Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyoğlu Camikebir’deki Tersane İstanbul Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, çok heyecanlı olduğunu belirterek, “Zira bu mekanda Camialtı’nda 6 yıl futbol oynadım. O zaman gençliğimin en önemli yılları burada geçti. Tabii, buradan Binali bey de geçti. Şamil bey de geçti. Demek ki buranın bir tılsımı var ve buradan geçenler de bir yerlere ulaşabiliyor.” diye konuştu.
Bugün atılacak temelin ülke adına hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerle bu önemli günde bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemiz, İstanbul’umuz ve Haliç‘imiz adına gerçekten tarihi bir temel atma törenini icra ediyoruz. Engellerle, sabotajlarla, provakasyonlarla dolu, uzun bir mücadelenin ardından bir hayali daha gerçekleştiriyoruz.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tersane İstanbul Projesi’nin, İstanbul’u çok farklı konuma taşıyacak bir proje olduğunu kaydederek, 238 bin metrekarelik alanda yap-işlet-devlet modeliyle bu projeyi hayata geçirdiklerini anlattı.
Proje kapsamında burada 2 adet 70 yat bağlama kapasiteli yat limanı, toplam yatak sayısı 1200 olan 5 yıldızlı 3 otel inşa edileceğini aktaran Erdoğan, ayrıca yine proje içinde Türkiye’nin çok önemli 3 müzesinin burada inşa edileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu müzelerden birinin Sarıyer’de olan Sadberk Hanım müzesi olacağını ve müzenin buraya taşınacağını ifade ederek, “Onun için de Koç grubuna teşekkür ediyorum. Burada bir de Kadın Müzesi aynı şekilde inşallah inşa edeceğiz. Zira ülkemiz bu yönde çok çok fakir. İlk defa bir Kadın Müzesi’ni burada inşa etmiş olacağız. Bir üçüncü müze de yine Türk İslam Eserleri Müzesi olarak yine burada inşa edilecek. Bunlarla birlikte ülkemizin müzeciliğine 3 müze ile kültür hayatına katkıda bulunmuş olacağız.” şeklinde konuştu,
Proje kapsamında, kültür merkezi, sergi alanı, tiyatro, sinema, eğlence tesisleri ve 5 bin 700 araç kapasiteli kapalı otoparkın yer alacağını belirten Erdoğan, apart ünite ve 100 bin metrekarelik açık yaşam alanı ile 80 bin metrakere perakende alanının da bu projenin bir parçası olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine proje muhteviyatı içinde ofis binaları, dükkanlar, lokantalar ile bin kişilik bir de cami bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Müştemilatıyla, muhtevasıyla, mimarisiyle, konumuyla şehrimize layık bu projenin yatırım süresi tamamıyla 3 yıl ama kasım ayında inşallah ilk etabı diyebileceğimiz bölümünü açmış olacağız. İşletme süresi 45 artı 4 yıl, 49 yıl inşasıyla beraber. İhale bedeli 1 milyar 429 milyon lira olan Tersane İstanbul Projesi’nden devlet sadece kira bedeli olarak toplam 1 milyar 346 milyon dolar artı KDV geliri elde edecektir. Bunun yanında projenin Haliç ve İstanbul için oluşturacağı katma değer ile ülkemizin kazancı daha da artacaktır. Proje yapım aşamasında 4 bin kişilik, hizmete girmesiyle doğrudan 15 bin, dolaylı 45 bin olmak üzere 60 bin insanımıza yeni istihdam sağlayacaktır. Tersane İstanbul Projesi’nde tarihi ve tescilli yapılarla ilgili süreç de büyük bir hassasiyetle yürütülüyor. SİT alanının tarihi değeri korunarak kentsel dönüşüm, sosyal dönüşüm ve ekonomik dönüşüm bir arada gerçekleştiriliyor. İnşallah buraya yıllık ortalama, yerli – yabancı 30 milyon ziyaretçi bekliyoruz. Proje, İstanbul’umuzun marka değerini artırmakla kalmayacak. İnşallah Türkiye’nin turizm gelirine de olumlu katkı yapacaktır. Böylece Haliç tamamlanınca Avrupa’nın en büyük bilim merkezi olacak, Haliç, bilim merkezinin yanı sıra bölgenin güzelliğine güzellik katacak muhteşem bir esere daha kavuşacaktır.”
Haliç’in bu eserle çok farklı bir dönüşümü yaşadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Sizler, bu projenin ilk gündeme geldiği andan itibaren nelerle karşılaştığını, nelere maruz kalındığını herhalde tam bilmiyorsunuz diye düşünüyorum. Yine de ben kısa bir özetleme yapayım. Biz bu projenin ihalesini yaklaşık 6 sene önce 2 Temmuz 2013’te, yer tahsisini de 8 Kasım 2013 tarihinde yaptık. Temennimiz bu projeyi 4 yıl içinde, bitirip milletimizin hizmetine sunmaktı. Ancak başını CHP’nin çektiği, aynı zihniyete mensup odaların da destek verdiği engellemeleri sonucu projeyi uzun yıllar fiilen başlatamadık. CHP, İstanbul’a ve diğer illerimize kazandırdığımız her yatırımda olduğu gibi bu projede de soluğu hemen mahkemede aldı. Atatürk Kültür Merkezi’nde de aynısını yaptılar.
