Muğla’nın Marmaris ilçesi Kızılcabük mevkiinde projesi değiştirilerek konut yerine devre mülk yapımına devam edilen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “ÇED gerekli değildir” kararıyla çevrecilerin de tepkisine neden olan inşaat alanı, yanan ormanlık alana yayılıyor.
Muğla’nın Marmaris ilçesi İçmeler Mahallesi Kızılcabük mevkiinde projesi değiştirilerek konut yerine devre mülk yapımına devam edilen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “ÇED gerekli değildir” kararıyla çevrecilerin de tepkisine neden olan inşaat alanı yanan ormanlık alanına yayılıyor.
Marmaris Kent Konseyi Çevreden Sorumlu Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman, bu süreçte periyodik olarak projenin geliştiğini, ruhsatın revize edildiğini ve inşaat yapılan alanın otuz yıl öncesine göre daha büyük bir alanı kapsadığını belirtti.
Rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde, 1988 yılında Hattat Ailesi’ne verilen, 150 dönümü ormandan tahsisli toplam 310 dönümlük denize sıfır arazide Hema-Que Otel Yatırım A.Ş. adıyla beş yıldızlı otel inşaatına başlanmıştı. Ancak 550 oda, 1100 yatak kapasiteli oteli, çeşitli nedenlerle bir türlü bitiremeyen Hattat, 2006 yılında iflas edince inşaat da durmuştu.
Otel, 2009 yılında Sinpaş Holding’e satılmasına rağmen buraya bin 400 adet lüks konut yapmak istenmesi üzerine İçmeler Belde Belediyesi doğal doku bozulmadan tatil köyü ya da beş yıldız üzeri otel yapılması halinde yapı kullanım izni verilebileceğini belirterek izin vermemişti.
Yıllarca enkaz halindeki inşaat, Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) ile Afet ve Acil Durum (AFAD) ekipleri tarafından deprem tatbikatlarında kullanılmıştı.
Projeyi değiştirerek konut yerine devre mülk yapma gibi bir çözüm bulan Sinpaş A.Ş. Marmaris Körfezi girişindeki inşaatı tekrar başlattı. Salgın döneminde halka arzı bile yapılan ve piyasaya sunularak satışları bile yapılan proje hakkında son olarak, 13 Ağustos’ta, yani bölge orman yangınlarıyla mücadele ederken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Böyle bir dönemde, bu kararın çıkmasına tepki gösteren sivil toplum ve meslek örgütleri, yaptıkları araştırmalar sonucunda 2027’de tamamlanması planlanan projeyle ilgili bazı sorunları tespit etti.
Marmaris Kent Konseyi Çevreden Sorumlu Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman, bu süreçte periyodik olarak projenin geliştiğini, ruhsatın revize edildiğini ve inşaat yapılan alanın otuz yıl öncesine göre daha büyük bir alanı kapsadığını belirtti. Sinpaş’ın “ÇED gerekli değildir” kararını aldığı proje tanıtım dosyasında sadece 2518 numaralı parselin bulunduğuna dikkat çeken Şaman, “Halka arzdan önce, kanuni olarak gerekli olduğu için bir izahname ve değerleme raporu hazırlamışlar. Buralarda iki parselden söz ediliyor. Oysa inşaat yapılacak 1598 numaralı bir parsel daha var. Bu parsel üzerinde ihtiyati tedbir kararı var. Zaten proje tanıtım dosyasında bahsi geçen 2518 numaralı parsel için, 3194 sayılı İmar Kanunun 32. Maddesi gereğince belediyenin koyduğu şerh de daha sonra İl Müdürlüğü Yapı ve Kayıt Belgesi Değerlendirme Komisyonu kararıyla kaldırılmış” dedi.
