Eventuum tarafından gerçekleştirilen ve Teknik Yapı, Ceylan İnşaat, Ege Yapı ve Yiğit Grup gibi firmaların sponsor olarak destek verdiği marka şehirler konferansı inşaat sektörünün marka isimlerini biraraya getirdi. Türkiye’nin marka değeri taşıyan kentlerinin ve bu kentlerin ekonomiye kazandırdığı değerin konuşulduğu zirvede İstanbul yine başroldeydi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkan Yardımcısı Murat Kalsım, dünyanın birçok yerinde bazı şehirlerin ülkesinin önüne geçen bir bilinirliğe sahip olduğunu belirterek İstanbul’un da Türkiye’den daha fazla tanınan ve bilinen bir şehir olduğunu söyledi. Tarihi ve jeopolitik konumu ile dünyanın çekim merkezlerinden biri olan İstanbul’un sadece Türkiye’nin değil bölgenin cazibe merkezi olduğunu vurgulayan Kalsım, “İstanbul çok hızlı değişiyor. Bu hızlı değişimde 3. Köprü, 3. Havalmanı, Marmaray, kentsel dönüşüm gibi bu şehrin marka değerine katkı sağlayan projelerin büyük rolü var” dedi. Murat Kalsım “Kamu,sivil toplum kuruluşları ve özel sektör olarak ortak akılla hareket edersek İstanbul’un marka değerini daha iyi ortaya koyarız” diye konuştu.
Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım da İstanbul’un yüzyıllardır bulunduğu jeopolitik konum itibariyle doğal bir marka şehir olduğunu vurgulayarak kentin bu süreçte birden fazla kültüre ev sahipliği yaptığı için kültürel bir merkez, doğal bir geçiş noktası olması itibariyle ticaret merkez ve aynı zamanda finans merkezi olduğunu söyledi.
İstanbul’un güzelliğinin şarkılara, filmlere, hikayelere konu olduğunu hatırlatan Durbakayım, fakat bu güzellikleri yine kendi elimizle bozduğumuzu, Haliç’i balçık, boğazı kanalizasyon haline getirdiğimizi ifade etti. Buna karşılık bozduğumuz bu güzellikleri geri kazanmak için büyük mücadeleler verdiğimizi de kaydeden Durbakayım, şunları söyledi:
“Bunda da başarılı olduk ki bugün Halicimiz Boğazımız pırıl pırıl, denize girilebilir hale geldi. Bu konuyu abarttığımı düşünebilir, İstanbul’un bugünkü halini eskisi ile kıyaslayarak eski haline dönmediğini düşünebilirsiniz. Ama bugün dünyanın neresinde bu büyüklükte bir kente gitseniz sular kahverengi akar. Biz bugün pırıl pırıl bir Boğaz, pırıl pırıl bir Haliç görüyorsak bunun kıymetini bilmeliyiz.”
Türk insanının marka kavramı ile biraz geç tanıştığını ama bu kavramı çok sevdiğini vurgulayan Nazmi Durbakayım, yıllar öncesinden hatırladığımız markaların son 10 – 12 senede tekrar bir çıkış yakaladığını anlattı. Şehirlerin de böyle süreçler yaşandığını kaydeden Durbakayım, “Anadolu’da başkent, ticaret merkezi olmuş, ancak daha sonraki zamanlarda önemini kaybetmiş şehirler vardı. Bu şehirlerin şimdilerde, metropol şehirlere göre daha yaşanılır oldukları görüldü. İnsanımızın bu şehirlere olan talepleri marka olma yolunda hızla ilerlemelerini sağıyor” diye konuştu. Durbakayım yapı müteahhitlerinin görevinin de Türkiye’ni her köşesindeki şehirleri marka haline getirecek projeler yapmak olduğunu sözlerine ekledi.
TOKİ Başkan Yardımcısı Ahmet Şahin ise marka şehirlerin ülkelerin ve milletlerin tanıtımında büyük önem taşıdığını belirterek “Bunun da ekonomiyle direkt ilişkisi olduğunu biliyoruz. Biz de Türkiye olarak ekonomik ve sosyal olarak öne çıkan şehirlerimizi markalaştırmak zorundayız” dedi. Türkiye’nin artık marka üretecek ve talep edilecek bir seviyeye ulaştığını ifade eden Şahin, buna karşılık şehirlerin markalaşmasının ancak toplumun bir çok kısmının işbirliği ile mümkün olacağını anlattı.
Aşçıoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Aşçıoğlu İstanbul’in Türkiye’nin vizyon başkenti olduğunu vurgulayarak “Türkiye marka olma konusunda sıralamalara bakıldığında 19’uncu ya da 29’uncu sırada gösteriliyor. Türkiye’nin olması gereken sıra ilk 5’tir. Bu noktada bizlere birçok görev düşüyor” dedi. Türkiye’nin Osmanlı’dan gelen birikimini iyi bir algı yönetim çalışmasıyla tanıtması gerektiğini kaydeden Aşçıoğlu, “Türkiye, yalnızca deniz ve kum değil. Tarihimizi iyi lanse edemiyoruz” diye konuştu.
Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı ise şehirleri marka yapan şeyin sahip oldukları özellikleri ticaretle bağdaştırabilmeleri olduğunu belirterek “İstanbul, bu anlamda sahip olduğu tüm faktörleri ticarete bağlayabilmiş ve tercih edilen bir destinasyon haline gelmiştir” dedi. İstanbul’u geleceğe taşımanın başta yönetimler olmak üzere inşaat sektöründeki her bir bireyin görevi olduğunu vurgulayan Kabadayı, bu çerçevede de yasalaşan kentsel dönüşümün İstanbul için büyük bir fırsat olduğunu vurguladı. Bir şehrin marka şehir olması için öncelikle altyapısının hazırlanması gerektiğini anlatan Kabadayı, Son yılanda İstanbul’un alt yapısını hızla geliştirecek dev projelerin yapıldığını hatırlattı. “İstanbul’da altyapı dönüşünken bizlere de yapı stokunu hızla dönüştürme görevi düşüyor” diyen Kabadayı, başarıyı bir dönüşüm için ada, bölge ve mahalle bazında dönüşüm projeleri gerçekleştirmek gerektiğini vurguladı.
Ceylan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Ceylan ise gerekli yatırımlar, kentsel dönüşüm uygulamaları ve akıllı altyapı sistemleri ile Türkiye’nin 2023’te marka şehirlerden marka bir ülke oluşturabileceğini söyledi. Türkiye’nin bugüne kadar ambalajını olması gerektiği gibi yapamadığını kaydeden Ceylan,yeni marka şehirlerin oluşturulması ile Türkiye’de yaşanan bu eksikliğin giderilebileceğini ve ekonomiye önemli bir katkı sağlanabileceğini ifade etti. Ceylan, markalaşma sürecinde kentsel dönüşüm politikalarının önemine dikkat çekerek İstanbul yenilenen yüzü ve modern kimliği ile marka algısı daha da güçlenecek ve rakiplerini sollayacak bir şehir olacak” diye konuştu.
Marka Şehirler Zirvesi inşaatın markalarını buluşturdu