Aynı şeyi Harbiye Kongre Merkezi’nde de yaptılar. Çünkü bunların işi hep engellemek. Nerede hayırlı bir iş var, karşısında CHP’yi görürsünüz. Yalan yanlış bilgilerle, aslı astarı olmayan iddialarla o günden bugüne kadar projeye mani olmak istediler. Gezi olaylarında İstanbul’un duvarlarını ‘zulüm 1453’te başladı’ sloganlarıyla kirletenler sanki kendi yandaşları değilmiş gibi bize tarih ve medeniyet dersi vermeye kalktılar. İşte şu anda bulunduğumuz mekan İstanbul’un fethinde kadırgaların Haliç’e indiği mekandır. Bakınız nereden nereye… Bir zihniyet, neyi iddia ediyor, biz ise neyi iddia ediyoruz. İşte biz, şimdi o ecdadımızın kadırgaları indirdiği bu mahalde hamdolsun Tersane İstanbul’u yeniden inşa ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, projeye karşı çıkanların tüm gayretlerine rağmen bir kez daha hedeflerine ulaşamadıklarını belirterek, “Fakat şehrimize ve milletimize yaklaşık 6 sene bu projede kaybettirdiler. Aynısını da AKM’de yaptılar. Orada da biz çok ciddi zaman kaybına uğradık. Ama isteseler de istemeseler de işte Atatürk Kültür Merkezi’nin temelini bir opera binası olarak attık. Şimdi de buranın temelini atıyoruz.” diye konuştu.
Böyle bir zaman kaybıyla da olsa bu projenin bu aşamaya gelmesini son derece önemli gördüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Açıkçası bugünkü şu manzara, Türkiye’de yegane varlık gayesi, hizmet – yatırım düşmanlığı olan malum kesime verilmiş esaslı bir derstir. Bugün hep birlikte şahitlik ettiğimiz şu tablo Türkiye’de eser siyasetinin yeni bir zaferidir. Hep söylerim, Ziya Paşa’nın güzel bir beyiti vardır: ‘Eşşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri’. Biz de bununla anılmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “Herkesin ufku denizi kadardır. Bunların da ufku, kendi sığ dünya görüşlerinin ötesine geçmiyor, geçemiyor. Bunlar engellemekten, yıkmaktan, yakmaktan, yasaklamaktan başka bir şey bilmiyor.” diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bırakın asırlık, yarım, çeyrek asırlık projeler üretmeyi, yarına dair inanın hiçbir tasavvurları yok. Ne 2023’e dair kanaatleri, ne 2053’e dair hayalleri, ne de 2071’e dair vizyonları var. Yok. Türkiye’yi kalkındırmanın değil, günü kurtarmanın hesabındalar. Sadece rant muslukları kesilmesin, yolsuzluk düzenleri zarar görmesin, kafa konforları bozulmasın diye uğraşıyorlar. Milli irade karşısındaki tutumları da farklı değil. Seçim kazanmanın değil, seçim dönemlerini en az zararla atlatmanın hesabını yapıyorlar. 1994’ten önce İstanbul’da olan, burayı ziyaret eden, İstanbul’da yaşayan kardeşlerim Haliç’in eski halini gayet iyi hatırlarlar. Haliç’i adeta bir bataklık olarak teslim almıştık. Çünkü hayatım benim bu Haliç’in kenarlarında geçti. Haliç’in içindeki o bataklıkları iyi bilirim. Burada üç tane gemi hacizliydi. Ali İpar’a ait üç tane gemi, birbirlerine bağlıydı ve biz o gemilerin arasından sandalla Kasımpaşa’dan Fener’e gidip gelirdik. Zira benim okulum Fener’in üzerinde Çarşamba’daydı. Kasımpaşa’dan oraya gider gelirdik.”
O dönem Haliç’in su derinliği 50 santimetrenin altına kadar düştüğü için kayık dahi yüzdürülemez hale geldiğini aktaran Erdoğan, sanayi tesislerinden dökülen ve derelerden taşınan atıkların yol açtığı kirlilik yüzünden Haliç’te suni adacıkların ortaya çıktığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kötü koku sebebiyle bölgeden geçmenin bile mümkün olmadığına dikkate çekerek, “Hele Sütlüce… Sütlüce Mezbahanesi, hatırlarsınız orada kesimler yapılıyordu. Orada her türlü sakatat işlemi yapılıyordu. İşte şimdi bizim Haliç Kongre Merkezi olarak inşa ettiğimiz yer maalesef öyleydi. Ama şu anda burada yapılanlar hangi güzellikleri ifa edecekse aynen Sütlüce Kongre Merkezi’nin olduğu bölgeyi de biz sakatatçılardan aldık bugünkü hale getirdik.” diye konuştu.