Jeotermal kaynakların kullanılabilmesi için sondaj izinlerinin alındığını söyleyen Şaman, bu kaynakların kullanılabilmesi için de “ÇED gerekli değildir” kararı verildiğini söyledi. Bu kararın 55. madde yerine, 43. maddeye göre verildiğini; yani sondajı yapılmamış, henüz bulunmamış kaynağın işletimi ve kullanımı açısından “ÇED gerekli değildir” kararı çıktığını belirten Şaman şunları söyledi:
“Henüz çıkmayan, hatta olup olmadığı bile bilinmeyen bir kaynağın kullanılmasıyla ilgili bu karar verilemez. Demeye dilim varmıyor ama burada müthiş bir oyun var. Burası Marmaris limanına giriş ve çıkışın olduğu tek nokta. Orada olabilecek herhangi bir çevre kirliliği, hem kendini temizleme olanağına sahip olmayan iç deniz konumundaki Marmaris Körfezi’ni, hem de açık denizi etkileyecek. Proje dosyasına baktığımızda 200 metrekare alanda sondaj yapılacağı söyleniyor. Bu hayatın olağan akışında bunun yapılabilmesi imkânsız. Proje tanıtım dosyası hatalarla dolu. En temel sorun olarak, çıkartılan ve içerisinde toksit maddeler olacak sıcak suyun nereye boşaltılacağı yazmıyor. Böyle bir dosyanın onaylanma şansı olur mu, olmaz. Bu yüzden sanki çıkmış gibi işletimi üzerinden onay veriliyor.”
Şaman, Marmaris girişinde görsel bir kirliliğin insanları karşıladığını, bunun da insanın içini acıttığını ifade ederek, “Yedi katlı bir bina yapıldı. Doğanın dokusuna uygun, silueti bozmayan, kent kimliğini değiştirmeyerek artı değer katan proje olması gerekirdi. Şu anda tüm koy ve kıyı kullanımı halka kapatıldı. Kendi tapu sınırları içinde olmamasına rağmen, çok daha ileriye ‘Özel mülk’ tabelası konuldu ve giriş çıkışlar engellendi” diye konuştu.
“Ormanlarımızın yüzde 70’ini kaybettik. Biz bu süreçte ‘yangından mal kaçırma’ deyiminin ne olduğunu anladık. Çünkü biz yanıyorken yapı için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı çıktı. Bu imkânsız” diye konuşan Şaman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Orada tekrar canlanmasına izin verilmesi gereken ormandan tahsisli alan var, ikincisi Marmaris için kilit noktada bir koy burası. Kaldı ki, 1988’de, eski mevzuata göre yapılan bina, Deprem Yönetmeliği’ne uygun bile değil. Ayrıca inşaat alanı Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasına göre yüksek derece deprem riski bulunan bölgede yer alıyor. Sırf bu nedenle bile bölgenin bina kat sayısı, tekrar sorgulanmalıdır.”
Resmi kurumlara onay için sunulan dosya ile halka arz için sunulan dosya arasındaki farkları dile getiren Şaman, proje tanıtım dosyası iki etap üzerinden oluşturulurken, izahname ve değerleme dosyalarında projenin dört etaptan oluştuğunun beyan edildiğini söyledi. Şaman, proje dosyasında, 9 bin 600 metrekare alana sahip marina alışveriş merkezinden söz edildiğine dikkat çekerek, “Marina ifadesi tanıtım filmlerinde de kullanılıyor. Şu anda yanan alanlarda açtıkları terastan çıkan taşlar sahile yığılmaya başlanmış bile. Eğer orada bir marina yapılacaksa ve bunu halka sunuyorsan marina projesi için izin ya da bildirim neden hiçbir yerde yok? Bu açıklanmaya ihtiyaç duyulan çok önemli bir nokta. Demek ki, sadece karasal alanda değil, deniz alanında da bir değişikliğe gidilecek.” diye konuştu. Şaman, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile birlikte yasal itiraz süresi içinde dava sürecini başlatacaklarını ve sonuna kadar takipçisi olacaklarını söyledi.
Öte yandan Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş., projeyi Kızılbük GYO’ya devretmişti. Kızılbük GYO, gelen tepkiler üzerine sosyal medya hesapları üzerinden bir açıklama yaptı. Proje faaliyetlerinin ve yasal izinlerinin yangın ile hiçbir ilişkisi bulunmadığı ve bölgelerinde çıkan yangının proje alanına ulaşmadığı söylendi. Açıklamada ayrıca orman alanlarını kapsayan hiçbir inşai faaliyette bulunmadıkları ve bulunmayacakları belirtildi.
Mustafa Sarıipek-Sözcü
Yarım bırakılan yola DSİ’den tam ödeme