Kiptaş Genel Müdürü Ali Kurt, katıldığı inSuppliers etkinliğinde Haziran 2019’da göreve gelmesinden sonra Kiptaş’ın içinde bulunduğu genel durumu, kentsel dönüşüm süreçlerini ve karşılaştığı siyasi zorlukları merkeze alan bir konuşma yaptı. Olası İstanbul depremini bölgesel bir olay olarak niteleyen ve tüm tedarik zincirinin bozulacağını ileri süren Kurt, bu açıdan yabancılardan kredi sağlanabileceğini kaydetti.
Kiptaş’ın “Atom Karınca”sı diyebileceğimiz Kurt’un konuşmasında birkaç başlık dikkat çekti. Bunların ilki; merkezi hükümetin derdinin kentsel dönüşüm olmadığının altını çizmesi oldu. Olası bir İstanbul depreminde Türkiye’nin diz çökeceği gerçeğini görmeyen merkezi hükümetin bu zamana kadarki kasıtlı tavırları, kararları ve uygulamaları Kurt’u haklı çıkarır nitelikte. 1999 Depremi’nin üzerinden çeyrek yüzyıl geçmesi, o zamandan beri toplanan vergilerin nereye harcandığının belli olmaması ve 6 Şubat Depremi bile Cumhurbaşkanlığı hükümetinin nasıl bir kasıt içinde olduğunun en açık göstergesi. Depremle ortaya çıkan hırsızlık ve kokuşmuşluk, Kurt’un kurduğu sistemin şeffaflığını, iş bitiriciliğini ve sonuç odaklı olmasının ispatı…
Kurt’un yaşadığı siyasi engellemeler, vatandaşın uzlaşı sorunu, hukuki temellerden yoksun mülkiyet yapısı ve müteahhitlerin kentsel dönüşüme mesafeli oluşları, sorunların diğer ayaklarını oluşturuyor.
Yaşanacak bir deprem halinde inşaat sektörünün dükkanı kapatacağını söyleyen Kurt, vatandaşın sorun olarak gördüğü pek çok konuyu aşmış. Kiptaş, vatandaşın binasını “kentsel dönüşüme sokma uzlaşısını” esas alıyor. Hukuki süreçlerin takibi, finansman gibi konular Kiptaş için önemli değil. Bunların tamamını hızlıca yürütecek bir alt yapı kurulmuş. Sadece yüklenici bulmakta zorlanıyor. Zira müteahhit firmalar ara sokaklarda bina dönüşümü yapmayı rantabl bulmadıkları için yüklenici olmak istemiyor. Bunun vebalinin ağır olduğunu söyleyen Kurt, hem herkesin sorumluluğu paylaşmasını söylüyor hem de su sorumluluğa girmeyenlerin İBB’den iş alamayacağını açık açık ve defalarca dile getiriyor.
Kurt’un konuşmasında dikkat çeken konular:
Deprem, ekonomik sıkıntılar, pandemi, zorlaştırılan siyasi süreçler, sosyal konuta önem vermeyi ve kentsel dönüşüm yapmayı zorlaştırıyor. Ticari kaygımız yok ama istediğimiz kadar konut üretemedik. Kiptaş’ın yönetimini devraldıktan sonra genel kurullardan dolayı 1.5 yıl şirketlerde tam söz sahibi olamadık. Merkezi hükümet durumu hep zorlaştırdı. Örneğin ürettiğim konutun tapusunu hak sahibine veremedim. Bir arsanın tapusunu alamadım, genel müdürdüm ama iş yapamıyordum. Şirketi son 3 yıldan bu yana yönetebiliyorum.
Kiptaş bizden önce 24 yıl yönetilmişti, kentsel dönüşüm olarak 2 farklı bölgede, Loca Mahal ve 5. Levent olarak sadece 2 proje yaptı. Yapmak isteyen bu zamana kadar yapardı… Zaten onları tamamlamak da bize kısmet oldu.
