Yüz milyarlarca dolarlık yurt dışı yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Yer altı kaynaklarının geliriyle baştan aşağı yenilenen Katar’ın önümüzdeki yıllarda adından sıkça söz ettireceği apaçık ortada!
Çöl ikliminde hasret kaldıkları yeşile, parka, bahçeye yaptıkları yatırımları da alkışlamak gerek. Katar Tarihinde Osmanlı ve İngiliz izleri göze çarpıyor. Arap Yarımadasının kilit noktalarından birinde bulunuyor Katar. Körfez’in en önemli ve zengin ülkelerinden.
Bu küçük ülkenin tarihi eski çağlara dayanıyor. İslamiyet yedinci yüzyılın ortalarında Arap Yarımadasında yayılmaya başlayınca Katar’a önce Emeviler, sonra Abbasiler hakim oldu. Büyük Selçuklu Devleti’nin de Katar’da bir süre söz sahibi olduğu biliniyor. Katar, 16’ncı yüzyıldan Birinci Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçasıydı. Doha’nın Osmanlı dönemindeki adı “Kal’atü’t-Türk”, yani “Türk Garnizonu” idi.
Portekizlilerin 16’ncı yüzyılın ortalarında Basra Körfezi’nde boy göstermesiyle daha fazla önem kazandı. Arap Yarımadasının bugün Suudi Arabistan’a ait Dahran ve Dammam gibi şehirlerinin bulunduğu batı sahili, o tarihlerde “Lahsa” ismi ile “beylerbeyilik”, Katar da “sancak” hâline getirildi.
Buralara idareciler gönderilip, küçük bir de askerî birlik sevk edildi. Bugünkü Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin mensubu olduğu Sani kabilesi de Arabistan’ın orta kısımlarından Katar’a göç etti. Sani kabilesi, aynı yıllarda itibaren Katar’da söz sahibi olmaya başladı. 1800’lerin ortalarında Katar’da hüküm süren Şeyh Câsim bin Sânî, Bahreyn’in tehdidi nedeniyle Osmanlı askerlerini Katar’a davet etti.
Böylelikle Osmanlı Devleti, 1871’de fiili olarak Katar’da tekrar söz sahibi oldu. Katar, bir süre sonra Necd Sancağı’na bağlı bir ilçe olarak yeniden teşkilâtlandırıldı ve kaymakamlığa Şeyh Câsim bin Sânî getirildi.
Katar’ın bugünkü başkenti Doha şehrinde geçmişte İngiliz, bugün ABD üssünün bulunduğu el-Obeid’e yerleşen Osmanlı Birlikleri 1913’e kadar orada kaldı; ta ki 1913’e kadar. Çünkü Osmanlı Devleti, Katar üzerindeki haklarından 29 Temmuz 1913’te imzalanan Londra Antlaşması ile vazgeçti ve Ağustos 1915’te ülkeden çekildi.
1971’de İngilizlerin bölgeyi terk etmesinden sonra da Katar bağımsızlığına ulaştı. Daha sonraları yönetime el koyan Katar Emiri Hamad bin Halife Al Tani göreve geldi. Al Tani emirliği döneminde, önemli siyasi ve ekonomik reformlar gerçekleşti. Seçimlerin özgürleşmesi için adımlar atıldı, kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip oldu.
Aynı zamanda gaz ve petrol sektörlerinde liberalleşmenin yolu açıldı. Doha’nın Simgesi İslam Eserleri Müzesi ve Corniche İslam Eserleri Müzesi mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Binası, Louvre’un cam piramidini ve İstanbul’daki QNB Finansbank binasını da tasarlayan dünyaca ünlü mimar Ieoh Ming Pei’nin imzasını taşıyor. Mühendisliğinde Türk firmalarının imzası da var elbette.
İslam Eserleri Anıtı ve Müzesi, tüm dünyada İslam sanatlarına dair en geniş koleksiyona sahip olma özelliğini taşıyor. Üç kıtadan bin 400 yıl boyunca toplanan eserler burada sergileniyor. Yapının kendisi ve içinde sergilenen eserler kadar iç dekorasyonu da hayli ilginç, ferah ve havalı. Doha ziyaretinin olmazsa olmazlarından diyebilirim. Üst katındaki restoranı deneyimlemenizi tavsiye ederim.