Pek çok kişinin Haliç’ten umudunu kestiğini aktaran Erdoğan, Belediye Başkanı olduğu dönemde, buranın toprakla doldurularak yeşil alan haline getirilmesini dahi teklif edenler olduğunu ifade etti.
Erdoğan, “Biz Haliç’i kurtaracağız, yeniden o eski ihtişamlı günlerine döndüreceğiz, burayı tekrar Altın Boynuz haline getireceğiz.’ dedik ve kolları sıvadık.” diyerek, atık su arıtma tesisleri kurarak, Haliç’e atık su girişini önlediklerini, Haliç’teki balçığı yine bir boru hattıyla bugünkü Alibeyköy’de bulunan Vialand’a taşıdıklarını aktardı.
Derin borularla, İstanbul Boğazı’ndan Haliç’e günde 260 bin metreküp su taşıdıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Boğaz’ın suyunu oraya taşıdık. Niye? Su devir daimini iyi yapalım, Haliç’teki kokuyu tamamen kaldıralım ve Haliç’i artık balık tutulur, hatta yüzülür hale getirelim. Boğaz’dan Haliç’e deniz suyunu aktarabilmek için 5 kilometre tünel yaptık. Haliç’teki çözünmüş oksijen miktarını artırarak Haliç suyunun yenilenmesi ve biyolojik çeşitliliğin artmasını sağladık. Aşama aşama yaptığımız çalışmalarla Haliç yeniden hayat buldu. Hamdolsun Haliç temizlendi, eski ihtişamına yeniden kavuştu. Şimdi İzmir’in Körfez’ine bakın. Körfez maalesef kokudan geçilmiyor. Haliç’in eski hali neyse İzmir Körfezi’nin hali de bu. İşte onun için diyoruz ki belediyecilik AK Parti’nin işidir ki biz İzmir’i de alalım orayı da pırıl pırıl hale getirelim istiyoruz.
Burada şu noktanın altını özellikle çizmek istiyorum, şayet biz muhalefete göre politikalarımızı belirleseydik emin olun hala Haliç kire, bataklığa, pis kokulara mahkum olurdu. Şayet bunlara kendimizi konumlandırsaydık bugün İstanbul’da hala çöp dağları altında insanlarımız Ümraniye’de olduğu gibi ölüyor olacaktı. Şayet bunların dediklerine göre hareket etseydik ne Avrasya Tüneli ne Marmaray ne Yeni Havalimanı olurdu. İnşallah şimdi Boğaz’ın üzerinde üç katlı bir tüneli de yapacağız. Onu da halledeceğiz. Aynı şekilde ne Bolu, ne Ovit tünelleri, ne de 30 tane yeni havalimanımız olurdu. Şayet biz o malum meslek odalarının baskılarına boyun eğseydik bugün İstanbul hala üç ‘Ç’ yani çöp, çamur ve çukur ile üç ‘Y’ yani yokluk, yolsuzluk ve yasaklara esir olurdu. Şayet biz CHP’nin eleştirilerine prim verseydik bugün ülkemiz hala IMF’nin kapısında tefecilere el açıyor olacaktı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye’nin IMF’ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu hatırlatarak, borcun 2013’ün Mayıs ayında sıfırlandığını ve artık Türkiye’nin IMF ile hiçbir ilgisinin kalmadığını söyledi.
Bugüne kadarki yatırımların hem Haliç’in hem de İstanbul’un çehresini değiştirdiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
“Tıpkı bir asır, iki asır önce olduğu gibi Haliç’i tekrar, İstanbul’un incisi yaptık. Şimdi, yeni projelerle inşallah burayı bir üst lige çıkaracağız. Haliç-Kemerburgaz-Karadeniz Sahili Dekovil Raylı Sistem Hattını hayata geçireceğiz. Haliç bölgesinde aynı zamanda kuş parkı, doğa parkı ve açık hayvanat bahçesi yapacağız. Karaköy’den Sünnet Köprüsü’ne kadar uzanan 7 kilometrelik Haliç kıyısında yaya erişimini kolaylaştıran yeni bir düzenleme planlıyoruz. Proje kapsamında bölgeye yeni yeşil alanlar, teknopark ve 7,5 kilometre uzunluğunda bisiklet yolu kazandırmayı hedefliyoruz. 1994 öncesi sadece 2 arıtma tesisi bulunan İstanbul’da atık sular yüzünden canlıların hayatı tehdit altındaydı. Bugün ise atık sular ileri teknolojiye sahip 84 tesiste, park ve bahçelerde kullanılabilecek şekilde arıtılıyor. İstanbul’un atık sularının yüzde 99’unu arıtır hale getirdik. Şimdi 14 atık su arıtma tesisi daha yapıyoruz. İnşallah bunları da önümüzdeki dönemde hizmete alacağız.”
Filiz Kınık, Berk Özkan, Mücahit Türetken, Hatice Şenses Kurukız, Etem Geylan-AA
Tersane İstanbul’un temeli törenle atıldı