Beşiktaş, Kadıköy, Şişli gibi sağlam gibi görünen konutların tamamı depreme dayanıksız. Görece olarak mühendislik hizmeti alan binalar olmasına rağmen. Gerçekte İstanbul’un yapı stoku görünenin aksine çok kötü. Bir kepçe darbesi ile yerle bir olan binalar var.
Dönüşüm, 99’dan sonra hayatımıza girdi. Bunun için geçmişteki tecrübelerimizden yararlanarak en hızlı bir şekilde nasıl dönüşüm yapmamız gerektiği üzerine kafa yorduk. Önce sorunları doğru tesbit ettik. Bunların tamamını toparlayarak “İstanbul Yenileniyor” adı altında basit, net, kolay, interaktif ve ulaşılabilir bir yöntem geliştirdik. Vatandaşa tek şartımız “uzlaşı” oldu. Aramıza aracı almadık. Kontrol ve takip edilebilir bir süreç oldu. İnşaat maliyetine yapıların yenilenmesini sağladık.
Türkiye’nin yaşadığı türbülansları dikkate alarak dönemi incelemek gerekiyor. Binaların yıkımını siyasi çekişmeler zorlaştırdı. 2.345 tane konut yıktık, 10 bin konut teslim ettik 3.5 yılda. Yeni dönemde hedefimiz 50 bin. Her türlü planlamayı buna göre yaptık. Rakam küçük gibi görünüyor ama önemli. Geçtiğimiz 5 yılda 19 projede 11 bin 34 konut tamamladık. Mart 2024’ten bu yana ise 33 farklı projede 8 bin konutluk proje yürüyor.
İstanbul Yenileniyor Sistemi 5 Temmuz 2020’de hayata geçti. Vatandaş, banka ve yüklenici olarak üç saç ayağı üzerine kurguladık. Merkeze kendimizi aldık. Bunlar birbiri ile değil, sadece Kiptaş ile muhatap. Vatandaş ile biz uzlaşıyoruz. Yükleniciyi buluyoruz. Asla bir araya gelmiyorlar. Vatandaş borçlanacaksa Kiptaş kefaleti ile kredi kullanabiliyor.
İstanbul’da Merkez Bankası verilerine göre konut maliyeti metrekare bazında 46 bin lira. 100 metrekarelik bir konutun maliyeti 4.6 milyon lira. Türkiye’de bu 3.2 milyon lira. Biz 100 metrekarelik daireyi 2 milyon 500 bin liraya üretiyoruz. Sattığımız dairenin fiyatı 4.6 milyon lira. Tapular Kiptaş üzerine alınıyor. Kanuni imkânlarımız var. Bu açıdan işler hızlı ilerliyor, yapı denetimini yapıyoruz.
Kar amacı gütmüyoruz. Kontrolleri biz yapıyoruz. Sadece müşavirlik bedeli alıyoruz. Vatandaş 24 aylığına sıfır faiz ile borcunu Kiptaş’a ödeyebiliyor. Tek yapıları 18 ayda tamamlamayı vaat ediyoruz. Orada da 18 ayda sıfır faiz ile borçlanılabiliyor.
Vatandaş kredi kullanmak isterse özel bankalardan piyasanın altında oran alarak yansıtıyoruz. Maalesef bu dönemde hiç bir kamu bankası böyle düşük oranlarla vatandaşa kredi vermedi, kentsel dönüşüme destek olmadı. Onlara da çağı yapıyoruz. Borçlanacak olan vatandaş, biz Kiptaş olarak herhangi bir şey istemiyoruz. Bu dönemde kamu bankalarının masaya gelmesi için gereken kamuoyunu oluşturacağız. Mecburlar. Bu seçim sonuçları ve siyasi ortam böyle olacağını gösteriyor.
Kiptaş müteahhidi olmak isteyenler online başvursunlar. Bu firmaları ilçelerdeki işlerle eşleştireceğiz ama istediğimiz verimi alamadık. Başvuru az oldu, firmalar evraklarını doğru ve tam yükleyemedi.
