Dünya, son zamanlarda hiç olmadığı kadar sarsıcı bir krizle karşı karşıya. Karşımızdaki düşman ise oldukça sinsi ve rakamlara bakacak olursak oldukça tehlikeli de. Dünya Sağlık Örgütü’nün “pandemi” olarak tanımladığı koronavirüs tüm ülkeleri ekonominin her alanında ciddi şekilde etkiliyor ve görünen o ki etkilemeye de devam edecek.
Ülkemiz henüz az vaka sayısı ile iyi bir konumda ama özellikle Avrupa kaynaklı ciddi sıkıntılar ve endişeler var. Amerika’da 1 ay sonra neler olacağı ise tahmin bile edilemiyor. Bunlar ülkemizdeki ekonomik aktiviteyi direkt olarak etkileyeceği için bizim adımıza da önemli durumda.
Salgın nedeniyle çok sayıda insan, virüsü kapabileceklerini düşündükleri mekanlardan ve etkinliklerden kaçınıyor. Bu yüzden restoranlar, sinemalar, ulaştırma hizmetleri, oteller ve mağazalar bu etkiyi hızlı bir şekilde hissetti.
Başta İtalya ve İspanya olmak üzere, Avrupa’da hayat durma noktasına geldi. Salgının birkaç ay daha devam etmesi bunun bir sağlık krizinden öte, küresel çaplı bir ekonomik krize de neden olabileceği konuşulmaya başlandı. Zaten genel anlamda dünya ekonomisinde ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında özel sektör borç yükü sorun yaratacak düzeye gelmişti. Resesyon bekleniyordu, şimdi ihtimal çok daha güçlendi.
Tüm sektörleri etkileyen -ya da etkileyecek- bir salgının gayrimenkul gibi kırılgan bir piyasaya sahip sektörü etkilemeyeceğini düşünmek hayal olur diyen Lüks Konut ve Gayrimenkul Uzmanı Sühran Aras, gayrimenkul sektörünü sadece alıcı-satıcı düzeyinde değil, inşaat sektörüyle birlikte düşünmek gerektiğini söylüyor.
Sühran Aras konunun tüm yönleriyle ilgili değerlendirmelerini şu şekilde sıralıyor;
Üretimin durması, stoklarla yola devam edilmesi bir süre sorun yokmuş gibi gösterse de zamanı geldiğinde inşaat sektöründe ara mal krizine neden olabilir. Müteahhitler ayrıca yurtdışından malzeme getirme noktasında da sorun yaşayabilir. Örneğin Avrupa’dan, Amerika’dan ya da İran’dan Çin’den gelecek bir mal zamanında gelmez ise iç piyasada muadili aranır ama zaman kaybedilmiş olunur. Bu durum yüklenici firmaları inşaat sözleşmelerine ek süre talep edilmesi durumunu ortaya çıkarabilir.
Olası sorunların bir diğeri ise vatandaşların ödeme zorluğu yaşama durumudur. Konut satın almış ve ödemelerini belli bir plan dahilinde yapılandırmış bir kişinin ödeme zorluğu yaşaması sektörel daralmalara yol açabilir. Ancak; Tüketici Kanununun vatandaşı koruyacağı unutulmamalıdır. Aylık ödeme yapamayan kişilerin daha sonra toplu ödeme yapabilmesine dair anlaşmalar yapılabilir. Aynı şekilde bankacılık sektöründe de yeni düzenlemeler görülmesi ihtimal dahilindedir. İşlerinin salgın nedeniyle bozulması (kapatılan mekanlar vs.) neticesinde mağdur olan vatandaşın imdadına yine devlet yetişecektir.
Konut kiracısı bozulan işleri nedeniyle kira ödeyememe sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Ancak konut düzeyinde biraz daha idare edilebilir bir durum olacağı ön görülüyor. Asıl sorun işyeri kiracılarının azalan müşteri ve hatta kapanan işyerleri nedeniyle ciddi bir kira yükü altına girmelerinde yatıyor. Her iki durumda da kiracı indirim talep edebilir ancak salgın matematiğinin devam ediyor oluşu, indirim gelse dahi sürdürülebilir bir ödeme durumunun önünü tıkıyor. Henüz böyle bir şey olmadı ama ülkemizde de karantina benzeri bir önlemin görülmesi, başta AVM’lerin kapatılmasıyla birlikte işyeri kiracılarını ve daha sonra konut kiracılarını da etkileyecektir.
Ülkemiz son aylarda ciddi bir gayrimenkul yatırım potansiyeli taşıyor. Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinden ülkemize ilgi gösteriliyor. Hatta son dönemde İran ve Çin’den yatırımcıların konut, işyeri ve arsalara talepleri artıyordu. Koronavirüsün en çok etkilediği yerlerin İran ve Çin olması bizi de etkileyecektir. Özellikle 2020 yılında Çin ile çok iyi ticari ilişkiler geliştirilmesine yönelik adımlar atılıyorken, Çin’den gelen yatırımcıların planlamaları virüs engeline takıldı. Çinli yatırımcılar yükselen bir ivme ile konut satın alıyorken, önümüzdeki dönemde bu sürecin sekteye uğraması şaşırtıcı olmayacaktır. 2019 yılında toplam5.423 konut satın alan İranlılar bu sene konut yatırımında yavaşlayabilir.
Tüm bunlar salgının ülkemizde artış hızına bağlı olmadan, dış dünyanın yaşadığı ve dolayısı ile bizi de etkileyecek olan sorunlar. Elbette bu salgın bir gün bitecek ve her şey normale dönecek. O an nerede olduğumuz; salgının bizi ne kadar etkilediği ekonomimiz açısından da çok önemli olacak.
Devletimiz ciddi tedbirlerle hem toplum sağlığını hem de ekonomiyi diri tutmaya çalışıyor. Burada tüm halkımızın kendi üzerine düşen görevleri yerine getirmesi lazım. “Bize bir şey olmaz,” zihniyetine asla girmemeliyiz. Zira, tüm kaynaklar bu zihniyetin çok kısa süre sonra ciddi sonuçlar doğurduğunu acı bir şekilde devletlere gösterdi. Umuyorum ki ülkemiz bu süreci en az hasarla atlatacaktır.
Koronavirüs gayrimenkul sektörünü nasıl etkileyecek?