Türkiye Müteahhitler Birliği, 2021 yılının ilk İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nu yayınladı. Ortadoğu ve Afrika bölgelerinde 2021 yılı ve sonrası için bilinen ve planlanan 5,4 trilyon dolar büyüklüğünde projenin olduğuna dikkat çekilen raporda, Türk müteahhitlerinin bu projelerden pay alabilmesi için finansman temini ve yapıcı diplomasiye ihtiyaç olduğu vurgulandı.
Türkiye’nin en köklü sivil toplum örgütlerinden Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), ekonomi çevreleri ve sektör tarafından ilgiyle takip edilen İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nun Ocak 2021 sayısını yayınladı. “2021’in Başında Endişe ve Umut Bir Arada” başlığı ile yayınlanan analizde, küresel ve ulusal ekonominin yanı sıra inşaat sektöründe geçtiğimiz çeyrek döneme ilişkin veriler kapsamlı biçimde değerlendirildi.
Petrol üreticisi ve ihracatçısı ülkelerde artan fiyatlarla birlikte yeni alt ve üst yapı yatırımları beklendiğine dikkat çekilen raporda, 2021 yılı için en fazla iş potansiyeli taşıyan ilk üç pazarın, toplam 40’ar milyar dolarlık proje portföyleriyle Suudi Arabistan, Nijerya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olduğu belirtildi. İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nda yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde söz konusu tablonun, finansman temini ve yapıcı diplomasi ihtiyacının önemini öne çıkardığının altı çizildi.
Middle East Business Intelligence (MEED) verilerine göre, 2021 sonrası dönem için Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde bilinen ve planlanan toplam proje tutarının 5,4 trilyon doları aşacağının hesaplandığının vurgulandığı raporda, “Bu çerçevede, en büyük pazarın 1,2 trilyon doların üzerinde bir portföyle Suudi Arabistan olacağı öngörülmektedir. Ülkeyi yaklaşık 700 milyar dolar tutarında sözleşme tutarıyla BAE ve 400 milyar dolar üzerinde sözleşme tutarı ile de Nijerya izlemektedir. Bu ülkeleri Mısır ve Irak takip ederken; Kuveyt, Türkiye, Güney Afrika, Katar ve İran da bu çerçevede ilk 10 arasında yer almaktadır” ifadelerine yer verildi.
Çalışmada, Türkiye’ye yönelik oluşturulan olumsuz algı nedeniyle Körfez’de, özellikle Suudi Arabistan’da sektörün sorunlarının arttığına değinildi. İş dünyasının çatı kuruluşları TMB, DEİK, TOBB, TÜSİAD, TESK, TİM, YASED ve MÜSİAD’ın Ekim ayında ortak bir bildiri yayımlayarak Türk firmalarına yönelik ambargo uygulamaları nedeniyle Suudi Arabistan yetkililerine, yapıcı diyalog ve işbirliği çağrısında bulunulduğunun hatırlatıldığı raporda, “Toplam proje tutarı açısından Suudi Arabistan, Orta Doğu ülkeleri içinde (Irak’ın ardından) ikinci, tüm pazarlar arasında da altıncı ülke konumunda olması nedeniyle önem taşımaktadır. Türkiye aleyhine oluşturulan algının bertaraf edilmesi, özellikle Suudi Arabistan pazarında yaşanan sıkıntıların giderilmesi her zamankinden önemli hale gelmektedir” denildi.
Finansman temininin öneminin rekabetin yükseldiği mevcut koşullarda daha da arttığına dikkat çekilen raporda, TMB’nin çalışmaları hakkında şu bilgiler yer aldı: “Bu doğrultuda, TMB’nin Afrika Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası ile son olarak Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’yla temasları söz konusu olup; diğer ülkelerin ihracat kredi kuruluşları ile diğer uluslararası kurum ve kuruluşlarla da bu konuda çalışmalar yürütülmektedir. Üçüncü ülkelerde işbirliği kapsamında Japonya ile finansman, know-how, girişimcilik ve deneyimi içerecek güçbirliği arayışı bulunmaktadır.”
Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 2020 yılını değerlendirdiği raporda genel ekonomi ve sektöre ilişkin özetle şu tespitlere yer verildi:
Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri kapsamında salgın öncesi ortaya konan yıllık 20 milyar dolar tutarında yeni projeye ulaşma hedefi, salgın önlemleri ve ekonomilerde yol açtığı tahribata paralel olarak yakalanamamıştır. Ticaret Bakanlığı verilerine göre; 2020 yılında sektör, yurtdışında 14,4 milyar dolar tutarında 299 proje üstlenmiştir. Gelinen noktada, sektörün yurtdışına açıldığı 1972 yılından bugüne kadar 128 ülkede üstlendiği 10.525 projenin toplam tutarı ise 418,6 milyar dolara ulaşmıştır.
2020 yılında lider pazar %31,9 pay ile yine Rusya Federasyonu olmuş, ülkede 4,6 milyar dolar tutarında 54 projenin yapımı müteahhitlerimize ihale edilmiştir. İlk beş pazar içindeki diğer ülkeler Kuveyt (toplam tutarı 841,1 milyon dolar olan 4 proje), Romanya (toplam tutarı 742,7 milyon dolar olan 7 proje), Ukrayna (702,9 milyon dolar büyüklüğünde 9 proje) ve Hollanda (toplam tutarı 696,4 milyon dolar olan 15 proje) olarak sıralanmıştır. Körfezde öne çıkan pazarlardan Katar, 2019 yılında Rusya’nın ardından ikinci sırada yer alırken, 2020 yılında üstlenilen 565,6 milyon dolar tutarında 6 proje ile bu kez altıncı sıradadır. Hedef pazarlardan Afrika ülkeleri arasında ise Senegal, bu yılki ilk on pazar arasında 401,4 milyon dolar tutarında 2 proje ile yer almıştır.
