Bugün “Balmumcu Mahallesi”nin bulunduğu yerde, II. Mahmud döneminde (1808-1839) aynı adla anılan bir çiftlik bulunuyordu. Beşiktaş’ın mesirelerinden olan bu çiftlik, meyve bahçeleri ve çavuş üzümü bağlarıyla ünlüydü. Çiftliğe, Balmumcu Çiftliği adı verilmesinin en önemli nedeni ise II. Mahmud döneminde sokak ve bahçelerin, mumlarla aydınlatılmaya başlanmasından sonra burada mum imalatı yapılmasıydı. II. Mahmud’un çok sevdiği ve biraz ilerisindeki Zincirlikuyu Kasrı’na her gelişinde uğramadan edemediği Balmumcu Çiftliği’nin, Hanedan mülklerinden olduğu kayıtlıdır.
İkinci Meşrutiyet’ten sonra Hazine-i Hassa malları, Maliye Hazinesi’ne devredilirken de bu çiftliğin, makama bağlı olarak bırakılan “Emlâk-i Hakaniye” denilen mülkler grubunda yer aldığı bilinmektedir. II. Abdülhamid zamanında ise çiftlik, veliaht Mehmed Reşad Efendi’ye (V. Mehmed) tahsis edilmiş.
İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde V. Mehmed (Sultan Reşad) tahta çıktıktan sonra, daha önce kendisine tahsis edilen Balmumcu Çiftliği’ni, halka mesire alanı olarak açtırmış. O dönemde, Balmumcu Çiftliği mesiresine gelen halka, çiftliğin meyvelerinden tabla tabla ikram edildiği anlatılmaktadır.
1918 yılında Sultan Reşad’ın ölümünden sonra ise Balmumcu Çiftliği ve Kasrı, Seniye Sultan’a verilmiştir. 1923 yılında, köşkte, savaşta şehit düşenlerin çocukları için açılan Balmumcu Dârüleytamı da (yetimhane), 1928’de kaldırılmıştır. Daha sonra çiftlik arazisi ve içindeki binalar askeriyeye verilmiş; Balmumcu Köşkü, 3. Jandarma Tugay Komutanlığı olmuş, köşkün müştemilatına da Jandarma Er Okulu yerleştirilmiş. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Balmumcu Kışlası, bir süre gözaltı ve tutukevi olarak kullanıldı. Buradaki Seniye Sultan Kasrı ise 1975 yılında yandı.
İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde bulunan ve sahilden yukarı doğru çıkarken Barbaros Bulvarı’nın doğusunda küçük bir semt olan Balmumcu; 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’ndaki (93 Harbi) yenilginin oluşturduğu göç dalgasının İstanbul’daki etkisinin bir sonucu olarak göçmen mahallesi haline gelmeye başladı.
Bu durumu daha sonra 20. Yüzyılın başlarında, Balmumcu Çiftliği’nin bir bölümünün iskâna açılmasıyla oluşan Balmumcu Mahallesi izledi. Bugün, Ortaköy’ün üzerinde yer alan; Gayrettepe, Ortaköy, Levazım, Esentepe ve Mecidiye Mahalleleri ile komşu olan “Balmumcu” bölgesinin çehresinin tamamen değişmeye başlaması, 1960’larda Barbaros Bulvarı’nın açılmasından sonraya rastlar.
Bu yıllardan sonra bölgede yoğun yapılaşma başlar. Levazım Mahallesi dahi 1990’ların başına kadar Balmumcu’ya bağlıdır.
Konumu itibarıyla, ticari işletmelerin yoğun olduğu mahallenin, özellikle 1990-97 yılları arasında iş yerlerinin sayısının hızla artması nedeniyle yoğun bir nüfusa sahip olduğu bilinmektedir. Günümüzde ise nüfusun biraz gerilediği bu şirin semtin arka taraflarına doğru yürüdükçe, muhteşem bir Boğaz manzarasına sahip evlerin yer aldığını görebilirsiniz. Ayrıca, sokaklarında yürürken birbirinden güzel dut ve erik ağaçlarına hâlâ rastlayabilirsiniz.
Funda Keleş-İBB İstanbul Bülteni
Çimento zammına karşı, müteahhitler inşaat yapmayacak