Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından kurumun konferans salonunda 1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla düzenlenen “Deprem Sempozyumu”nda katılımcılara hitap etti.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgenin deprem kuşağında yer aldığını anımsatan Akdağ, sempozyumun, Türkiye’de ve bölge ülkelerinde depremle ilgili mücadelelere katkı vereceğine inandığını dile getirdi.
Depremde önemli olanın “riski azaltmak” olduğunun altını çizen Recep Akdağ, yapı stoğunun iyileştirilmesi konusuna daha çok odaklanmak gerektiğine işaret etti.
Teknolojinin, bilimin gelişmesiyle risk haritalarının rafine hale getirilmesi gerektirdiğini ifade eden Akdağ, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’de bunu yaptık. Artık elimizde adeta parsel parsel deprem riskini değerlendirebileceğimiz, binaları yaparken buna uygun şekilde hareket edebileceğimiz bir risk haritamız var. Çok iyi bir yazılım da hazırlandı. Dolayısıyla mühendislerimiz, binalarını inşa ederken de bu risk haritasındaki değerleri kullanabilecekler ve onların da işleri kolaylaşacak. Daha güvenli binalar inşa etmiş olacağız.”
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) açısından ise Türkiye’de yüzde 48’lik bir sigortalanma oranının bulunduğunu dile getiren Akdağ, vatandaşlara evlerine DASK sigortası yaptırmaları konusunda çağrıda bulundu.
Yıllık 100 lira verilerek DASK sigortasının yaptırılabileceğini belirten Akdağ, bu konudaki farkındalığın da artırılması gerektiğini söyledi.
Sempozyum için Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan ve Özbekistan’dan da katılımların olduğunu anımsatan Başbakan Yardımcısı Akdağ, bu ülkelerle Uluslararası Deprem Veri Paylaşım Protokolü’nün imzalanacağını, bölgede ortak veri paylaşımının imza altına alınacağı ülke sayısının artmasını umut ettiğini kaydetti.
Afetler sonrasında iyileştirme açısından vatandaşı hiçbir zaman mağdur etmediklerini, bundan sonra da mağduriyet yaşatmayacaklarını ifade eden Akdağ, “Şu anda 4 bine yakın afet evi yapma sürecindeyiz. Bu senenin sonuna kadar Adıyaman Samsat başta olmak üzere Türkiye’nin birçok yerindeki depremle ilgili hasarı ortadan kaldıracak, vatandaşımızın mağduriyetini ortadan kaldıracak binaları, konutları da yapıp vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.” diye konuştu.
Binaların dönüşümüyle ilgili mevzuata da dikkati çeken Akdağ, vatandaşın gönüllü olarak bu sürece katılması gerektiğinin altını çizdi. Recep Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın deprem riski olan binaları dönüştürme çabaları gerek TOKİ’nin aynı hedefe yönelik çabaları, gerekse belediyelerimizin bu hedefe yönelik çabalarına vatandaşlarımız katkı, destek vermelidir, bu çabalara ortak olmalıdır. Eğer evinizin deprem dayanıklılığı yoksa, özellikle içinde oturduğunuz bina 1990’dan önce, yapı denetim kanunundan önce yapılmışsa büyük bir risk altında olduğunuzu bilin ve dönüşüm çabalarına kıymet verin. Riskli bina yükü, aslında Türkiye’nin sırtına onlarca yıl boyunca konulmuş bir kamburdur. Bir anda oluşmuş bir şey değil.”
Başbakan Yardımcısı Akdağ, riskin en fazla İstanbul’da olduğuna dikkati çekerek, “Bu meselenin İstanbul’da bir kere daha özellik kazandığını biliyoruz. Bu yeni haritamızla aslında Türkiye’de nüfusun yüzde 27’si, binaların yüzde 26’sı en tehlikeli alanlarda bulunuyor. Ama bu yüzde 26’nın bütünü riskli bina değildir, özellikle belli bir yıldan önce yapılan binalarda risk çok fazla.” dedi.
AA
Recep Akdağ: 1999’dan önce yapılan binalarda risk çok fazla