Girişte bulunan manzarasıyla dikkat çeken kafesi de son derece ferahlatıcı bir özelliğe sahip. Hemen yan tarafındaki terasta da şahane fotoğraflar çekilebilir. Cuma günleri tatil günü olması nedeniyle bahçeye kurulan kermes benzeri devasa pazar da ilginizi çekecektir. Müzeden çıkıp ana caddeye doğru yöneldikten sonra sağa dönüp deniz kıyısı boyunca ilerlemenizi tavsiye ederim. Zira bu yol, Doha’nın en güzel manzarasını size sunacaktır.
Corniche (Korniş) adı verilen bu bölge, kentin deniz kıyısında 1980’lerden beri var olan bir çeşit dinlenme yeri. Yürüyüş, bisiklet ve koşu için ideal bir bölge. Özellikle sabah saatlerinde güne zinde başlamak isteyenler burayı dolduruyor. Yürüyen, koşan, spor yapan yüzlerce kişiyi görebilirsiniz.
İslam Eserleri Müzesi başı çekiyor bu konuda, ama Katar Ulusal Müzesi’nin de ondan aşağı kalır yanı yok. Şunu açıkça söylemeliyim ki, Katar’ın zengin kültürel geçmişini keşfetmek için Doha’da gezilecek yerler listesinde tek adres Katar Ulusal Müzesi. Burası Şeyh Abdullah Jassim Al Thani’nin sarayı ve çevresinde yapılmış. Müzenin kendisi de 1980 yılında İslam mimarisini geliştirme ve yayma amacı taşıyan Agha Khan ödülü sahibi.
Kentteki ikinci en büyük müze olan Ulusal Müze’nin koleksiyonunda arkeolojik buluntular, tarihi eserler ve el işçiliği ürünler yer alıyor. Öte yandan FANAR adı verilen İslami Kültür Merkezi de dikkat çeken bir başka müze.
Waqif Çarşısı’ndan birkaç dakikalık yürüme mesafesinde Spiral Camii içinde yer alan İslami Kültür Merkezi, Müslüman olmayanlara İslamiyet’i kültürü ile tanıtmayı amaçlayan ve kâr amacı gütmeyen bir organizasyon.
Faaliyetleri arasında sergiler, turlar ve Arapça dersleri de yer alıyor. Bu arada Petrol Müzesi’ni de mutlaka görmenizi öneririm. Böylelikle Katar’m nasıl Katar olduğunu daha iyi anlarsınız.
Corniche’e birkaç dakikalık yürüme mesafesindeki otantik Souq Waqif Çarşısı hayli canlı, heyecanlı ve renkli. Özellikle doğu illerimizdeki eski kent merkezlerini andırıyor. Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa’dakilerin ve hatta İstanbul’daki Eminönü Tahtakale’nin benzeri diyebilirim. Kent insanının sosyalleşebildiği en hareketli alan burası. Alışveriş, yeme-içme veya sadece keyifle oturup etrafı seyretmek için burada saatlerce vakit geçirebilirsiniz. Baharat, parfüm veya kokular, mücevher veya diğer takılar ve her türlü oryantal eşya için şehirdeki en önemli adres.
Türlü memleketlerin mutfakları, kafe ve restoranları da ağırlıklı olarak bu bölgede. Doğu’ya ya da Şark’a dair ne arıyorsanız burada bulmanız olası. Souq Waqif Çarşısı’nın hemen yanında yer alan Falcon, yani Şahin, nispeten daha modern ve yeni bir çarşı.
Şahin satıcıları ve hatta devasa Şahin Hastanesi burada konumlanmış. Eğitmenler tarafından terbiye edilen şahinleri görmeniz de satın almanız da mümkün. Becerilerine ve türüne göre şahinlerin çok farklı fiyatlardan satıldığı bu çarşıda çok iyi eğitilmiş bir şahinin on binlerce dolardan satılması, Katarlıların şahinler konusunda ne kadar da hassas ve ilgili olduklarının bir kanıtı.
Bu arada çölünden dolayı yeşil alanının azlığıyla dikkat çeken Katar’da Aspire Park büyüklüğüyle dikkat çekiyor. Daha çok tatil olan Cuma günleri kalabalıklaşan parktaki 300 metre yüksekliğinde Torch (Meşale) Kulesi de ziyaret edilebilir.
Kule, 15’inci Asya Olimpiyatları’nda dev bir meşale görevi gördükten sonra otele dönüştürülmüş. The Pearl ve Katara Kültür Köyü Bir İnşaat Harikası Katar’m zenginliğinin en önemli göstergesi The Pearl Bölgesi.
