Osmangazi Köprüsü ve Bursa’ya kadar ulaşan otoyol, yeni bir ulaşım alternatifi olmanın ötesinde yeni bir perakende modeli de sağladı. Yapımcı konsorsiyumun kurduğu Otoyol İşletme ve Yatırım A.Ş., İstanbul-İzmir arasındaki bu yoldaki 33 hizmet noktasını kendi işletme kararı aldı. Ve hepsini, “Oksijen” adı verilen konsept bir marka altında topladı.
Bu modelle 405 kilometrelik yolda, tüm merkezleriyle hizmet konsepti belirleyerek adeta dünyanın en büyük pasajını yaratmış oldu. Hizmet kalitesinin standart hale geldiği otoyolun tamamlanmasıyla toplam perakende cirosunun 500 milyon doları geçmesi bekleniyor.
Ticari alanların yönetimini üstelenen Otoyol İşletme ve Bakım A.Ş. Genel Müdürü Alp Gürdil, yolun iş seyahati yapanlar ve tatilcilerin yanı sıra bölge halkı için de hayati bir önem kazanacağını, bu noktalara hizmet kalitesi taşımanın yanındaki yörelerde de ekonomik değer yaratılacağını söylüyor.
Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçişi ve bağlantı yolları dahil) Otoyolu Projesi’ni 2009’da ihaleyle Nurol-Özaltın-Makyol-Astaldi-Yüksel-Göçay Grubu almıştı.
Projenin ilk etabı olan Osmangazi Köprüsü dahil Bursa’ya kadar olan kısım işletmeye açıldı. Bu yoldan geçenler, hepsi farklı konsepte sahip, yerel markaların yanında alışkın olduğumuz markaları da içeren ‘Oksijen’ adıyla markalaşan hizmet noktalarını görmüştür.
İşte, bu perakende konsepti Türkiye’de olduğu gibi dünyada da bir ilk… Keşke tüm şehirlerarası otoyollarda aynı “model” uygulansa. Çünkü bazı yerlerde hizmet kalitesi o kadar kötü, derme çatma, hijyen şartlarından o kadar uzak ki yolculuğun konforunu düşürüyor. Gürdil, bu modelin nasıl oluştuğunu şöyle anlatıyor:
“Otoyol İşletme ve Bakım A.Ş. altında 33 hizmet bölgesi var. Mevcut yolun uzunluğu 405 km; buna 46 km yan yolları da eklediğimizde toplam 446 km uzunluğunda yolda bulunan tesisleri ticari olarak bir pasaj gibi düşündük.
Dünyanın en büyük pasajını ya da caddesini bir anlamda ticari alanlara dönüştürüyoruz. Dünyada böyle bir örnek yok. Bu yolun tamamını tek bir şirket yapıyor; dolayısıyla bu yol üzerindeki ticari alanların işletmelerin yönetimi de tek elden olmalı dedik. ‘Bu alanın üzerinde otoyolu kullanan herkesin ihtiyacını karşılaşacak bir zincir kurabiliriz’ dedik.”
Konsepti nasıl oluşturduklarını Gürdil şöyle anlatıyor:
“Her tesiste ne olacak, hangi ürün grubunu vereceğiz, hangi perakende şirketlerine bunları pazarlayacağız, kiralayacağız bunların tanımını daha ilk günden yaptık ve yaptığımız gibi de devam ediyoruz.
Önce müşteri gruplarımızı tespit ettik. Baktığımızda üç tane temel grubumuz var. Bunlardan birincisi özellikle İstanbul-Bursa arasında çok ciddi bir kitleyi içine alan iş peşindekiler; yani iş için seyahat ederken otoyolu kullananlar. Bursa, İstanbul’un bir parçası oldu. Dolayısıyla tesisler iş için seyahat edenlere birebir hitap ediyor. Beyaz yakalıların tamamı, satıcılar, temsilciler, aklınıza gelebilecek herkesin bu tür alanlarda hem toplantılarını yapabileceği hem de iyi zaman geçirebileceği alanlar oluşturalım dedik.
İkinci müşteri grubumuz yolun geçtiği yöre halkı. Pek çok büyük şehir ve önemli bölgeden geçen yol ile birlikte hizmet kalitesini bu bölgelere de götürmüş oluyoruz.
Üçüncüsü ise tatilciler…”
Otoyol İşletme ve Bakım A.Ş. Genel Müdürü Alp Gürdil 100 milyon dolarlık “full konsept”in özelliklerini şöyle anlatıyor:
“Full konsept nedir? İçinde yiyeceği, içeceği, tekstili her türlü ihtiyacı karşılayabileceğiniz bütün mağazaların olabileceği nitelikli bir yer ama açık düzende; hiçbiri kapalı bir çatının altında olmayacak. Herkes rahatça dolaşabilecek. Herkesin kendi mekanı olacak. Şu gördüğünüz mekan Kitchenette’in, yanındaki Günaydın’ın, diğer tarafta Özdilek, Mado…
Ortak alanlardaki altyapı dahil her şeyi biz inşa edeceğiz; yani elektrik, su, kanalizasyon gibi dertlerin hepsini ortadan kaldıracağız. Her yer için çok büyük yatırım yapıldı. 33 tane ayrı hizmet merkezi… 100 milyon doların üzerinde bütçesi var.”
Volkan Akı- Para
İstanbul-İzmir arasında 33 Oksijen durağı