Sektörün ilk ve halen en büyük üçüncü pazarı olan Libya’da ise Türk inşaat firmalarının sorunlarının çözümü için başlayan yeni süreçte, Türk firmaları tarafından görüşme talebinde bulunulmuş; müzakereler için Libyalı işveren idarelerden Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi’nin Türk firmalarının projeleri için tahsis edeceği özel fonun beklenildiği öğrenilmiştir.
Küresel inşaat pazarının genelinde de pandeminin yarıdan fazla düşüşe neden olduğu değerlendirmeleri yapılmaktadır. Türk müteahhitlerinin, normalleşme süreci ile birlikte başta Sahra-altı Afrika olmak üzere ülkelerin gündeminde yer alacak kalkınma hamleleri ve altyapı ihtiyaçlarında, sektörün oldukça riskli bölgelerde hem de uygun maliyetle ve kaliteli iş yapıyor olması avantaj olabilecektir.
Dağlık Karabağ’da ortaya çıkacak ihtiyaçlar ile yeniden imar çalışmalarında Türk müteahhitlerinin aktif rol üstlenmeleri ve Azerbaycan ekonomisine en iyi şekilde katkıda bulunmaları önümüzdeki yılın öncelikleri arasında yer almaktadır.
Çok taraflı ekonomi kuruluşlarınca 2021 yıl için öngörülen küresel ve bölgesel büyüme oranları, aşılama ile hız kazanacağı beklenen normalleşme süreci ile birlikte düşünüldüğünde, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde 20 milyar dolar tutarında yıllık yeni proje üstlenilmesi yeniden hedef olarak değerlendirilebilecektir.
En temel ihtiyaç olan yapı güvenliğinin geliştirilmesi de ihmal edilmemesi gereken bir konu olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Yaşanan İzmir depreminin ardından TMB öncülüğünde öne çıkan sektör STK’ları tarafından “Depreme Karşı Tekiz” sloganıyla konu hakkında bir Ortak Girişim başlatılmıştır. Girişim kapsamında “Ehil Yapı Müteahhidi”, “Güçlü Yapı Denetimi”, “Yetkin Mühendislik Sistemi”, “Mesleki Yeterlilik Belgeli İşgücü”, “Kaliteli Malzeme”, “Çok Yönlü İmar Mevzuatı ve Bilinçli Kamuoyu” başlıkları altında ihtiyaçlar öne çıkarılmaktadır. Ülkemizde devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarının bu konular çerçevesinde deprem bakış açısıyla sürdürülmesinin önemi vurgulanmaktadır. 1999 yılı Marmara Depremi’nin ardından ülke genelinde 1,5 milyon konut dönüştürülmüş olup; 2021’de 80 bin konutluk kentsel dönüşümün başlatılması beklenmekte, ancak 6 milyonun üzerinde konutta daha süren ihtiyaç dikkate alındığında söz konusu sürecin hızlandırılması gerektiği görülmektedir.
Yeni projelerde frene basan sektörde, yeni inşaat ruhsatı alımında son aylarda bir artış izlenmiştir. TÜİK’in Ocak – Eylül 2020 dönemi Yapı İzin İstatistikleri’ne göre; yapı ruhsatı verilen daire sayısı 2019 yılının genelinde 305 bin 938 iken 2020 yılının ilk 9 ayında 357 bin 807 olmuştur. Bu gelişmede, 2019 yılında sektörün içinde bulunduğu zor şartlarda verilen ruhsat sayısının zaten düşük olması (baz etkisi), Anadolu’daki TOKİ projeleri ve süresi dolan ruhsatlar için yeniden başvuruların yapılması şeklinde üç temel değişkenin etkisi izlenmiştir. Sektörde yapı kullanım izin belgesine geçiş ise hız kesmeye devam etmiştir. 2019 yılında 734 bin 373 konut için yapı kullanım izin belgesi alınmış iken bu sayı 2020 yılı ilk 9 ayında 423 bin 733 olmuştur.
Sektörde gözlenen büyümenin gelecek dönemde korunabilmesinin önünde, salgının neden olduğu belirsizliklerle birlikte bazı temel sorunlar ve riskler bulunmaktadır.
Sektörde borçluluk oranları yükselmiş durumdadır. Ayrıca yükselmeye başlayan faiz oranları, iç ve dış piyasalardaki gelişmeler paralelinde dalgalı bir seyir izleyen döviz kuru da sektördeki fonlama maliyetlerini artırmıştır. Yapım işlerinde ağırlıklı olarak kullanılan çimento, akaryakıt, demir, bitüm, boru gibi malzeme fiyatlarında son iki yıldır yüksek artışlar izlenmiştir.
Ödeneklerdeki sıkıntılar ve maliyet artışları çerçevesinde fesih uygulamasına duyulan ihtiyaç artmıştır. Sözleşme feshi gerçekleştirmek isteyen firmalara bu hakkın kullanılabilmesi imkânı verilmesi halinde sektördeki mevcut sorunlarla artan kayıpların bir miktar sınırlandırılabileceği değerlendirilmektedir. Salgında ikinci dalganın kuvvetlenmesiyle devreye alınan kısıtlama önlemleri inşaat faaliyetlerine de olumsuz yansımıştır.
Mamak Eserkent Sosyal Konutları 100 TL’den kiraya verilecek