Türkiye’de çatı üstü güneş santrali pazarının açılmasının ekonomiye ve istihdama önemli katkıları olacağını belirten Solarbaba Kurucusu Ateş Uğurel, “Minimum 10 bin megavat gücünde bir potansiyele sahibiz. Bu da yaklaşık olarak 10-12 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne denk geliyor” dedi.
Türkiye güneş enerjisi kapasitesinin tüm ülkelerin tersi bir yönde gelişim gösterdiğini ifade eden Uğurel, ilk olarak 600 megavatlık lisanslı güneş enerjisi santrali yapılarak en büyük kapasiteden başlandığını ve sonrasında kapasitelerin küçülerek çatı uygulamalarına geçildiğini anlattı.
Uğurel, Almanya gibi ülkelerde çatı uygulamalarının 10-15 yıl öncesinde yaygınlaşmaya başladığını ve şu anda Çin’in bütün dünyadaki güneş panellerinin yüzde 85’ini ürettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
“Bu durumunun temelinde güneş panelinin perakende bir ürün haline gelmesi yatıyor. Perakende ürünün altın kuralı çok üretmek ve kar marjlarının düşük olmasıdır. Bunu Türkiye’de anlatmakta zorlanıyoruz. Şu anda hücre ithal edip güneş paneli üreten 30-35 şirket var. Bu üreticiler, Türkiye’nin 10 yıl boyunca kurduğu güneş enerjisi santralinin iki katını üretebiliyorlar şu anda. Bunlar nereye satacaklar? Artık kapasiteleri çok düşük olduğu için fiyatları yüzde 30-40 daha pahalı. 2-3 sene sonra Hanwha-Kalyon grubuyla da rakip olamayacaklar, çünkü eğer bir yerli ürün alınacaksa buranın üretimleri tercih edilecek.”
Uğurel, Türkiye’de çatı uygulamaları konusuna Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun dahil olduğunu ve dolayısıyla gerekli çalışmaların bu kurumlar tarafından yapılacağını aktardı.
Çatısına güneş paneli kuran kişinin ürettiği elektriği satabilme imkanı olması için mahsuplaşma sisteminin gelmesi gerektiğini aktaran Uğurel, “Şu anda ticari mükellef değilseniz, birey olarak çatınıza bir mini GES kurmanın hiçbir fizibilitesi yok. Hobi olarak yapılabilir, ancak o zaman amortisman hesabını da yapmazsınız. Mahsuplaşma konusunda da Maliye Bakanlığı devreye giriyor. Vergi devreye giriyor. Biz burada yıllık mahsuplaşma istiyoruz. Bu, sektörün en büyük problemi şu anda. ‘Yıl sonunda benim borcum varsa ödeyeyim, alacağım varsa da alayım. Bir sonraki seneye beyaz sayfayla başlayalım’ diyoruz. Dünyada da böyle ilerlemiş bu süreç” dedi.
Uğurel, çatı üstü GES uygulamalarında teşvik istemediklerini ve desteklerinin serbest piyasadaki elektrik fiyatı olması gerektiğini belirterek, şöyle devam ettti:
“Elektrik fiyatı ne kadar artarsa, bu işin cazibesi o kadar artacak. İnsanlar daha çok kendi tüketmek isteyecekler. Bu iş doğal yolla ama biraz yavaş gelişir. Devlet düzenleyici olarak olsun ama biz devleti de hissetmeyelim. Bizim tek muhatabımız dağıtım şirketi olsun diye düşünüyoruz. Teşvik olmazsa hiçbir tehlikemiz olmayacak bizim. Çünkü dünyada da nerede teşvik verilirse arkasından bir köstek gelmiş. Türkiye’deki yatırımcılar oyunun kuralı yarı yolda değişiyor diye çok şikayet ediyor ama teşviğin olduğu her yerde bu tehlike var. Serbest piyasa koşullarında çatı üstü GES pazarı büyüsün istiyoruz. Ondan sonra hatta güneş enerjisiyle ilgili herşey serbest piyasada şekillensin. Biz güneş enerjisi sektörü olarak serbest piyasanın gücüne inanıyoruz ve teşvik istemiyoruz.”
Çatısında elektrik üretebilen insanların artık birer enerji oyuncusu haline geleceğine ve sektörü bir süre sonra bireylerin yönlendirmeye başlayacağına dikkati çeken Uğurel, “Solarbaba olarak, diğer tüm sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve konunun uzmanı kişi ve şirketlerle birlikte ülkemizde çatı üstü GES pazarının açılması için büyük çaba harcıyoruz çünkü minimum 10 bin megavat gücünde bir potansiyele sahibiz. Bu da yaklaşık olarak 10-12 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne denk geliyor.” diye konuştu.
Güneş enerjisinin büyük ölçekli yatırım yapılacak bir kaynak olmadığını ve çatı uygulamalarıyla güneşin tabana yayılacağını dile getiren Uğurel, şunları kaydetti:
“Bu kapsamda kentsel dönüşüm çatılarda GES kurulması için bir fırsat oluşturuyor. Bu fırsatı kaçırmamamız lazım. Kentsel dönüşüm mevzuatının içine eklenebilecek bir cümleyle güneşin kaderi değişir. ‘Yeni ruhsat alacak binaların çatısında örneğin 2 kilovat güneş paneli olması zorunludur veya metrekarenin yüzde 50’si güneş paneliyle kaplanacak.’ şeklindeki bir cümleyle her şey değişebilir. Türkiye’de bir bina bittikten sonra güneş paneli kurmak çok zor. Bina yapılırken güneş paneli yapılırsa, hesaplamalarımıza göre bu binanın maliyetini sadece yüzde 0,5 etkiler. Bu müteahhit için hiçbir şey. Müteahhit bunu apartmanını satarken bir reklam aracı olarak da kullanabilir. Güneş bu şekilde çok rahat entegre edilebilir.”
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması kapsamındaki desteklerin 2020’den sonra devam etmeyeceği kararını da anımsatan Uğurel, “Bunun yerine depolamaya destek verilebilir. Depolamada önderliği elektrikli araçlar üstlenecek, ikinci sırada ise yenilenebilir enerji kaynakları gelecek” ifadesini kullandı.
Solarbaba tarafından 9 Kasım’da Ankara’da güneş ve çatı pazarındaki gelişmelerin tartışılacağı bir çalıştay gerçekleştirilecek. Kar amacı gütmeyen bir şirket olarak 1996’da kurulan Solarbaba’nın sektörde 150 üyesi bulunuyor.
AA
Türkiye’nin çatılarında 10 milyar dolarlık güneş yatıyor