Bursa’nın Hayali: Kent Parkları ve Yeşil Rotalarla Doğasını Hatırlamak başlıklı panel, 19 Eylül’de Sanat Mahal’de gerçekleştirildi. Moderatorlüğünü Yekta Kopan’ın yaptığı etkinliğe; İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu, Mimar Selçuk Avcı ve Oyuncu Mert Fırat konuşmacı olarak katıldı. Bursa’nın doğası ve yeşilinin nasıl geri kazanılacağının tartışıldığı etkinlikte, izleyicilerden biri “Bina rantının yarattığı delirmişlik halini ortadan kaldırmak için ne yapmalıyız?” sorusunu konuşmacılara yöneltti. Bir başka izleyici ise “1973’te kardeş şehir ilan edildiklerinde, her iki kentin de nüfusu 173 bin iken, bugün Bursa’da 2 milyon, Darmstadt’ta 150 bin kişi yaşıyor” diyerek, “Planlı yapılaşma mı, plansız yapılaşma mı daha riskli?” sorusunu gündeme getirdi.
Bursa’nın doğasının kentte hala hissedilebildiğini ve yeşil açısından şanslı bir kent olduğunu belirten Neslihan Dostoğlu, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği standartlara göre kişi başına en az 9 metrekarelik yeşil alan düşmesinin ideal olduğunu, bu rakamın Bursa’da 8,3 metrekareye ulaştığını söyledi. Maruz kaldığı plansız yapılaşma ve yoğun göçün, yalnız Bursa’nın değil Türkiye’nin sorunu olduğuna dikkat çeken Dostoğlu, “Bursa’da büyük bir potansiyel var. Kentin içinde atıl kalmış alanların, kentlinin hakkı olarak değerlendirilerek sisteme entegre edilebileceğine inanıyorum” dedi.
Dünyanın farklı noktalarından, yeşil kimliğini koruyan kentlerden örnekler veren Selçuk Avcı, Bursa’da muhteşem bir doğa olduğunu ancak kent merkezine yaklaştıkça karşılaşılan görüntünün biraz iç karartıcı olduğunu belirtti. Bursa’ya “yeşil” unvanını verenin dağ ve ovalar olduğuna işaret eden Avcı, Londra, Bath ve Ljubljana üzerinden, insanların evlerinin kapısını açtığı andan itibaren yeşille çarpışmasını sağlayan bir algoritma yaratıldığını anlattı. Yekta Kopan’ın “Bursa’da iyi bir kent parkı oluşturmanın formülü sizce nedir?” sorusunu cevaplayan Avcı, “Çözüm çok basit. Yıkım yapmamız lazım. Halkın sesinin yükselmesi lazım. Halkın yeşili talep etmesi ve bunun için savaşması lazım” dedi.
Yeşilin sadece seyirlik değil, hayatımıza dokunan bir yanı olduğunu ifade eden Mert Fırat, Bursa şehir merkezinin yeşil olmadığına dikkat çekti. Fırat, “Şehirden çok da uzaklaşmadan yeşile ulaşabilmeliyiz. Bu nasıl sağlanabilir? Hem yerel yönetimlerle hem de sosyal politikalarla… Ama kent sakinlerinin de doğasına sahip çıkması gerekir. ‘Çimlere basmayın’ yazısına inat, tam da o çimi sahiplenmek gerekiyor. Yeşil bir anlayış, bir yaşam felsefesi. Örneğin ülkemizde bisiklet yollarının olmaması, ‘Bizim kültürümüzde bisiklet kullanmak yok ki’ diye açıklanabiliyor. Oysa bisiklet yolları olursa, insanlar da bisiklet kullanmayı düşünür” dedi.
VitrA ile kentin hayalleri Bursa’da gerçekleştirildi