İnşaat firmalarının ve tedarikçilerin sürece katılımlarını sağlama noktasında kendimizi anlatamadığımız kanaatindeyim. Yakında tedarik zincirlerine ve sektör temsilcilerine daha kuvvetli bir çağrıda bulunacağız. Kampanya başlatacağız. Unutulmasın ki bir İstanbul depreminde hepimiz yok olacağız. Yeter ki yüklenici bulalım. Biz İBB olarak sürece katılanlara, kentsel dönüşüm yapanlara pozitif ayrım yapacağız. İş vereceğiz. Hepimiz sürecin paydaşı olmak zorundayız.
Büyük inşaatları da yapılarını değiştirip yeni duruma uyum sağlamalı. 3 bin 5 bin konut yapmak yerine ara sokaklarda dönüşüm yapacak bir organizasyona gitmeli. Operasyon yeteneğini dönüştürmeli.
Bu dönemde çok önem verdiğimiz gibi Kiptaş’ı mahalle aralarına soktuk. Hatta vatandaşın “Kiptaş yenileyecek bunu mu bulmuş?” diye eleştirmesine rağmen tek yapıları dönüştürmeye devam ediyoruz. Zira bir binada 50 kişinin yaşaması, 50 can demek. Depremde bir kişiyi kurtarmak için 250 kişi çalışıyor. Örnek görmek isteyen gidip Hatay’a baksın. Depremden sonrası nasıl oluyormuş? Binanızın sağlam olması, bölgenin yıkılması halinde işe yaramıyor. Bu mantıkla hareket edilmeli.
Bu zamana kadar 39 ilçeden 32 bin 607 başvuru oldu. Bu 480 binin üzerinde riskli bağımsız bölüm demek. Burada 1.7 milyondan fazla insan yaşıyor. Bunu doğru olarak tesbit edebildik. 2/3 oranında imza atıldı. Şu anda teorik olarak 994 tane şantiye kurabiliriz. Vatandaşa bunu istiyor. Bunu yapabilecek kapasitemiz var ama tedarikçi ve müteahhit bulamıyoruz.
İBB dar gelirli ailelerinin inşaat maliyetinin yüzde 60’ını İBB karşılayacak. Dar gelirli ve emekli ailelerin yüzde 65 inin Kiptaş karşılayacak. Bu seçim vaadimiz.
Bana göre eğer merkezi yönetim bunu dert ediyorsa zorunlu hale getirmeli. Murat Kurum ve Mehmet Özhaseki’ye durumu söyledik. İstanbul için bağımsız bir kentsel dönüşüm yapısı kurulmalı. Tarafları da sektörün her türlü iştirakçisi de olmalı. Sigortacısından finansçısına kadar herkes yerini almalı.
Esenyurt ve Küçükçekmece gibi konut stokunu yüksek olduğu yerlerde Kiptaş veya devlet eli ile buradaki boş konutlara, kentsel dönüşüme giden evlerde oturanların kiracı olarak taşınmasını bir günde yapabiliriz. Devletin siyasi kaygıdan uzak durarak durumu içselleştirmesi ve bunun yolunu oluşturması gerek.
Vatandaşın beklentisi artık değişti. Hiç kimse artık devletin gelip kendi evini bedavaya yenilemesini veya imar artışı vermesini istemiyor. Vatandaş artık maliyeti karşılayarak binasını yenilemeye razı. Bu bilgi çok önemli. 1.7 milyon kişi evini kendisi maliyetine yenilemek üzere imza vermiş.
Riskli yapıların yenilenmesi konusunda sektör temsilcilerini devlete baskı yaparak maliyetleri düşürmesi gerekiyor. Maliyet düşmezse vatandaşa uygun maliyet sunulamaz.
Hüseyin BELİBAĞLI-Emlaknews.com.tr
Polat Gayrimenkul elindeki konutların yüzde 80’ini sattı