West Koyu’ndaki suni bir ada aslında burası. Onlarca milyar dolara mal olmuş. Aynı zamanda Katar’da yaşayan expat, yani yabancıların emlak sahibi olabildiği ilk yer. Adı, bölgenin inci dalışlarıyla ünlü olmasından dolayı The Pearl olarak belirlenmiş. Bugün ise dev AVM’lerin, dünyaca ünlü markaların ürünlerinin satıldığı mağazaların, restoranların ve kafelerin bulunduğu, modern bir şehir merkezi.
West Koyu ve The Pearl arasında yer alan Katara Kültür Köyü de Katar’ı sanatın merkezi yapma fikrinden doğan bir proje. Doha Tribeca Film Festivali, TEDx Doha gibi etkinliklere ev sahipliği yapmasının yanında, yılın her mevsimi burada tiyatro, müzik, sinema, edebiyat, sergi ve fuarlar adına çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Burada yer alan Pigeon Towers adlı güvercin kulelerini de mutlaka göreceksiniz.
Bu arada Basra Körfezi’nde yer almasından dolayı Doha plajlar açısından da son derece zengin. Beyaz kumlu plajlarında denize girmek yılın hemen her mevsimi mümkün. Katara Plajı, Kültür Köyü Plajı, Banana Island ve ya Palm Tree Adası Plajı gibi büyüleyici plajlardan birinde güneşlenmek ve denize girmek vücudunuza iyi gelecektir.
Katar’ın Meşhur Camileri Bunlardan en önemlisi Spiral Camii. Aslında Irak’daki Al Mutawwakil Büyük Camii’nin bir replikası. Mimari açıdan Doha’daki diğer camilerden de farklı denilebilir. İçerisinde İslam Kültür Merkezi ve mağazalar da bulunduran bir kompleks burası.
Amiri Diwan Camii de Katar Emirlik Sarayı’nın hemen yanında yer alıyor. Büyük Cami olarak bilinmek de. 2013 yılında restore edildi. Minaresi, sıra sıra kubbeleri, yeşil ve beyazın estetik karışımıyla kentin simgelerinden elbette. Golden Cami de Katara’da bulunuyor. Adını parıldayan sarı görünümünden almış. Küçük bir cami. Tamamen altın seramiklerle döşeli olması onu daha fazla ilgi çekici kılıyor. Caminin içi ise son derece sade.
Katara Camii içinse Doha’nın en güzel camisi diyebilirim. Üçgen avlusunu, ahşap işçiliğini, devasa avizeleri ve çatısını, ayrıca mavi ağırlıklı dekorasyonunu görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Çölde safari olmazsa olmazımız. Genelde 4×4 arazi araçlarıyla yapılan ve Bedevi çadırlarında konaklanan safaride kum tepeleri, kum fırtınaları, deve üzerinde gezinti deneyimleyebileceğiniz aktiviteler arasında. Çölde konaklama, turistlerin Katar’ı ve çöl ortamını tanımanın en keyifli, en heyecan verici yolu. Katarlıların da hafta sonlarını geçirdikleri en popüler tatil mekânı olan çölde kurulan bu çadırlar, Arap gelenekleri ile modern yaşamın bir araya gelmesi ile oluşturulmuş.
Öyle ki çadırların içi bir süit oda gibi, ihtiyacınız olan her şeyin bulunduğu bir yaşam alanı şeklinde tasarlanmış. Bedevi mutfağından lezzetler tadabileceğiniz akşam yemeklerinin ardından, geceleri sahilde yakılan ateşin etrafında oturup yıldızlan tek tek sayabiliyorsunuz.
Banana Island da doğal şeklinden dolayı bu ismi almış. 700 metrelik sahili ile başkent Doha’nın en uzun plajına sahip. Bembeyaz kumları, gökyüzüne yükselen palmiyeleri ve turkuaz berrak denizi ile tropikal adaları aratmıyor. Bu doğal ada üzerinde Orta Doğu’nun en büyük spa ve wellness merkezi olan Banana Island Resort Doha by Anantara bulunuyor.
Katar – Doha’da bulunan Uluslararası Hamad Havalimanı’na Türkiye’den pek çok hava yolu şirketi uçuyor. THY’nin yanı sıra Qatar Airways de Türkiye’deki birkaç şehirden Doha’ya direkt uçuşla yolcu taşıyor.
Adnan Yaman-Bloomberg Businessweek
Körfez’in en pahalı ülkesi Katar