerleri yeniden kazandık.”
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta da İstanbul’un mahrum kalmış bölgelerinden birinin de kendi belediyeleri olduğunu belirterek, “Bölgemizin kentsel dönüşüm sürecini hızlandırmak suretiyle şehirleşme yolunda önemli bir ivme kazandık.” dedi.
Usta, İstanbul’un dünyada hızlı gelişen bir şehir olması nedeniyle Gaziosmanpaşa’nın da bu hıza yetişmesi açıdan yeni bir şehir mimarisini ve ileri teknolojiyle şehirleşmeyi önemsediklerini vurguladı.
Eksikleri ve var olan değerleri hatırlayarak kendi bölgelerini markalaştırmaya devam edeceklerini dile getiren Usta, şunları kaydetti:
“İlçemizin İstanbul’un en yoğun yapılaşma merkezi olduğu dikkate alındığında, yeşil alanların ve donatı alanlarının en az yüzde 114 ve otopark alanlarına büyük oranda ihtiyaç duyulduğuna ilişkin bir değerlendirme yaptık. Yaşam alanı tercih ederken veya yeni bir konut almayı düşünürken ilk aklımıza gelenler; toplu ulaşım, kolay erişebilme ve o mekanda otopark ihtiyacını karşılayabilme oluyor.”
Usta, Gaziosmanpaşa’nın beton yığınları ile kendi içerisinde sıkışmış yapılara sahip ve yaşam alanı oldukça kısıtlı olan bir ilçe olduğunu vurgulayarak, “İstanbul koşarken bizim oturmamız bu ülkenin sevdalısı olarak bize yakışmaz. Tüm bu şehirleşme sürecini en iyi şekilde nasıl yürütebiliriz anlayışı ile proje gruplarımızı, uluslararası proje grupları ile bir araya getirerek, projeleri ve maketleri de onlarla paylaşarak ortak bir akıl ortaya koyduk.” bilgisini verdi.
Türkiye’de yatırımların ve yeniliklerin diğer ülkelere göre daha iyi şartlarda yapıldığına işaret eden Usta, özellikle İstanbul’daki yatırımlarda en ileri teknolojinin kullanıldığını ifade etti.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Üyesi Davut Günaydın ise Paris’e giden turistin harcama tutarının yaklaşık bin 700 dolar, İstanbul’a gelen bir turistin ise yaklaşık 800 dolar olduğunu belirterek, “Marka kent olmanın ekonomiye kazandırdığı en büyük özelliklerden biri de gelen turist kalitesini artırmak.” dedi.
Türkiye’nin en az 10 marka şehre ihtiyacı bulunduğunu aktaran Günaydın, “TÜRSAB olarak marka şehir sayısını artırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bir ay içerisinde Diyarbakır, Mardin ve Siirt olmak üzere 3 ilimizi göz önünde tutarak ciddi analizler yaptık. Dünyanın en büyük kalesi Diyarbakır’da yer alıyor. Biz bunu hem uluslararası turizm sektöründe hem de iç turizm dinamiklerini harekete geçirmek için kullanıyoruz.” şeklinde konuştu.
Günaydın, ülkeye gelen turist sayısını, turizm gelirini ve kaliteli misafir sayısını artırmak için marka şehirlerin sayısının artırılması gerektiğinin altını çizdi.
AA
İnşaat ve gayrimenkul sektörü Marka Şehirler Zirvesi’nde